Anadolu çocukları yüzlerce yıl savaştı...
Balkanlarda...
Çanakkale'de...
Kafkasya'da...
Yemen'de...
Süveyş Kanalı'nda...
Arap Çölleri'nde...
Kut-ül Amara'da...
Ve kurtuluş günlerinde Sakarya'da...
Yüzbinlerce çocuğun babası bu savaşlarda şehit oldu. Kayıplara karıştı. Esir düştü, işkencede öldürüldü...
Anayurda dönemedi...
İşte bu atalarımızın, şehitlerimizin çocukları öksüz kaldılar...
Yetim büyüdüler...
Anadolu topraklarında bir kuşak hep babasız büyüdü.
Babaanne, dede yanında büyüyenler şanslıydı. Ya hiç kimsesi olmayanlar!
Atatürk’ün , 11 Kasım 1921’de öksüz çocuklar yararına düzenlenen at yarışlarında çekilen fotoğrafı, ‘Yunanlıları Küçük Asya’dan uzaklaştıran Milliyetçi Lider Mustafa Kemal Paşa’ notuyla London News gazetesinden
İşte onlar için Cumhuriyet'in ilanından hemen sonra
Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu. Öksüz çocuklara, yiyecek yardımı yapıyorlar, barınma yeri temin ediyorlar, giysilerini karşılıyorlar ve sağlık kontrollerini yapıyorlardı.
Ve çocuk bahçeleri yapmak bu cemiyetin göreviydi...
.../...
Atatürk bir gün cemiyeti ziyaret eder. Orada cemiyete yüklü miktarda bağış yapan zengin kişilerden biri de vardır.
Sürekli Atatürk'e dalkavukluk yapmaktadır. O sırada Atatürk, çocuklardan birini kucağına alır ve gülerek yürümeye başlar.
Çocuk Atatürk'ün kucağında huzursuzluk etmeye başlar...
Bunun üzerine bağış yapan zengin adam şöyle der:
-O çocuk paşamın kucağında durmaz, çocuğu kucağından alın, bir edepsizlik eder maazallah, der.
Bu sözler üzerine Atatürk:
-Bütün çocuklar bize Allah’ın emanetidir. Ama doğru dersin, çocuk kucakta durmamalı, omuzda olmalı, diye konuşur ve çocuğu omzuna alır!
Ağlayan, huzursuz olan çocuk bir anda etrafına gülücükler saçmaya başlar!
.../...
Atatürk'ün omzunda yükselen o çocuklar
, Cumhuriyetin birinci kuşak çocuklarıydı.
Türkiye'nin büyük işletmeleri o çocuklarla birlikte kuruldu o çocuklarla birlikte büyüdü...
Kimisi yöneticiydi, kimisi işçi...
Ama aynı bahçenin çocukları olduklarını biliyorlardı...
O çocuklara "
Eski Türkiye" diyorlar, şimdi...
CUMHURİYETE SALDIRAN CUMHURİYETÇİLER!
1927 Atatürk şöyle demiş:
-Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki,
çürümüş bir hanedanın, halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasının mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir
Yıl 1933 Atatürk şöyle demiş:
-Gelecek nesillerin Türkiye de
Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye’nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir. Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.
Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.
1936…
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal
yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.
CUMHURİYET KENTİ: ESKİŞEHİR!
Eskişehir ile ilgili sürekli bir tarif yapılır.
Üniversite kenti...
Sanayi kenti...
Turizm kenti...
Tarım kenti...
Spor kenti...
Geriye dönüp son 20 yıla baktığımızda gördük ki Eskişehir tam bir Cumhuriyet kenti…
Salgın
günlerinde bile 29 Ekim’in coşkusunu hissedebiliyoruz.
SİZİ SİZ YAPAN O!
Hindistan’ın efsane lideri Gandi ile ilgili şöyle diyor:
-Biz bir Asya memleketinin kapitalist bir devlet hakimiyetinden tamamıyla kurtulup bağımsız
olacağını düşünemezdik.
Atatürk ispat etti.
Bizi, istiklalimize kavuşabileceğimize inandıran odur.
…/…
Aradan uzun yıllar geçti…
2008 yılında Gandi’nin torunu Sumitra Gandhi Kulkarni 2008 yılıda Türkiye’ye geldi ve bir konferans verdi.
Son cümlesi şöyleydi:
-Belki üzerinden 80 yıl gibi bir süre geçti ama ben Atatürk’ün yaptığı devrimleri sizlere baktığımda görebiliyorum. Atatürk gibi bir lideriniz olduğu için sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum.
Hepiniz Atatürk’e saygı ve şükranlarınızı sunmalısınız çünkü sizleri siz yapan o.