Nihat Özdemir paramızı versin

Türk Futboluna en büyük darbeyi indiren şike davası sona erdi.

12 Kasım 2020 09:21
A
a
Sütiş Eskişehir
Türk Futboluna en büyük darbeyi indiren şike davası sona erdi. Sanıkların hepsi bu davadan beraat ettiler. Yani şike iddiaları koskocaman bir yalanmış... Ülkemize sayısız kötülükler eden fethullahçı tarikatin, futbolumuza da ne büyük zarar verdiği ortada. Davanın bir kumpas olduğu daha baştan belliydi. Birilerinin "Heykeli dikilecek" dediği sözde savcıların açtığı bu dava da, tıpkı Türk Ordusu'na yapılanda olduğu gibi saçmalıktan ibaretti. Nasıl ki PKK'lı teröristin tanıklığıyla Genelkurmay Başkanlarımız hapise atıldıysa, böyle saçma delil ve şahitlerle kulüplerimiz töhmet altına alındı. Şüphesiz şike davasından en büyük zararı gören camiaların başında Eskişehirspor geliyor. Beş paralık kıymeti olmayan iddialarla Eskişehirspor camiası şike yapan ve teşvik pirimi alan bir kulüp gibi gösterildi. Dahası Eskişehirsporumuz 2014 – 15 sezonunda anasının ak südü gibi helal olan UEFA Kupası'na sokulmadı. Bunu yapan da UEFA değildi. İktidarın pek sevdiği işadamlarımızdan olan 'Tüpçü' lakaplı Yıldırım Demirören yönetimiydi. O zaman sonuçlanmamış bir davanın iddiadan ibaret olduğunu söyleyip, masumiyet karinasını hatırlattığımız zaman, fetöye yalakalık yapmakla meşgul olanlar, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Eskişehirspor'u tedbir amaçlı UEFA'ya göndermeyelim. Hem sonra davalar sonuçlanınca haksızlığa uğrayan olursa tazmin edilir" diyorlardı. Davalar sonuçlandı ve Eskişehir'e şikeci diyenlerin aşağılık yalancılar olduğu ortaya çıktı. Şimdi tazminat beklemek hakkımız değil mi? Eğer ki Eskişehirspor 2014 – 15 senesinde UEFA'ya katılsaydı elbette gidip de kupayı alamayacaktı. Ancak üç – dört tur atlaması da büyük ihtimaldi. Şimdi kulübümüzün kazanamadığı bu paraların maddi olarak tazmin edilmesi gerekiyor. Dahası manevi açıdan çok daha fazla yıprandık. O kadar yıprandık ki Eskişehirspor küme düşmeye giden bir süreç yaşadı. Şimdi bir takım şerefsiz internet lokantacıları, yiyecek sipariş hattı sahipleri "Beddua ettik de Eskişehirspor küme düştü" diyor. 1965'te kurulan ve tarihi şan ve şerefle dolu olan bir camiaya haksızlık edildi. Bütün bir şehir utanç içinde başını öne eğdi. Bu duyguları tazmin edecek bir parayı hayal bile edemiyorum. Türk Futbolu'nun başında o zaman Tüpçü vardı. Şimdi yine iktidarın pek sevdiği bir diğer işadamı Nihat Özdemir var. Kendisi Eskişehirspor'a yapılan haksızlığı görmeli ve Eskişehirspor'un zararını tazmin etmeli. Nihayetinde kabahatli Nihat Özdemir değildir elbette. Ancak yönettiği kurum olan Türkiye Futbol Federasyonunun da sorumluluk alması gerekiyor. Hakkımızı gasp eden, bizi küme düşmeye doğru iten süreci başlatan TFF'nin delikanlı gibi sorumluluk üstlenmesi lazım. Kimler Amerikan uşağı tarikate Türkiye Cumhuriyeti'nin altın anahtarını verdi? Kimler 'Parsel parsel' vatanı Türk düşmanı örgüte sattı? Bunların konuşulacağı zaman da gelecek elbette. Hem de kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın gelecek o günler... Ancak şimdiki konumuz Eskişehirspor. Eskişehirspor'a yapılan ve camiamızın küme düşmesine kadar giden olaylar zinciri incelenmeli. Terör örgütü FETÖ'nün Atatürkçü Eskişehirspor'a verdiği zarar tazmin edilmeli. Eskişehirspor'u yönetenler bu konuda hukuki yollara ivedilikle başvurmalı. Eskişehir camiası öyle ensesine vurup, ağzındaki lokmayı alacağınız aciz bir camia değildir. Hakkımızı korumasını da biliriz Alimallah...

Ekonomi düzelir mi?
Berat Albayrak'ın istifasıyla birlikte, piyasalara büyük bir moral geldi ve Türk Lirası 50 kuruş kadar değer kazandı. Tek vasfı, "Damad – ı Şâhane" olmak olan bir kişinin ekonomiden elini çekmesi elbette ki çok hayırlı bir gelişme. Bir bankada gişe görevlisi bile olamayacak vasıfta olan bir kişinin görevinden ayrılmasına üzülen tek bir işadamı bile olmamıştır herhalde. Açıkçası milletce zil takıp oynadık sevincimizden. Ancak para piyasalarında moral kadar yapısal sağlamlık da önemlidir. Türk ekonomisinin kötü bir durumda olduğunu iddia etmiyoruz. Türk ekonomisinin batmak üzere olduğunu iddia ediyoruz. Bu koşullar altında yapısal bazı reformları da hayata geçirmemiz lazım. Bu reformlar hayata geçmeden ekonomi düzelmez. Sonuç olarak, "Ekonomide enerjinin sinerjisini..." gibi süslü laflar üreten Albayrak gitti ve yerine "Deprem sonrası telefonlarınız çekmezse bakanlığı arayın" diyen Lütfi Elvan getirildi. Ekonominin düzelip düzelmeyeceğini hep birlikte ve çok yakın bir gelecekte göreceğiz...

Basına bak basına...
Dünyada istifa eden ilk bakan Sayın Berat Albayrak değildi elbette. Son bakan da olmayacaktır. Siyasetin doğasında istifa etme müessesesi bulunur. İstifa etmek ayıp bir şey değil, bilakis bir erdemdir. Açık konuşmak gerekirse Sayın Albayrak'ın koltuğuna aşk derecesinde bağlı olacağını, istifa etmeyi aklının ucundan bile geçirmeyeceğini düşünürdüm. Kendisini yanlış tanımışız demek ki... Ancak bu arada Türk Basını'nın dut yemiş bülbüle dönmesine de bir anlam veremedik. Koskoca bir bakan istifa etmiş; basın korkusundan iki kelam edememiş. Hani diyeceksiniz ki, "Gitme üstlerine Kerem Amcası... Havuz gazetecileri, tasmalarını tutan efendilerinin gazabından korkmuşlardır..." Aynı havuzcu sözde gazeteciler Sayın Kılıçdaroğlu'na veya Meral Akşener'e iftiralar atarken pek bir cesurlar ama...

Bu yasağa anlam veremedim
Eskişehir'de korona salgınına ilişkin önlemler genişletilerek uygulanıyor. Başta valilik ve belediyelerimiz olmak üzere Allah bütün kurumlarımıza kolaylık versin. Ancak uygulamalardan biri var ki, ne işe yarayacağını anlayamadım doğrusu. O da açık alanlarda sigara içmemek. Hemen baştan söyleyeyim, açık alanlarda sigara içilip içilmememsine ilişkin kişisel bir sıkıntım yok. O zıkkıma 7 aydır elimi sürmüyorum. Darısı diğer tiryakilerin başına inşallah... Ancak sigara içenlere de haksızlık yapılmaması lazım. Bir kişi başkalarını rahatsız etmeden sigara içme hakkına sahiptir. Sokakta veya bir parkta sigara içilmesinin başkalarına ne gibi bir zararı olabilir? Dahası bunun salgın hastalığı engellemekle nasıl bir bağlantısı vardır? Anlayan birisi varsa bir açıklama yapsın Allah aşkına...
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Deli Ruhi 18 Kasım 2020 23:01

Bu Mustafa başkan olduğu sürece hakkımızı asla koruyamayiz , arayamayiz. . Her zaman diyorum. Eskişehirspor kulübünün başına lobisi çevresi bağlantıları olan bir yönetim gelmeli. Yoksa bu yönetim hava cıva. Bırak hak aramayı ağızlarında ki lokmaya dahi sahip çıkamazlar. Hepsi reklam peşinde ...şimdiye kadar ne yaptılar, yapılanlar yapacaklarının teminatıdır. Bunların işi gücü Basın onunde bol bol aglamak

0 0 Cevap Yaz
Hasan 12 Kasım 2020 20:47

Çok haklısınız.EsEs şike olayında çok zarar gördü.Takım maddi manevi çöküş yaşadı hatta yaşattılar.Tanzimini istemesi en doğal hakkı.

0 5 Cevap Yaz
esesli 12 Kasım 2020 16:09

eskişehirspor için yapılan yorumlara aynen katılıyorum...

1 5 Cevap Yaz
Sezar 12 Kasım 2020 13:14

Öncelikle sigara gerekçesi; içerken maske takılmaması. Kararı alanlar sigara içse bunu yapar mıydı? Şüpheli. Şike konusuna gelince bu ülkede haksızlığa uğrayıp da zararı karşılanan oldu mu? Nice asker, akademisyen, polis, öğretmen her iki taraftan haksızlığa uğradı, ispat da etse olduğuyla kaldı. İnşaallah dediğiniz olur.

1 4 Cevap Yaz
es es 12 Kasım 2020 12:17

Sigara içmek için dakikalarca ve her yerde maskelerini çıkaranlar var. Bu yasağın mantığını anlamamak ilginç.

0 4 Cevap Yaz
ali bey 12 Kasım 2020 12:04

mustafa akgören mi yapacak bunu......olur......görürsem söylerim.....aslında çok daha fazlasını hakettik.müstehak bize.bu yolculuk BAL liginde biter.

3 0 Cevap Yaz
Yassah... 12 Kasım 2020 11:37

Osmanlının yasağı üç gün sürermiş...Üç gün sonra bırakın sigarayı, parkta mangal yapıp nargile içerler :)

1 2 Cevap Yaz
ess 12 Kasım 2020 09:57

aynn

1 1 Cevap Yaz
Hikmet Aras 12 Kasım 2020 09:52

Sigara yasağı gibi gözüksede bu gerçekte maske çıkarma yı önleme olayıdır.Sigara içilirken maske çıkarılıyor ve açık havada da olsa basınçlı bir şekilde duman üfleniyor.Bu da eğer şahıs virüs taşıyorsa bulaş olasılığını artırıyor.

2 4 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi