Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Belediyelerin yardım toplamasının engellenmesine tepki gösterdi.
Şimdi gelin, Kazım Kurt haklı mıymış, yoksa haksız mıymış hep birlikte karar verelim. Anlattıklarımdan sonra zaten, "Kazım Kurt'un haklı veya haksız olmasının meğerse hiç önemi yokmuş" diyeceksiniz.
Her neyse... Lafı fazla uzatmayalım ve konuya doğrudan girelim.
Bilindiği gibi Belediyelerin vazifelerinden biri de hudutları içerisindeki yardıma muhtaç olanlara yardım etmektir. Türkiye genelinde CHP'li belediyelerin yanı sıra AK Parti, İYİ Parti, MHP ve hatta HDP'li belediyeler bile bu konuda vazifelerini yerine getirirler. Ben, "Falanca partinin belediyeleri fakire sırtını dönmüş" diyebileceğimiz bir parti tanımıyorum. Olması gereken de bu zaten. Allah hepsinden razı olsun.
Ancak belli ki birileri olmadık şeytanlıklar planlayıp, belediyelerin yardım yapmasını engelliyor. Daha doğrusu engellemeye çalışıyor. Bunun bir örneğini de Eskişehir'de gördük. Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyelerinin aşevlerinin yardım alması engellendi ve hatta toplanan yardım paraları da bloke edildi. O toplanan paralar ne belediyelere geri verildi, ne yardım yapan hayırsever vatandaşlarımızın hesabına aktarıldı. Ne diyelim; "Allah Ak Müteahhitlerimize zeval vermesin..."
Üstelik yemek paylaşmanın geleneksel olarak yapıldığı Ramazan ayında da başta Odunpazarı Belediyesi olmak üzere muhalif belediyelerimize türlü zorluklar çıkartıldı. Ancak şimdi öğreniyoruz ki kazım Kurt ve arkadaşları pes etmemiş ve yetkililere sürekli başvurmuşlar. Kanunlara göre yardım etmek hakları olmalarına karşın, Valilik tarafından engellenmişler. Engelleme kararında ise, "Pandemi sebebiyle...
Yardıma muhtaç olduğu tesbit edilenlerin...
Vefa Çalışma grubunun...
Birlik ve koordinasyon içerisinde...
İlgili kanun ve yönetmelikler neticesinde..." gibi yan yana koysanız bir anlam oluşturmayacak süslü cümleler ileri sürülmüş.
Şimdi gelelim kimin haklı olduğuna...
Bir insan tepeden tırnağa kadar ne kadar haklı olabilirse, işte Kazım Kurt da o kadar haklı. Ancak inanın Sayın Kurt'un haklı olup olmamasının hiçbir anlamı yok. Çünkü mesele başka. Çünkü sıkıntı büyük. Çünkü asıl sorun insanların aç olması kardeşim; aç olması...
Türkiye'nin İspanya tarafından kıskanıldığı palavralarını okumak için bol miktarda seçeneğiniz var. Ancak birilerinin de "Kral çıplak" demesi gerekiyor. Bu ülkede açlık var kardeşim; açlık...
Hem de öyle "Zor geçiniyoruz" anlamında söylenen açlıktan bahsetmiyorum, ben gerçek açlıktan – mesela – bir gün boyunca miğdesine bir şey girmemiş insanlardan bahsediyorum.
Bu insanlardan çok var ve sayıları her geçen gün bir çığ gibi artıyor. Bunlar çöpten besleniyor. Bunlar askıdan ekmek alıyor. Bunların 4 katlı apartmanı filan yok. Yalan bunlar... Çöpten buldukları yarısı yenmiş hamburgerin hayalini kurarak yaşıyor bu insanlar.
Bu siyaset nasıl bir şey?
İnsanların yalnızca gözlerini köreltmiyor, bazen vicdanlarını da karartıyor. Eskiden iyiliklerde birbirimizle yarışırdık. Şimdi başkalarının iyilik yapmasını engellemek için yapmadığımız şeytanlık kalmıyor. Biz ne ara toplum olarak böyle olduk? Biz ne ara insanlığımızı kaybettik?..
Biliyorum; şimdi bana sinirleneceksiniz. "Üç kıta ve yedi iklimin sahibi yüce efendimizi böyle önemsiz konularla meşgul etmeyin. Açları muhalefet doyursun!" diyeceksiniz. Siz de haklısınız. İşte Kazım Kurt da tam olarak bunu yapmaya çalışıyor zaten. Efendimiz hazretleri müteahhitleri doyururken, o da aç hemşehrilerini doyurmaya çalışıyor.
Siz gölge etmeyin, Kazım Kurt'un başka ihsan isteyeceğini zannetmiyorum.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...