1994 yılında Doğru Yol Partisinden Tepebaşı Belediye Başkanı seçilen, Büyükşehir Belediye Başkanı Aydın Arat’ın vefat etmesiyle iki buçuk yıl sonra Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Orhan Soydaş’ın uzunca bir süredir beri sesi soluğu çıkmıyordu.
1999 yılında Doğru Yol Partisinden ikinci dönem için aday olmasına rağmen Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu Yılmaz Büyükerşen’e kaptıran Orhan Soydaş, 2004 yılında yapılan yerel seçimler öncesinde AK Parti’den aday olabilmek için nabız yoklamıştı.
Ancak aday adaylığı için müracaat etmedi. Bunu kimileri AK Parti’nin üst düzey yöneticilerinden çizik yediği, kimileri ise Eskişehir teşkilatının istemedi diyerek yorumlamışlardı.
Yaklaşık bir yıl sonra yapılacak olan mahalli idareler seçimleri öncesinde Orhan Soydaş’ın AK Parti’den aday adayı olacağını emin bir kaynaktan duydum. Daha doğrusu biliyorsunuz benim meşhur ‘minik kuşum’ var. O söyledi.
MAHALLELERİ DOLAŞIYORMUŞ
Orhan Soydaş, yanında şehrin önemli iş adamları ve geçmişte siyaset yapmış, AK Parti’nin içerisinde etkin olmuş isimlerle akşamları mahalle mahalle, kapı kapı dolaşıyorlarmış.
Her ne kadar bugüne kadar ‘aday olacağım’ dememiş ama durup dururken de birilerinin kapısı çalınmaz. Durup dururken mahalle mahalle gezilmez.
Minik kuşum bu haberi getirince önce inanmadım. Çünkü çok uzun süredir beri Orhan Soydaş’ın sesi soluğu çıkmıyordu. Sanıyorum bir yıl önce idi. Bir dostun işyerinde karşılaştığımızda;”
Siyasete ara mı verdin? Uzun süredir beri ortalıklarda gözükmüyorsun. Bir ara eski AP ve Doğru Yol Partililerle yılda bir veya iki kez buluşuyordunuz. Bu buluşmalara da ara verdiniz. Sadece ev yapıp satıyorsun. Artık kendini iyice ticarete verdin herhalde?” diye sormuştum.
SİYASETE ARA VERDİM
TİCARETE BAKIYORUM
Bu soruma;”evet siyaseti bıraktım. Şu anda işime bakıyorum. Yani ticaretle uğraşıyorum” diye cevap vermişti.
Orhan Soydaş gerek Tepebaşı Belediye gerekse Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemimde yaptığı hizmetlerle, sosyal hayatı ile gerekse hatır nazlığı ile iz bırakan bir isim. Doğru Yol Partisinden Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunda partisi dibe vurmuşken, partisinden daha çok oy almıştı.
Bugün hala Orhan Soydaş’a o sevgiyi içinde yaşatanlar var mı? Bilmiyorum. Çünkü o köprünün altındaki dereden çok sular aktı.
Bugün o geçmişe bakarak, insanların kendisine olan sevgisinin bitmediğini görerek mi yeniden yola çıkmak için arabasının kontağına anahtarını sokarak yola koyuldu bilmiyorum. Ama bana göre zor bir dönemece girmek üzere. Burhan Sakallı, Harun Karacan gibi güçlü isimler konuşuluyor parti içerisinde.
Orhan Soydaş durup dururken de yola çıkmaz. Ayakları üzerine sağlam basan bir isim. Belki birilerinin gazına çabuk gelir gibi görünür. Ancak kesinlikle gaza gelmez. Bu nedenle birilerinden az buçuk yeşil ışık işaretini görmemişse de yola çıkmaz.
Çünkü yanındaki isimlere baktığımda Eskişehir’de söz sahibi insanlar. Eskişehir ticaretine ve siyasetine yön veren isimler.
Ne diyelim.
Bizde kendisine;
‘Hadi bakalım kolay gelsin’ demekten başka diyeceğiz şey olamaz.
‘ESSTOR ZARAR EDİYORDU’
Dün Eskişehirsporlu bir yönetici ile karşılaştık bir mekanda. Kendisini görünce, toplantı sonunda beş dakika özel görüşmek istediğimi söyledim.
Toplantının sonunda ayaküstü beş dakika dedik ama 15 dakika görüştük. Takımın durumunu, bu kötü gidişatının nedenlerini sordum.
Pek çok neden söyledi.
Bunları yazılmamak kaydıyla tabii ki.
Anlattıklarının bazılarına hak verdim.
Yazarsam hem o kişiye vermiş olduğum sözümü yemiş olurum, hem de Eskişehirspor bundan zarar görür.
ESSTOR’u neden özelleştirdiklerini de sordum.
‘Sadi Bey bizim işimiz ticaret değil. Bu mağazanın başına koyduğunuz insanlarda ticaretten anlasa da piyasada ciddi rekabet var. Lisanslı ürün yerine çakmalarını alıyorlar. Bu nedenle ESSTOR zarar ediyordu. 800 milyona yakın zararımız olduğunu bize Genel Kaptan Nihat Çuhadar’ın verdiği rakam. Zararın neresinden dönersek kardır diye özelleştirdik. Biz elimizi sürmeden cirodan yüzde 10 alacağız. Az para değil’ dedi.
Bu konuda yorum yapmıyorum. Sadece şunu söylemek isterim.
Benimde baldızım ile birlikte açtığım küçük bir giyim mağazamız vardı. Bir yıl sonra baktık kazanç giderleri karşılamıyor. Kapattık.
Zararın neresinden dönersek kardır dedik.