Gelelim esas konumuza. Tepebaşı Belediyesinin açılış törenlerine katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 10 sene içinde şehir içerisinde hizmet veren tüm Halk Otobüslerini kaldıracağını söylemiş.
Yılmaz Büyükerşen; ‘Eskişehirliler bize yola devam ederse 10 yıl içinde tramvayı diğer semtlere de uzatacağım. Sizi otobüslerden kurtaracağım’ diye devam etmiş.
Her ne kadar tramvay hattı 60-70 kilometreye uzasa da ben yine de bu şehirde Halk Otobüsleri ile Minibüslere her zaman ihtiyaç duyulacağını düşünüyorum.
Fiziki şartları uygun olmadığından tramvayla ulaşım sağlanamayacak mahalle ve sokak olacak. Bu mahallelerde yaşayan insanlara;’tramvaydan inin, evinize ulaşmak için bir iki kilometre yol yürüyün’ diyemeyeceğinize göre, bu şehirde şehir içi ulaşımı sağlamak için Halk veya Belediye Otobüslerine, minibüslere her zaman ihtiyaç duyulacak.
BİR OTOBÜS ÜÇ MİNİBÜS OLSUN
Ha otobüsler kaldırılabilir. Ama otobüslerin yerine tramvayların ulaşamadıkları mahalle ve sokaklara minibüs seferleri konulmak zorunda. Bir otobüs ayakta olmak üzere 80-90 yolcu taşıyor. Bir minibüs ise sıkış tepiş 20 kişi. Bir otobüsün yolcusunu taşımak için aynı anda dört minibüs sefer yapması lazım. Bu da o mahallere girecek araç sayısını artırır.
Özel Halk Otobüsçüler Odası Başkanı Hürcan Alhan, gazetecilere yaptığı açıklamada,’Yılmaz Hocam geçmişte üç minibüsçünün birleşerek bir halk otobüsü almasını istiyordu. Bu gerçekleşmedi. Eğer Halk Otobüsleri kaldırılacak ise o zaman Özel Halk Otobüsü olanlara da üç minibüs hattı verilmeli. Bu şekilde mağduriyetleri giderilmiş olur. Biz hem Büyükşehir Belediyesine hem de devlete olan tüm vecibelerimizi yerine getiriyoruz’ demiş.
Haklı değil mi?
Bir otobüsün bedeli 150 bin lira. Bu insanlar 150 milyar vermiş otobüs almışlar. Neye güvenerek?
Büyükşehir Belediyesi ile yaptıkları sözleşmeye.
Sözleşmeler bozulursa Büyükşehir Belediyesi bu insanlara tazminat ödemek zorunda kalabilir. İkincisi bu hizmetten ekmek yiyen bine yakın insan da mağdur edilmiş olunur.
BİZDE İSTİYORUZ HOCAM!
Cumartesi günü bir arkadaşımı yolcu etmek için otogara gittim. Gelirken tramvaya bindim. Otogarda benimle birlikte tramvaya binen bir sivil toplum kuruluşunun başkanı (adını yazmamamı kendi istedi) yanıma oturdu. Sohbet ederken TV haberlerinde izlediği, gazetelerde okuduğu bir konuyu gündeme getirdi.
‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş Twıtter’den duyurdu. İETT otobüslerinde Wireless ile ücretsiz internet olacağını ve cep telefonlarının şarj edilebilecekmiş. Wİ-Fİ'li otobüsler hizmet vereceklermiş. Acaba hani Özel Halk Otobüslerinde olmaz ama tramvaylara da Wİ-Fİ konulabilir mi? Belki tramvayın içerisinde olmaz ama duraklarda cep telefonu şarj eden makineler konulabilir? Bu artık pek çok Avrupa ülkelerinde yaygınlaştı. İnsanlar otobüslerde, Metrolarda yolculuk yaparken internet hizmetini o araçların içerisindeki Wİ-Fİ’lerden alıyorlar. Bu konuyu köşende değerlendirebilirsen, eğer o yazıdan sonra tramvaylara internet, duraklara da cep telefonu şarj makineleri konulursa büyük bir hayır yapmış olursun’ dedi.
Düşündüm. Sivil toplum kuruluşunun başkanı haklı. Bizim İstanbul’dan neyimiz eksik! Madem Avrupa şehriyiz, tramvayımızda Avrupa yapımı olduğuna göre Wİ-Fİ yerleştirilir ise, tramvay ile yolculuk yapanlar internet hizmetinden yararlanırlar.
Diyeceksiniz ki;’Eskişehir’de Otogar-SSK hattı arası tramvayla 20 dakika. Bu kısa mesafede tramvaylarda internet olsa ne olur? Olmazsa ne olur?’.
20 dakika çok az bir zaman değil. En azından bu süre içerisinde insanlar maillerine bakabilir, mail atabilir, sosyal medya sitelerine girebilirler.
Ben birilerinin kulağına bu vesile ile kar suyu kaçırmak istedim. Tabii ki uygulamak ve hizmeti sağlamak Büyükşehir Belediyesine bağlı ESTRAM İşletmecisinin görevi.