Sağım, solum dört bir yanım ölüm bu aralar. Ocak ayı’nın özlemle anılacak kayıplarına bu sene de yenilerini ekledik. Türkiye’de herkes Mehmet Ali Birand’ı konuşuyor ama biz Eskişehir’de Mehmet Haluk Özden’i daha doğrusu Haluk Abi’nin kaybını konuştuk ve üzüldük. Ben diğer meslektaşlarım gibi onunla çok uzun zaman geçiremedim, Valilikte toplandığımız ve oturmaktan popomuzu uyuşturan demirlerin üstündeki ayaküstü sohbetlerim oldu onunla. Selam alıp vermeye bile üşünen biz gençlere ders verir gibi hep sıcak bir tebessümle karşılaştım onu gördüğümde.
Bazı anlatılarda adı sıkça geçerdi, özellikle diğer meslektaşlarımın bir patlamayı haberleştirmek için adres ararken, onun çoktan o işi bitirip, haber yapmak için geri dönüş yoluna geçmesi belki onun çalışkanlığı kadar, bizlerin tecrübesizliğini de izah eden bir durum gibi keyif verici bir gerçekti.
Dedim ya, çok yakınım, uzun yıllara varan bir tanışmışlığım yok. Ama bazı insanları da uzun uzun tanımaya ve çözmeye gerek yok. Haluk abi netti, iyimserdi ve kırmaktan korkan bir yapısı olduğunu anlamak için birkaç cümle ve istek yeterdi.
Ajansın temsilcisi bir nevi bu şehirdeki baş adamı olduğu halde oturduğu koltukta değil, sahada mücadele ederdi ve hepsinden önemlisi iyi bir Baba idi.
Şimdi iki aslan evladı var onun ardında biri Oktay biri Gülçin… Oktay pişmiş, yetişmiş bir gazeteci oldu ve Gülçin’de babasından gelen genetik miras ile güzel işler yapacaktır şüphesiz.
Ama biz ne kadar üzüldük desekte, ne kadar kaybımız büyük desek de asıl ateş onların yüreğinde, asıl keder onların hanesinde
Biz mesleğimizin önemli bir ismini kaybettik, onlar sadece bir meslektaşlarını değil Baba’larını kaybetti.
Onlara sabır, Haluk Abi’ye gittiğine emin olduğum o güzel ve ışıklı yerde, iyi istirahatlar diliyorum.
***
Haluk Abi’nin cenazesi bir başka gerçeği’de tokat gibi vurdu anlamasını bilen herkesin yüzüne. Vefa’yı ve son görevi. Eskişehir protokolü tam kadro oradaydı, basının her kademesinden herkes oradaydı ve yaşarken görülmeyen o vefayı son anda görmek biraz garipti. Vefasız demeyelim insanlara bakın Ölümüne Vefalılar döküldü dudaklarımdan.
Öyle ya, bu mesleğin çilekeş yollarında koştururken gösterilmeyen vefa ve sahiplenme aslında son görevde gösteriyor kendini. Birbirinin yüzüne bakmaya tahammülü olmayan insanlar, siyasetçiler bile ölüm gerçeğinde buluşabiliyor ve bir adam giderken bile yaptırabiliyor bunu, birleştirici olabiliyor.
Birbirine düşman değil, rakip olduğunu unutmadan, yarın insanların yüzüne söylememiz gerekenleri, mezar taşlarına yazmak zorunda kalmadan, öğretmekten zarar değil yarar geleceğini unutmadan, duruşu, konumu, fikri ne olursa olsun hepimizin insan olduğunu unutmaması gereken meslektaşlarım, ben, bizler umarım gerekli mesajı almışızdır. Umarım.
Bugün Manisa’dayız
Siz bu satırları okurken ve ekip arkadaşlarım Manisa’da olacağız. Eskişehirspor’un ikinci yarı ilk maçında rakibi olan Akhisarspor’dan alacağı olan 3 puan için oraya gitmişken, Manisa’da çok güçlü olduğunu takip ettiğimiz Esder üyeleri ve başkan Recep Kandemir ile bir araya gelerek belki Eskişehir’de yaşayamadığımız “hemşerilik” duygusunu gurbette yaşayacağız.
Kalabak sularımızı, met helvamızı yanımıza aldık, birer porsiyon çiğbörek yiyip tam bir Eskişehirli gibi çıkacağız yola, bakalım Manisa’da neler görüp, nelere özenip, nelere hayıflanacağız. Yarın mutlaka okuyacaksınız