Yaşamın İçinden
Nabi Avcı’ya öğretmeninden mektup
Prof.Dr. Nabi Avcı’ya, Eskişehir’deki Maarif Koleji’nde üç yıl boyunca öğretmenlik yapan eğitimci Halil Arık bir mektup göndermiş
Mektup:
“Sevgili Nabi”diye başlamış..
“Sayın Nabi”diye sonlanmış.
--//--
4+4+4 tasarısına başkanlık eden AKP’li Avcı’ya öğretmeni şöyle yazmış:
“Üzüldüm, utandım, kahroldum..
Genel başkanından alacağı bir aferin uğruna, 25 dakikada 21 maddeyi, jet hızıyla geçiren ve tutanakları da buna göre tanzim edip altına imzasını koyan benim öğrencim, Nabi Avcı idi.. Ak saçlı, bilim adamı Nabi, unutmuş.. Genç Nabi’nin yıllar önce demokrasi , hoşgörü, ve hiç kimseyi aldatmama adına, hak ve hukuk adına vermiş olduğu sözleri. Ona üzüldüm..”
“9-10 yaşında çocukları mesleki eğitime yönlendirip piyasaya çocuk köleler salmayı amaçlayan bu ihanet sistemi, bu parlamentodan geçti.
Bilemiyorum..
Eskişehir Milletvekili Prof.Dr. Nabi Avcı kendisini Eskişehir Maarif Koleji’nde üç yıl okutan Öğretmeni Halil Arık’a nasıl bir yanıt verecek?
“Sevgili Nabi diye başlayıp, Sayın Nabi”diye sonlanan mektup böyle..
--//--
Gelelim bir başka konuya..
22 Mart Nevruz’a.
Nevruz insanlık tarihinin belkide en eski bayramıdır.
Zira, güneşin, dünyanın ve doğanın ortak hareketi vardır yapısında.
Nevruz “doğanın yeşerdiği..doğurganlığın arttığı.. İnsanların umut ve mutluluklarının tomurcuklandığı .. Yepyeni oluşumların habercisi” bir gündür.
“Gün dönümüdür”yani..
Canlıları hareketlendiren,
“Baharın ilk günü..”
---//--
Kongar hoca öyle diyor:
“Nevruz Türkiye’de de bir önemli gün.
Savaşın değil barışın,
çatışmanın değil uzlaşmanın,
umutsuzluğun değil, umudun,
bölünmenin değil bütünleşmenin,
hüznün değil sevincin simgesi bir gün olarak kutlanmalıdır..”
Aynen katılıyorum bu duyguya, insanlar Nevruz’da,
“Kan dökülsün istemiyor artık.”
Günlerin getirdiği
Yunus Emre Hastanesi
Önceki gün eşim ve torunumla birlikte Yunus Emre Devlet Hastanesine gittik. Randevu aldığımız ikinci kattaki doktoru sorduğumuz masa başında ki bayan, yüzümüze bakmadan “öyle biri”yok dedi. Kimse kimseyi tanımıyor gibiydi. Neden yok filan derken, bir başka görevli “Doğru gidin serviste olabilir diye yönlendirdi bizi. Servise girdik ki, anan baba günü. Hasta odalarına giren çıkan belli değil. Koridorlarda eşyalar yığılı. Doktor ve hemşirelerin olduğu bölüme gidip doktoru sorduk. Aşağıdan farksız. İlgilenen olmadı. Herkes kendi aleminde ayak üzeri sohbet ediyordu. Gürültü, patırtı.. Yatan hasta odalarına insanlar girip çıkıyordu. Birkaç tanıdıkla karşılaştık. İçlerinden biri aynen “Gör bu durumu.. Burada sağlam adam hasta olur”dedi gülerek. Ve Yunus Emre Devlet Hastanesi’nde görevli doktoru tüm aramamıza karşın bulamayıp dışarı çıktığımızda eşim “aman “dedi, böyle hastane olmaz olsun.. Bu durumu gören yok mu acaba?”diye terlerini siliyordu. Torunum ise ağrıyan boynunu tutarak “Gidelim dede ben şimdi bayılacağım”diyordu. Sahi diyorum Saat 16.00’dan sonra Yunus Emre Devlet Hastanesi ile kimse ilgilenmiyor mu? İnanmayan saat 16.00’dan sonra servislere kimseye haber vermeden çıkıp bir dolaşsın...
İsa Akgül’ün güncesi
Odunpazarı Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürü İsa Akgül’ü yıllar öncesinden tanırım. İyilik meleği gibidir. En zor durumda bile kimseyi kırıp incitmez. O’nun yapısında “yok”yoktur. Olmasa da oldurur, yapılması zorda olsa yapar. Bir ara bir yandan sigara, diğer yandan fazla çalışma. Kalbi tekledi. Ama sigarayı bıraktı, çalışmayı bırakmadı.
İşte bu İsa Akgül dün elinde bir kitapla geldi yanımıza. Siyah beyaz baskı içinde ki kitabın adı “ Dönmeyi Düşünmediler”di. Kitabın pırıl pırıl baskısı içine tam 1481 şehit sığdırılmış. İsa Akgül dedi ki “Arşivleri karıştırdık. Askerlik şube kayıtlarını inceledik. Genel Kurmayın kayıtlarına baktık Eskişehir’de Çanakkale ve Kurtuluş savaşında Eskişehir, ilçe ve köylerinden şehit olanları bulmaya çalıştık. 1481 şehitten 481 Çanakkale’de şehit düşmüş. Kalanı ise Kurtuluş Savaşı’nda hayatını kaybetmiş. Benim dedemin bile kaydını bulduk. Umuyorum yararlı bir çalışma olmuştur.”
İsa Akgül’e kendisine yardımcı olan arkadaşlarını kutluyorum. Eskişehir tarihine meraklı olanlara güzel bir eser kazandırmışlar. Bu arada Başkan Burhan Sakallı’ya da böylesi bir çalışma için fırsat ve ortam hazırladığı için teşekkür ediyoruz.
Vatandaş soruyor
Taksiciye teşekkür
Okurumuz dedi ki “Hep eleştiri olacak değil ya. Ben de bir teşekkür yazdırmak istiyorum. Sanırım pek çok insana örnek olacaktır. Yaşadığım olayı belki sizde yaşamışsınızdır. “ Ve şöyle anlattı yaşadığını “ Hasra annemi doktora göstermek üzere hastaneye götürdüm. Hastanede işimiz uzun sürdü. Dönüşte anneme iğne yapıldığı için yürüyemedi. Bende yanımda param var sanarak bir taksi çağırdım. Taksiye bindim. Biz annemle beraber yaşarız. Kapıya geldik. Cebime baktım. Para yok. Anneme sordum onda da yok. Fazla değil. Hepsi 7.5 lira filandı. Durumu anlayan taksi sürücüsü tamam kardeşim. Ben filan duraktayım. Getirirseniz getirsiniz, getirmezseniz benden yana helal olsun” deyip gitti Bizde annemle hasta hasta eve girdik.. Annem beni azarladı. Neden Paran yokda taksi çağırdın” dedi. Ertesi gün parayı alıp, durağa gittim. Bizi getiren taksi sürücüsü oturuyordu. Parayı uzatıp anlattığımda bravo delikanlı. Ben o parayı unutmuştum”dedi. Benim için çok güzel bir anı bu”
Gerçekten hem taksi sürücüsü, hem de hasta annesini taksi ile eve getiren genç için güzel bir olay..