Murat Özgül yazdı
12 Eylül döneminin ünlü paşası o dönemde yayın yapan televizyon kanallarından haykırıyordu. Bizler yıllarca kamuda görev yaptık, en üst düzeyde memuruz ama bir işçinin aldığı kıdem tazminatını ve emekli ikramiyesini alamıyoruz. Netekim vurdular satırı “işçi haklarına”.
O güne kadar muhteşem bir örgütlenme içinde çalışan Türk İş, DİSK, Hak İş, Misk gibi sendikalar hedefe alındı. Sayın Bülent Ecevit 1963 yılında Çalışma Bakanı’yken sendika, toplu sözleşme ve grev hakkına kavuşan işçiler Başbakanlığı döneminde de İş Güvenliği Yasası’na kavuşmuştu.
İşçilerin örgütlenmesine her vesile ile karşı çıkıldı. Hak aramanın önü tıkandı. Yalnız bırakıldılar ve seslerinin kesilmesi başarıldı. Hak verilmez alınır düşünce ve anlayışından, biat et verileni kabullene geçildi.
Örgütsüzlüğe mahkûm edildiler. Kalan sendikalar örgütlenmekte ve üye bulmakta büyük zorluk çekmekteler. Bir grev gerçekleştiğinde ise işçilere ödeme sorunları yaşanmakta, uzun süreli direniş pek de mümkün olmamaktadır.
Her şeye vakit bulunabiliyor. Anayasa değişiyor. Referandum yapılıyor ama sıra iş yaşantısına gelince hala 12 Eylül 1980 izleri görülüyor. Anti demokratik uygulamalardan faydalanılıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi iş güvencesini iyice ortadan kaldıran TAŞERON İŞÇİLİK uygulamasına geçiliyor. İşsizlik rakamları da yüzde onların üstüne çıkınca, mevcut çalışanlar ekmeğinden olmamak için seslerini hiç çıkaramıyor ve örgütlenemiyor. Sendikalara üye bile olmuyorlar.
Uyum yasaları, işçi haklarına gelince duraksama geçiriyor. İş güvenliği diye bir kavram sadece eski İş Hukuku kitaplarında kaldı.
Kurtuluşun toplumsal refah düzeyinin arttırılmasından ve adil dağıtımından geçtiği gerçeğini unutmayalım.
Bugün 1 Mayıs. İşçiler ve onların yılmaz destekçileri alanları dolduracaklar. Senede bir gün özgürlüğün ve birlikte olmanın, örgütlülüğün hazzını yaşayacaklar. Gelecek çalışanların ve üretenlerin eliyle daha güzel olacaktır. Tüm işçi kardeşlerimin bayramı KUTLU OLSUN… Emek en yüce değerdir…