CHP Milletvekili Jale Nur Süllü, yapımı yılan hikayesine dönen Şehir ve Göç Müzesi'nin akıbetini Kültür Bakanlığı'na sormuş
CHP Milletvekili Jale Nur Süllü, yapımı yılan hikayesine dönen Şehir ve Göç Müzesi'nin akıbetini Kültür Bakanlığı'na sormuş. Meğerse kentimizin gururu olan Kanatlı Ailesi'nin sponsor olmaktan çekinmediği ETİ Şehir ve Göç Müzesi için bakanlığa bir başvuruda bile bulunulmamış. Düşünebiliyor musunuz; ortada başvuru bile yokmuş...
Şimdi böyle bir vurdumduymazlık, böyle bir beceriksizlik CHP iktidarı döneminde yaşansa, "Bunlaaaarrrr! Üç kazı bile güdemezleeeeerrrr!" diye kükreyerek ortalığı velveleye vermez miydik? İddia ediyorum; eğer ki Kültür Bakanımız Nabi Avcı olsaydı, bu meseleyi 5 dakikada çözerdi. Hatta böyle bir mesele ortaya bile çıkmazdı. Bilindiği gibi Profesör Nabi Avcı Kültür Bakanlığı görevini AK Partili bir isimden alıp HAS Partili birisine devretmişti. Şu anda ise AK Parti'ye üye olmaya tenezzül bile etmeyen Sayın Mehmet Ersoy görev başında. Halbuki 10 - 15 lira aidat yatırsa partiye anında üye olabilir. Benim tanıdığım AK Partililer hazreti Mevlana'nın çocuklarıdır; kapıları herkese açıktır. Reis'e ettiği lafları, aldığım aile terbiyesi nedeniyle burada zikredemeyeceğim Sayın Süleyman Soylu bile AK Parti'ye kabul edilmedi mi? Mehmet Ersoy'u mu kabul etmeyecekler?.. Sayın Ersoy profesyonel bir turizmci. Mesela Ege'deki Yunan adalarına turist kafileleri göndermeyi çok iyi becereceğinden şüphem yok. Ancak deniz ve kumun olmadığı Eskişehir'de bir müzenin açılıp açılmadığı çok da ilgi alanında değil sanırız. Yani işin turizm kısmına vakıf. Ancak 'Kültür' kısmına biraz 'Fransız' kalmış gibi gözüküyor. Böyle olunca da olan bizim müzemize oluyor.
Tabii "Burada top AK Partililere düşüyor" demeyi çok isterdik. Ancak kendi partilerine üye bile olmayan bir Sayın Bakan'dan randevu almak ne kadar zor bir iş, fikriniz var mı?.. Bir CHP'linin randevu alması ne kadar mümkünse, mesela Nabi Avcı'nın randevu alması da o kadar mümkün. Sonuçta Kültür Bakanımızın gözünde Profesör Avcı da ve mesela CHP'li Özgür Özel de aynı kefede. Her iki isim de, "Dış kapının mandalı" anlayacağınız...
Bu yüzden Jale Nur Süllü AK Partili yerel politikacılara kızmasın. Zira AK Partili dostlarımız yeni yeni farkına varıyorlar, iktidarda onlar yok; artık Saray var...
Burası Eskişehir arkadaş...
19 Mayıs kutlamaları Eskişehir'de diğer şehirlerimize nazaran daha bir coşkulu geçti. Bunun pek çok sebebi var elbette. Ancak en önemli nedeni, Eskişehir'in tam bir Cumhuriyet kenti olması. Biz Eskişehirliler ülkesine ve milli değerlerine bağlıyız. Gece sokağa çıkma yasağı olmasına karşın sokaklarda dolaşan fener alayları, balkonlardaki hemşerilerimizin coşkusunu artırdı. Hemen hemen her evin, her balkonun üzerinde bir Türk Bayrağı vardı. Vatandaş saat 19: 19'da balkonlarına çıkarak ve hep bir ağızdan İstiklal Marşımızı söyledi. Bunların arasında mavi gömleğini giyen ve kravatını özenle takan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de vardı. İstiklal Marşını bir büyükşehir belediye başkanı olarak değil, bu büyük milletin basit bir ferdi olmak sıfatıyla okuduğundan adımız kadar eminiz. İşte biz böyleyiz arkadaş; çok büyük bir aileyiz, biz Eskişehirliyiz. Türküz, doğruyuz, çalışkanız ve Atatürkçüyüz...
Kafayı çekip kimlik sormuş
Her zaman söylerim; Türkiye'de polis olmak en zor işlerden birini yapmak demektir. Gerçi polislik dünyanın her yerinde zor bir iş. Ancak galiba Türkiye'de daha zor. Canını dişine takan, tüm gün uğursuzlarla uğraşan, 15 Temmuz'da kafasına bomba atılan, İzmir Adliyesi'nde şarjör değiştire değiştire şehadete koşan polislerimizin şimdi yeni bir işi var. Sorumsuz vatandaşları uyarmak ve salgın tedbirlerinin uygulanmasını sağlamak. Son olarak polisimizin akıllara durgunluk veren bir olayla karşılaştılar. Eskibağlar'da kafayı çeken bir şahıs, resmi üniformalı polislere kimlik sormuş. Güpe gündüz ve çıkmanın yasak olduğu sokağa atletle fırlayan şahsın sağlam bir cezaya çarptırıldığını söylememe gerek yok. Toplam 10 bin lira ceza kesen polislerimizin elleri dert görmesin diyoruz. Ayrıca polislerimize de, "Allah kolaylık versin kardeşim" demeden edemiyoruz.