Ne çok acı çektik!
Ne çok büyük katliamlar yaşadık…
Bugün 2 Temmuz!
Benim aklımda her zaman Ortaçağ karanlığı gelir!
Gelecekte insanlığımıza katılacak değerler yakıldı!
Kül oldu...
Bir kültür hazinemiz,
baştan başa ateşe verildi. Bellekler tutuşturuldu! Ve o günden bu yana hiçbir su söndüremiyor bu yangını!
33 can!
33 iyi insan…
33 sanatçı ve aydın! 33 geleceği yok ettiler!
Bir türkü…
Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın…
Bu dizelerle başlıyor ve şu dizelerle son buluyor:
Nesimi'yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın
…/…
Fotoğraf: Buruciye Medresesi-Sivas
1 Temmuz 1993
Fotoğrafçı: Hamza Şahin
Nesimi Çimen’in türküsüdür!
Ballarımız şifa vermiyor ve aşlarımız zehirleniyor!
İki telli cura…
Türklerin en eski saz örneklerinden biridir. Orta Asya’dan bu yana yanımızdadır.
Curanın İki teli vardır…
Çifte Telli oyunu bu sazla çalındığı için adını iki telliden almıştır! İki telli curanın son ustası Nesimi Çimen’di…
Sivas’ta 67 yaşında yakılarak katledilen 33 insanımızdan sadece birisiydi…
Hepsinin ayrı bir öyküsü vardır.
Nesimi, 1931 yılında Adana'nın Saimbeyli ilçesinde doğdu. Daha sonra tüm ailesiyle birlikte Kayseri'nin Sarız ilçesine yerleşti ve bir köy ağasının yanında maraba olarak çalışmaya başladı.
Ağanın kızı Dilber'e aşık oldu.
Ağa izin vermedi. Yanmamak için kaçtılar! Elbistan'ın Sevdili Köyü'ne yerleştiler.
Yaşar Kemal ile tanıştı ve onun da yardımıyla bir fabrikada işe başladı. Greve çıkan işçilere önderlik edince işten atıldı!
1967 yılında Tunceli'de sergilenen bir Pir Sultan Abdal oyununda oynayan ve deyişler söyleyen Nesimi, salonda olay çıkınca gözaltına alındı…
Bıyığının yarısı tek tek yolunmuş bir vaziyette serbest bırakıldı.
Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Harun Karadeniz, Yılmaz Güney, Mahsuni Şerif, İhsani, Emekçi ve Ali Özgentürk gibi bir çok sanatçı ve aydın
Nesimi’nin Zeytinburnu’ndaki gecekondusunda konaklayan isimlerden bir kaçıydı…
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nin yakıldığı ve 37 kişinin öldürüldüğü katliamda hayatını kaybedenler arasındaydı…
KARİKATÜRLER BÜYÜKMERİÇ’TEN
Nasrettin Hoca festivali salgın nedeniyle bu yıl yapılamadı.
Nasrettin Hoca söz konusu olunca Erol Büyükmeriç’i hatırlamamak olmaz.
Erol Büyükmeriç, yerel ve evrensel büyük güldürü ustası Nasreddin Hoca'ya sunduğu karikatürleriyle, Hoca'nın belleklerimizde yeniden canlanmasına aracı olmuş; öngördüğü çağdaş çizgisiyle Hoca'ya yeni, yepyeni bir yorum getirdi…
Çok bilinen kitabından 2 karikatürünün bu yazıya denk düşeceğini düşündüm ve sizlerle paylaşmak istedim…
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
ÇOK UYUYANLAR MI UYKUSUZLUK ÇEKENLER Mİ?
Kimi insanlar uykusuzluk çeker! Bir türlü uyuyamaz!
Kimi insanlar ise çok uyur!
Uyanamamaktan şikayet eder…
Geçenlerde okuduğum bir söz var. Arthur Schopenhauer şöyle diyor:
-Eğer bu hayat gerçekten güzel olsaydı,
herkes büyük bir sevinçle uyanır ve hiç istemeyerek uyurdu; oysa durum bunun tam tersi.
Uyuyamayanları ve çok uyuyanları bir de böyle değerlendirmekte fayda var!
GELECEĞE SÖZÜMÜZ GEÇMEZ!
Asla unutmayın ki önemli olan tek an 'şimdi' dir. En önemli an şu andır. Çünkü
geçmişe ve geleceğe sözümüz geçmez. İnsana en gerekli olan kişi ise o an yanında olan kişidir.
Çünkü kimin kime ihtiyacı olacağı hiçbir zaman bilinmez. İnsanın en önemli uğraşı ise o an yanındaki kişiye yapacağı iyiliktir. Çünkü, insanın yeryüzüne gönderiliş amacı budur! (
Tolstoy)