2015 yılında yapılacak olan milletvekili genel seçimlerine 9 ay kaldı. Takvim yapraklarına bakıldığında çok uzun bir gün olarak değerlendirilebilir. Ama öyle değil. Siyasette bu süre çok uzun değil. Şimdiden kimler milletvekili olacak? Kimler sıralamada nerelerde yer alacaklar?
Milletvekili genel seçimleri özellikle Ak Parti için daha büyük önem arz ediyor.
Neden?
Partinin kurucusu, ilk genel başkanı ve partiyi 13 yıldır sırtında taşıyan Recep Tayyip Erdoğan 2015 seçimleri öncesinde partinin başında yok. Her ne kadar partiden uzak gibi görünse de çok da uzak kalacağına zaten kimse inanmıyor. Milletvekili belirlemeleri, sıralamaları konusunda kendisinin de görüşleri alınacak. Ama meydanlarda Recep Tayyip Erdoğan olmayacak.
Eniştemiz Ak Parti’nin yeni Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’ın yerini doldurabilir mi? Şahsen dolduracağına inanmıyorum. Liderlik vasfı Recep Tayyip Erdoğan’a göre daha zayıf.
DEMİREL, ERBAKAN, ECEVİT
ÖZAL, ERDOĞAN LİDERDİLER
Cumhurbaşkanlığı seçimleri dahil olmak üzere Ak Parti’nin girdiği tüm seçimleri Recep Tayyip Erdoğan tek başına aldı veya kazandı dersem abartmış olmam. Örneğin ben kendimi bildiğimde Süleyman Demirel Türkiye’de bir marka idi. Yıllarca insanlar ‘Baba’ diyerek Demirel’in peşinde koştu.
Yine yıllarca insanlar ‘Karaoğlan’ lakaplı Bülent Ecevit’in adını dağlara taşlara yazdı. Ecevit’in peşinde koştu.
Milli Görüşçüler, Milli Görüş’ün ilk lideri, Ağır Sanayi Hamlesi ve D8 grubunun oluşturulması gibi projelere imza atan, ‘Adil Düzen’i savunan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın peşinde koştular.
12 Eylül 1980 ihtilalıyla Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit’e siyaset yasağı konulunca Demirel’in çırağı olan Turgut Özal, kurmuş olduğu Anavatan Partisiyle girdiği ilk seçimlerde büyük çoğunlukla iktidar olmayı başardı.
ÖZAL VE DEMİREL BAŞBAKAN
OLDULAR PARTİLERİ ERİDİ
Necmettin Erbakan’ın, Bülent Ecevit ve Turgut Özal’ın vefat etmesi, Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı seçildikten sonra siyasetten elini ayağını çekmesiyle 1 Kasım 2001 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Adalet ve Kalkınma Partisi kuruldu. Ve 2002 yılında ise halkın tercihi ile iktidara geldi.
Adalet Partisi-Doğru Yol Partisi, Refah, Fazilet ve Saadet Partileri, Demokratik Sol Parti (DSP), Anavatan Partisi ve son olarakta Adalet ve Kalkınma Partisi denlince hep Demirel, Erbakan, Ecevit, Özal ve Erdoğan’la özdeşmişlerdi. Yıllarca bu isimler o partileri sırtlarında taşıdılar. Bu liderler cumhurbaşkanı olduktan sonra partileri hızla düşüş yaşadı. Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi ile Demokrat Parti adı altında birleştiler. Demokrat Parti, Demirel’den sonra 5 genel başkan değiştirdi. Bugün Genel Başkan Gültekin Uysal.
2015 SEÇİMLERİ AK PARTİ
İÇİN ÇOK ÇOK ÖNEMLİ
Anavatan Partisi’nin Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal, Doğru Yol Partisi’nin Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, iktidardaki partilerinin başından ayrılarak cumhurbaşkanı seçildiler. Ak Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da başbakanlığı bırakarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
Yukarıda da bahsettim. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’dan boşalan koltuğu henüz dolduramadı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına rağmen hala büyük çoğunluk Ak Parti’nin Genel Başkanı gibi görüyor.
Davutoğlu, AK Parti’ye gönül verenler ile oy veren seçmenler arasında beklenen çıkışı yapamadı. Seçim sath-ı mailine girildiğinde de Recep Tayyip Erdoğan’ın hitabeti gibi bir performans sergileyemez ise meydanları da dolduramaz.
İşte o zaman Ak Parti için sıkıntılı günler başlayabilir. Zaten bugün Ak Parti içerisinde benim gibi düşünen çok sayıda kişi var. Ak Partili dostlar ile sohbet ettiğimizde, onlarda aynı düşünce de olduklarını söylüyorlar.
2015 seçimleri AK Parti için ‘var olmak veya olmamak’ seçimi olacak. Eğer oy erozyonuna uğrarsa, ondan sonraki seçimlerde bu erozyonu kolay kolay durduramazlar.
*-******
KİMİZ
İnsanlar neden kim olduklarını saklamak için bu kadar zorlarlar kendilerini? Neden kendi resimlerini yapmak yerine, olmak istedikleri insanların özelliklerini parça parça alıp, ideal olana benzetmeye çalışırlar kendilerini? Neden BEN olmak bu kadar zor geliyor? Herkes bu kadar dürüst ve ideal ise; aldatan, yalan söyleyen, yüzsüz, hilekar ve güvenilmez insanlar nerede, bir yerlere mi saklandılar, öldüler mi, neden benim haberim yok? Mutlak İYİ ya da mutlak KÖTÜ diye bir şey yoktur. Sadece namaz kıldığı için bir insanın dürüst olabileceğine inanmadığım gibi, sadece alkol aldığı için bir insanın kötü olabileceğine de inanmıyorum. Bildiğim tek şey var o da; Kötülük ve iyilik ruhumuzda konumlanmış birer aktördürler canımız hangisini isterse ona rol verip, buyrun sahne senin diyoruz, hepsi bu, bu kadar basit :))
*-*******