ESO tarafından düzenlenen Eskişehir Dijital Dönüşüm Zirvesi’nde dikkat çekici sunumlardan birisini Pınar Kabil yaptı…
Kuşaklar arası dijital köprüler başlıklı sunumda kuşakların durumlarına dikkat çekiyor…
Örnekleri de ilginç…
ESO Yönetim Kurulu Üyesi Recep Taşel, kuşaklarla ilgili sosyal medya hesabından ilginç bir tespit yapmış. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in kuşağı için “Konuşur, konuşulur” tespiti yapıyor…
Sessiz kuşak deniliyor!
(1927- 1944) Konuşur, konuşur ,konuşur olarak adlandırılan kuşağa “bebek kuşak” deniliyor ve Vali Özdemir Çakacak ile özdeşleştiriliyor!
(1945-1964) Daha sonra ki kuşak x kuşağı…
(1965-1979) Özeti “para konuşur” diyor! Örnek olarak da ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ı gösteriyor!
.../...
Bu açıdan baktığımızda “paralar suyunu çekince” konuşmanın biteceğini de söylemek de zor değil! Elbette bu arada konferansı veren Pınar Kabil’in de bedava konuşmayacağını düşünüyorum…
Acılı kuşağımız Y kuşağı…
(1980-1999) Konuşacak ortam bulamıyor. Susmayı tercih ediyor…
Ve geleceğimiz!
Z kuşağı! (2000 yılı sonrası) Diliyle konuşmayı tercih etmiyor. Dijital dünya onlara yetiyor! Konuşma ve konuşulma sıralamasında en ilginci “para konuşur” diyen x kuşağı, için kötü haber!
Yönetim kademelerinden yavaş yavaş çekiliyorlar!
Konuşacak ortam bulamayan bir kuşak, konuşmak için fırsat kolluyor!
ZİYARET AÇIKLAMASI!
Köşemizde yazdığımız kimi konulara okuyucularımız yorum yapıyor. İstek, öneri ve şikayetlerini dile getiriyor. Sefa ismiyle yazan okurumuz başından geçen bir olayı şu şekilde anlatıyor:
-Sevgili Ali BAŞ; Buyurun size bir haber konusu daha. Malum havaların tam dengelenmediği için bir çok çocuk rahatsız. (Ateş, öksürük vs.) Bende bu şikayet üzerine 7 yaşında olan oğlumu Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Tabi yüksek ateşimiz olduğu için evden (Çukurhisar'dan) acele ile çıktığım için çocuğumun kimliğini unutmuşum. Acil servisteki sayın hemşiremiz ateşimizi ölçtükten sonra (39,2 ateş) doğal olarak kimlik istedi! Bende kimliği evde unuttuğumu fakat TC kimlik numarasını verebileceğimi söyledim. Aldığım cevapla adeta şok geçirdim. Kimliği yanında olmadığı için 39,2 derece ateşi olan bir çocuğu tedavi edemeyeceklerini o kadar rahat ve utanmadan söylediler ki, kendimden utandım. Ben TC vatandaşı olarak o kimliği unutsam dahi veya hiç bir şekilde yanımda olmasa dahi o yaşta bir çocuğa bunu bu kadar rahat söyleyebilecek bir hemşireyi (belki bir anne) devletin kurumunda görmekten son derece rahatsız oldum.
Not:Tabi nöbetçi memur yardımı ile tedavimizi de yaptırdık.
…/…
Sağlık çalışanlarını rencide etmek istemem! Belki kendilerine verilen talimatlar böyledir. Ancak, Sağlık il müdürüz Uğur Bilge’nin bu tür konulara eğilmesinde fayda var!
BU BİZİMKİ
Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.
Bölücü bir aşk,
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.
Hain bir aşk bu,
Sizin eve hırsız girer
Onunkine polis.
Yasadışı bir aşk,
Evlenmeyi
Hiç mi hiç düşünmüyor.
Soyguncu bir aşk bu,
En sıradan ezgilerden
Sevinçler devşiriyor.
Kökü dışarda bir aşk,
Dante ile Beatrice'inkine
Fena öykünüyor.
İşgalci bir aşk bu,
Samanlık sevişenin diyor
Başka şey demiyor
…/…
Biliyorum bir ilgisi yok ama Cumhurbaşkanımız “Türkiye’de hemen her şeyin yerlisini ve millîsini yaptık, sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık." Deyince aklıma Çemal Süreya’nın, Zülfü Livaneli tarafından bestelenen “bu bizimkisi “ şiiri geldi!
GÜNÜN KARİKATÜRÜ