Aylak Adam, Yusuf Atılgan‘ın 1959 yılında kaleme aldığı bir adamın içsel dünyası üzerine kurgulanmış bir romandır.
Aylak Adam, Yusuf Atılgan‘ın 1959 yılında kaleme aldığı bir adamın içsel dünyası üzerine kurgulanmış bir romandır. Yazarın ilk romanı olan eser, manevi bütün değerlerini yitirmiş, hiçbir şeye inancı olmayan, bir mirasyedinin içsel çatışmalarına dayanmaktadır. Yaşadığı boşluğu doldurmanın tek yolunun gerçek bir aşk olduğunu düşünen isimsiz karakter, bilinçaltının bazı tutumları nedeni ile aradığı sevgiyi elde edememiş ve kadınlarla yaşadığı tüm deneyimlerinde de aradığını bulamaz.
Kısaca bakacak olursak; “ Bütün değerlerini yitirmiş, dayanacak bir şey arayan” Bay C. maddiyata hiç önem vermeyen birisi. Bu yüzdende çalışmaya hiç ihtiyaç duymaz ve gereksiz kabul eder “aylak”lık yaparak yaşayan bir adamdır. Aylak Adam kitabının kahramanı olan C. annesini küçük yaşta kaybedip, teyzesinin yanında büyür. Anne sevgisinin eksikliğini, hayatına girdiği kadınlarda aramaya başlar. C., ailesinden kalan gelirlerle kahvehanelerde, restoranlarda, kitap okuyarak, yürüyüşlere çıkarak veya arkadaşı Sadık’ın atölyesinde “aylak”lık yaparak geçirir günlerini. Yaşadığı hayattan mutlu olmayan C, kendini yazmaya adar fakat ondan da sıkılır. Sonra mutluluğu bir kadında bulacağına inanır. C. birkaç farklı kızla tanışır fakat onun sıkılgan tavrı ilişkilerini de olumsuz yönde etkiler. Yaz aylarını İstanbul’da ki bir pansiyonda geçiren C., orada eski sevgilisi Ayşe ile karşılaşır ve hisleri yeniden canlanır. Tekrar bir ilişki yaşamaya başlarlar. Başlarda ilişkileri oldukça keyiflidir. Fakat bir gece, C., Ayşe’ye çocukluğundan, babasından, ölen annesinden bahseder. Babası ile ilgili anlattığı anılar Ayşe’yi korkutur ve bir not bırakarak C’den ayrılır.
Hayatta aradığı şeyi bir türlü bulamayan C., sonbahar aylarında oturduğu eve geri döner. Eve gitmeye hazırlanırken, kendini bir tatlıcı da bulur. Burada oturup, hayatının kadınını bulacağını düşünür. Camın önünden geçen ve ona baktığını düşünen mavi yağmurluklu bir kız görür. Bu kızın hayatı boyunca beklediği kişi olduğunu düşünüp, kızın peşine takılır. Fakat bu kızda C.’nin hayatının kadını değildir.
Özetle: Bir yerlerden çalışmadan geçineceğimiz kadar para gelsin. Kitap okuyalım, sinemaya gidelim, müzik dinleyelim, sanatla ilgilenelim. İşsiz ama entelektüel bir şekilde yaşayalım. Mutluluğu bulur muyuz acaba yoksa bir hep bir şeyler eksik mi kalır? Maddi yönlerden de hiçbir derdi olmayan aylak bir adamın, mutlu olmak arayışları ve aradığı kadını bulmak için yaptığı sıradan çabaları anlatan bir romandır. Türk edebiyatının önde gelen eserlerinden biri olan roman, geçim sıkıntısı olmayan birinin de sıkıntıları olabileceğini anlatıyor. Yusuf Atılgan, Aylak Adam romanının başkahramanı C. ile, gerçek sevgi ve doğru kişi arayışı, toplumun tekdüzeliğinden sıkılıp yalnızlığa sığınma ihtiyacı gibi her okuyucunun kendinden bir şeyler bulabileceği bir karakter yaratıyor. Bu duygularla zamanla topluma yabancılaşan bir adamın öyküsünü, sade anlatım biçimi ve karakterlerin derinliği ile okuyucuya sunuyor. Keyifli okumalar.
"Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu... Onu burada ancak 'o', aradığı 'milyonlarca kadından biri' bulabilirdi."