Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan hekimler muayene açamıyordu. Daha doğrusu 2014 yılından sonra muayene açamıyorlardı.
2014 yılından önce açmışlarsa bu haklarına dokunulmuyordu…
Eşitsizlik ilkesine aykırı olması nedeniyle hekimler birçok dava açmış, davalar istinaf ve Danıştay'a kadar taşınmıştı…
Sonuçta Danıştay bir karar verdi tüm öğretim üyesi hekimlerin muayene açabileceğini belirtti…
Türkiye genelinde yaklaşık 1500 öğretim üyesi hekim muayene açtı. Eskişehir’de ise 30 kadar öğretim üyesi hekim muayene açtı…
İlginçtir…
Aynı Danıştay, aynı daire bu kez 2014'ten sonra muayenehane açan öğretim üyesi hekimlerin muayenehanelerinin kapatılması yönünde karar vermeye başladı.
Öğretim üyelerinin ruhsatları iptal edilmeye başlandı.
Öğretim üyelerinin birçoğu muayenelerine ciddi yatırımlarda bulundular.
Yüksek rakamlar ödeyerek cihazlar aldılar…
Öğretim üyeleri muayenelerini kapatmazsa ne olacak?
Üniversiteden ayrılmak zorunda kalacaklar. Tıp Fakülteleri’nin içi boşalacak.
Öğrenci ve asistan eğitimi aksayacak.
Eğer 2014 yılından önce muayeneniz varsa Tıp Fakültesi’nde çalışmaya devam edebiliyorsunuz. Yoksa ya Fakülte ya muayene…
Böyle eşitsizlik olur mu?
Yapılması gereken belli…
Ya herkese muayene açma hakkı verilir, ya da hiç kimseye verilmez! Bu karar ile Öğretim üyesi hekimler Tıp Fakülteleri’nden uzaklaştırılır.
İŞİNİ SEVEREK YAPANLAR!
ES TV muhabiri Sümeyra Balcı, her gün vatandaşa mikrofon uzatıyor ve sorular yöneltiyor.
Balcı, iş performansını etkileyen en önemli faktörlerden birisinin çalışanın memnuniyeti ve mutluluğu olduğuna dikkat çekerek şu soruları yöneltiyor:
-İşinizden memnun musunuz?
-Çalışmakta olduğunuz işi seviyor musunuz?
Vatandaşın verdiği yanıtları izleyince şaşırdım…
Büyük çoğunluk çalıştığı işi sevmiyor.
İşi sevenler ise aldığı ücretin yetersiz olduğunu ve ayrılmayı düşündüğünü belirtiyor…
Kısacası ülkemizde işini severek yapan kişi sayısı çok az!
Peki ya işini severek yapanlar! İşte onlar şanslı kişiler.
ES TV’ye röportaj veren Hamdi Yıldız, bir makinist. İşini severek yaptığını şu cümlelerle anlatıyor:
-İşimden memnunum. Ben makinistim ve işime aşığım bu 36’ıncı senem. Yolculuk yapmak, bir şehirden bir şehre geçmek, farklı insanlarla tanışmak sizi mutlu ediyor. Emekli oldum ama işimi yapmaya devam ediyorum.
Bir de mecburen çalışanlar var…
Ferhat Türkmen, onlardan biri…
-Ben teknisyenim ve işimden memnun değilim mecbur olduğum için çalışıyorum.
Özel sektör olduğu için mesai saatleri bizi zorluyor. 2 çocuğum var adam akıllı göremiyorum beni en üzen tarafı buydu.
EMEKLİNİN TABANI!
DİSK Emekli Sen Eskişehir Şube Başkanı Suat Başaraner, şöyle diyor:
-Emeklilerin taban ücreti 7 bin 500 lira. İşçinin taban ücreti 11 bin 402 lira. Memurların 22 bin lira. Böyle bir adalet hiçbir yerde yok. Herkes ev geçindiriyor, herkesin bir beklentisi var.
Şunu açıkça net söylüyorum. 4 kişilik bir ailenin geçinebilmesi için parayı versin başka bir şey istemiyoruz.
,
YALAN RÜZGARI!
Rus yazar Aleksandr Soljenitsin gayet güzel özetliyor:
Yalan söylediklerini biliyoruz.
Yalan söylediklerini biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
Ama hâlâ yalan söylüyorlar.
GÜNÜN SÖZÜ!
Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inananlar için muhakkak bir Nuh'un Gemisi vardır.
Sezai Karakoç
GÜNÜN KARİKATÜRÜ