Görüşler
Özgürlük
Bugün hapislerde tutuklu yüzlerce insan var...
Asker, gazeteci, yazar, öğrenci, hepsi içimizden biri...
Onlar için anlamı çok büyük bir kelimedir:
"Özgürlük..."
Bu kelime, sanatçı dostumuz "Erol Şaykol"un kitabındaki "Gökkuşağı" yakıştırmasını getirir aklımıza...
"Gerçekten özel miyiz?"
Her birimiz farklı bir görev için yaratıldık da haberimiz yok mu?
…….
Bir kartal yumurtası, bir tavuk kümesine düşer...
Tavuklardan biri onu kendi yumurtasıymış gibi alıp kuluçkaya yatar. Yumurtadan çıkan civcivi, kümesin tavukları kendilerininmiş gibi büyütürler...
"Civciv kartal", yeri gagalamayı öğrenir, tavuk gibi yetişir, gelişir…
Bir gün büyük bir kuşun üzerinden uçtuğunu görür, imrenerek bakar. Tavuklar onun tüm yaratıkların en mükemmeli olduğunu söylerler... O dönüp, yeri gagalamaya devam eder.
"Bir tavuk olduğunu sanarak yaşar ve ölür..."
…….
"5. Murat" da kendini "padişah" mı sanmış!
Biliyorsunuz, sadece 93 gün padişahlık yapmış ilginç bir sultandır.
Fransızca, fen, piyano dersleri almıştı, beste¬ler yapardı, ancak içkiyi çok severdi, ayık dolaşmazdı... Tahta oturunca da tam kafayı yedi!
Sarayın merdivenlerinden çıkarken birdenbire inmeye başlıyor, huzura çıkanı kucaklayıp öpüyor, ata ters biniyordu. Bir gün Yıldız Sarayı bahçesinde dolaşırken, "Ben padişahlık istemiyorum" deyip kendisini havuzun sularına atmıştı… Viyana’dan ünlü bir doktor getirdiler... Adam iyice muayene ettikten sonra çevresine dönüp, "Eğer herhangi bir kişi olsaydı, Viyana’ya götürüp altı ayda iyileştirirdim" der:
"Ama koltukta oturan kişi üşüttü mü, iflah olmaz!"
…….
1904'e kadar zevkince yaşamış 5. Murat...
Acaba, o da bir "Civciv Kartal" mıydı?
Son günlerinde hep şu sözleri sayıklamış:
"Halkıma özgürlük verildi mi?"
Günün Şiiri
Uyuyan için
Terennüm etmek isterdim birini
Birinin yanında olmak
Ninni söyleyip sallamak isterdim seni
Ve uyurken uyanıkken
Hep yanında kalmak
Bir ben olmak isterdim gecenin
Soğuk olduğunu bilen evde
Ve kulak vermek dışarının, içerinin
Senin, dünyanın, ormanın sesine
Vurarak sesleniyor saatler
Yerde zaman görülüyor
Ve aşağıda bir yabancı var
Yabancı bir köpeği ürkütüyor
Sonra sessizlik, gözlerimi olanca
Kuvvetiyle sana dikmişim
Karanlıkta bir şey kımıldamayınca
İçine rahatlık veriyor gözlerim…
R.M. Rilke (Varlık-1952)
Günün Olayı
Suriye'de ortalık iyice karıştı, dolayısıyla kafamız da!.. İşe"Noluyo burda?" diye bağırarak başlamıştık...
Şimdi ise, "Burda noluyo ya?" diye mırıl¬danıyoruz sanki!..
GününBiberi
Binali Yıldırım, köprülerdeki çalışmaların 30 Ağustos’ta biteceğini söylemiş.
Eh, demek İstanbullu bu yıl "Zaferi" hiç olmadığı kadar coşkulu biçimde kutlayacak!..
Gani Yıldız
Günün Balı
Bir süre önce "Tanrı Parçacığı"nı bulduğunu iddia eden "CERN" laboratuvarlarına hodri meydan! Sıkıysa Türkiye’de "demokrasi kırıntısı" bulun!
Cuk
Tarih gibi kadınlar da ikiye ayrılır:
M.Ö. "Makyajdan önce.."
M.S. "Makyajdan sonra..."
Zafer Önen
Mark Twain ve oruç
Mark Twain, oruç tutmanın hastalıkları tedavi ettiğini düşünürdü.
Soğuk algınlığı ve ateşi, bir veya iki gün hiçbir şey yemeyerek tedavi ederdi.
Gerilim
Harita masaya yatırıldı...
Böl, parçala, yut'a karşı..
"Bil, parala yırt!.."
Kıssa-dan
Unutkanlık, özellikle politikacılarda görülen en yaygın hastalıktır...
"Mücadeleci ruhumuzu kaybettik"
"Anadolu"nun manşeti böyleydi...
Kim söylüyor?
"Türk-İş İl Temsilcisi Nejat Kılıç.”
Bir itiraf gibi devam ediyor Nejat Bey:
- Sendikacılık artık günümüzde giderek pasifleşiyor. Teşkilatlanmayı beceremiyoruz. Sendikasızsanız hiçbir hakkınızı savunamazsınız. Tamamen işverenin boyunduruğu altında olursunuz. Ancak sendikalı olduğunuzda bir kıdem tazminatınız, çalışma saatleriniz ya da yıllık izinleriniz bellidir. Ama günümüzde işverenin insafına kalmış durumdayız...
…..
Doğruları söylüyor Nejat Çelik...
Sendikacılık denilince şöyle bir düşünüyoruz da gaz lambası altında kongreler yaptığımız geliyor aklımıza...
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın şubesi bile güçlüydü...
Ya bugün?
Hiç sormayın...
Düşünüyoruz dedik ya, ister istemez anıyor insan...
Bir "Kemal Türkler"i, bir "Seyfi Demirsoy"u unutmak mümkün mü?
Sonrasında, milletvekili olup çıktılar sendika başkanları...
Bir kurtuluş mu, kaçış mı?
Çok tartışılır...
Ama arıyor insan...
Bir "Seyfi Demirsoy” için..
"Oy anam oy" derdi Gelendost…
Siirtlinin tavuk hesabı
Adamın biri lüks bir Mercedes’le Siirt'ten geçerken yolda bir tavuğa çarpar ve tavuk ölür. Sürücü tavuğun parasını vererek helalleşmek ister:
"Amca, kusura bakma, istemeyerek oldu. Parası neyse, hemen öderim."
Siirtli, "Önemli değil gardaş" dedi:
"Sana da geçmiş olsun. İyi bir adama benziyorsun. Amma, biraz şaşkınsın. Sen çarptığın şeyin sadece bir tavuk mu olduğunu sanıyorsun?"
Yolcu şaşırır! Siirtli amca, adama bir çay söyler ve devam eder:
"Gel otur. Bah dinle! Bu tavuk günde bir yumurta, ayda 30 yumurta. Bir yılda 360, beş yılda 1800... Bunlardan her birinden civciv çıktığını, bunların da yarısının tavuk olduğunu, her bir tavuğun bir o gadar yumurta verdiğini, falanı filanı hesaplarsak..." derken, şoför ne yapacağını iyice şaşırır ve uyanık Siirtli son sözünü söyler:
"Gardaş sen eyi bir adama benziyon hakkaten! Fazla bir şey istemiyek senden, arabanın anah¬tarını bırah git!.."
Ne isterler?
Kitapevinde bir magazinin kapağında iri puntolarla "20 milyon genç Türk kızı en çok neyi arzu ediyor?" yazıyordu. Hemen raftan aldım ve sayfaları heyecanla çevirmeye ballarken, karım sinirlendi, "Ne yaptığını zannediyorsun?"
"Hiiiç " dedim:
"Adımı doğru yazmışlar mı diye bakıyorum da!"
Tepkinin bedeli
Hukuk devletine en büyük tehdit, bireysel hak ve özgürlüklerin keyfi davranışlar sonucu çiğnenmesi ve buna karşı toplumun tepki göstermemesi, "Her faninin başına gelir" anla¬yışının topluma egemen olması...
Buna izin vermemeliyiz...
Özdeyiş
Bir olayı iyi değerlendirmek için başka¬larından dinlemek yerine, içinde olmayı yeğlerim.
Gözüme ve kulağıma inandığım kadar kime inanabilirim?
Y.Güngör Özden