Geçen hafta olduğu gibi dün de Anadolu Gazetesi’nde Vali Koçdemir’in gidişiyle ilgili iddialara gündeme getirdik ve kamuoyunun nabzını yokladık.
Onlara okurumuzun yanı sıra, hem meslektaşlarımız hem de ismi bizde saklı bürokratik ve siyaset dünyasından isimlerle de konuşma şansımız oldu.
Hemen herkes yaşanan süreçle ilgili iddiaları kendilerinin de duyduğunu ve hatta bazılarının iddia değil neredeyse gerçek olduğunu söyledi.
Bazı arayanlar ise Valilik Özel Kalem Müdürü Murat Küçük ile ilgili söylenenlerin gerçek olamayacağını ve sanılanın aksine olumlu ya da olumsuz Türk Dünyası ile ilgili işlere Küçük’ün kesinlikle müdahale edemeyeceğini, yetki olarak da özel kalemin bu konuda bir karar vermesinin mümkün olmadığını söyledi.
Menfi ya da müspet bu iddiaların bir şekilde vücut bulması ve bununda yayın yoluyla dillenmesinin faydaları bunlar aslında. Zira en azından geri dönüşlerinden aldığımız tepkiyle bazı dedikoduların da önüne geçmiş oluyoruz. Örneği Murat Küçük’ün de genel kanaat olarak bu işlere müdahil olmayacağını söyleyenler bir nevi onunla ilgili söylemlerin gerçek olmadığına dair kanaat veriyor şahsıma.
Bu süreçte bunların olması son derece doğal, bir Vali aniden gidiyor ve önemli bir sene ortasında yapılıyorsa bu değişiklik, bu tür söylentiler bu gidişin tabiatıdır. En azından gazetemiz olarak üstümüze düşeni yapıyor ve hem iddiaları hem de kendilerine söz hakkı doğanlara kapımızı açıyor ve bu söylenti kirliliği ile gerçek ve sessiz kalınan iddiaları kamuoyuna taşıyoruz. Takdir siz okuyucularımızın.
“Kazım Tokat Şeker Fabrikası’nda neler oluyor”
Birkaç telefon ve mail aldım. Söylenenler Eskişehir Kazım Tokat Şeker Fabrikasında garip şeyler olduğuna işaret ediyor. Fabrika güvenliği için bu sene yapılan ihaleyi, eski firma kaybetmiş ve ihaleyi alan firma eski güvenlik görevlilerini çalıştırmak karşılığında tazminatlarından vazgeçmelerini istemiş. Demiş ki eğer çalışmak istiyorsanız sene sonunda hak etmiş olduğunuz tazminat karşılığında 3 Bin TL’lık senet imzalayın. İmza atmazsanız işsiz kalacaksınız, sizi çalıştırmayacağız. Üstelik Fabrika yönetimi de bu olanlardan haberdarmış ve sessiz kalıyormuş.
Neresinden bakarsanız bakın, çok garip ve üzücü bir durum. Emekleri hiçe sayan bu yaklaşım ve işsiz kalma korkusundan hak ettiklerinin ellerinden alınmasına biçare kalan bu işçiler için biraz daha duyarlı olmamız lazım. Bu aslında birçok yerde yaşanan bir emek haksızlığı ve insanın elini kolunu bağlayan büyük bir sıkıntı, lütfen bu konuda birileri adım atsın ve bu sessiz çığlığa seyirci kalmasın. Güvenlik görevlileri bir öğrenci olayına karıştığında nasıl gündeme geliyorsa, objektif olarak bu tür sorunlarını da haber ve köşelerimize taşıyalım.
“Ömer Duru”
Ömer Hocamız, Amcamız, Üstadımız kısaca aynı çatı altında büyük saygı duyduğumuz değerlimiz. Yaşına değil fikrine, söylenenlere değil zikrine baktığımız ve çok sevdiğimiz bir isim. Övgüye ve bu satırlara ihtiyacı yok. Bunca yıldır salladığı kalem hala saat gibi işliyor ve bize yol göstermeye devam ediyor. Köşe yazmaya benim gibi birkaç senedir başlayanlar yani “çömez” diye tabir edilenlerin çok şey öğrenebilecekleri biri. Hata insana mahsus her gün onlarca hata yapıyoruz. Bunların peşine düşeceksek eğer inanın işin içinden çıkamayız. Ben Hz Mevlana’nın önemli bir düsturu ile nokta koyayım söze “Başkalarının kusurlarını örtmekte gece gibi olmak” niyeti bu olanlara selam olsun..
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...