Muhtarın yeri başka

Görüşler Muhtarın yeri başka   40'lı yılların ortalarında Eskişehir'in bir köyüne te

20 Nisan 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
Muhtarın yeri başka
 
40'lı yılların ortalarında Eskişehir'in bir köyüne telefon bağlanmış...
Muhtarın evine...
Hani şu koldan çevirmeli ilk telefonlardan...
Bir gün telefon çalmış, muhtarın karısı bir oraya bir buraya koşmuş, muhtar yok...
Telefon çalmaya devam ediyor...
Yanına gitmiş kadın, "Sus be gavurun zili" demiş:
"Muhtar agan evde yok işte!..”
………
 
Bu öyküyü geçenlerde yitirdiğimiz "Şener Yılmaz"dan dinlemiştik...
PTT'den emekli bir müdürdü Şener abi...
"Şehirde vali nasılsa, mahallede, köyde de muhtar öyledir" derdi...
Hatta, daha güvenilir, daha yetkili...
Bugüne kadar Eskişehir'de üç muhtarı yakından tanıdık...
Birincisi,1984'ten beri Bahçelievler muhtarı olan "Remzi Duman..."
Yalnız muhtar olsa iyi, mahallenin doktorudur Remzi...
Zamanında, "Tanju Çolak’ı, Burhanettin Beyadini’yi bile düzeltmişti!..
Deli dolu bir masördür...
İkincisi, Kırmızıtoprak mahallesinin 30 yıla yakın muhtarlığını yapan "Nevzat Yıldız…”
Aynı zamanda ölünceye kadar Kırmızıtoprak Kulübü'nün de başkanıydı...
Hiçbir seçimde karşı aday çıkmadı Nevzat abi'nin karşısına...
"Mahalle ona emanetti..."
Üçüncüsü ise, Tepebaşı'nın yine 30 yıla yakın muhtarı olan rahmetli "İsmail Güçsüz"dü...
O da Nevzat abi'nin aynısıydı...
"Tepebaşı ona emanetti..."
………
Daha nicelerini tanıyoruz ama, bunlar yakın tanıdığımız muhtarlardı...
Mahallenin mülki amirleri...
“Kim askere gidecek, kim evlenecek, kimin evinde ekmek yok, kime bakılacak?”
Bu soruları sadece muhtar bilir...
Şimdi mahalle muhtarlarını kaldırıp, yaptıkları işleri belediyelere vermeye çalışıyor iktidar...
Dileriz, bu büyük yanlışlıktan dönerler...
Şaka değil!
 
Muhtar agan hiç olmazsa, bırakın evi..
"Mahalle yandı gitti..”
 
 
 
Türki Cumhuriyetleri’nde kara mizah
Yıllar önce iki öğretim üyesi Eskişehir'den Türki Cumhuriyetleri'nden birine gitmişti...
Valizlerinde, "Ne olur, ne olmaz!" düşüncesiyle 3 büyük rakı da var...
Kaldıkları otelde ilk gece açmışlar çıkınlarını... Hazarlamışlar çilingir sofrasını.. Su bardakları yok... Biri açmış resepsiyona ve "İki bardak gönderebilir misiniz?" demiş... Anında yanıt: "Bizde bardak bulunmaz..."
İkinci telefonda yine aynı yanıt gelince, sinirlenmiş ve aşağı inmiş:
"Kardeşim, iki bardak istedik çok mu?"
"Yok" demiş görevli:
"Burası namuslu bir oteldir, bizde bardak bulunmaz..."
Bu sözler uyandırmış hocayı:
"Sizde bardak ne demek?"
"İki saattir istiyorsun ya" demiş görevli:
"Hayat kadını!.."
………
Geçenlerde aynı hocayı bir öğrencisi Ankara'ya davet etmiş. Hangi trenle geleceğini öğrendikten sonra sormuş:
"Hocam, eskort ister misin?"
"Ne gerek var" demiş bizimki:
"Sen karşıla yeter..."
Gitmiş, öğrencisi karşılamış, otele yerleşmiş ve Ankara'yı bir güzel gezdirmiş...
İstasyonda vedalaşırken "Geldik gidiyoruz ama bir şey de görüp yaşayamadık başkentte" demiş hoca...
"Ne diyorsun hocam?" diye atılmış öğrenci:
"Eskort ister misin diye sorduk ya!.."
………
Bu hoca, önümüzdeki ders yılında, yine başka ve uzak bir yörede görev yapacak...
Gitti, gördü, araştırdı…
Peşinen, özel sözcükleri öğrenip dönmüş Eskişehir’e…
 
Günün Olayı
 
Yazar Mümtazer Türköne, 28 Şubat soruşturmasını kaleme almış:
"Şiddetli intikam istiyorum."
Bu şahsın lakabı "Kazıklı Voyvoda" olsun!
Haldun Ertem
 
 
Günün Balı
 
Yargıtay Başsavcısı yargının tek çatı altında toplanmasını istemiş.
"İktidarın çatısı altında toplanmadı mı zaten...
Melih Aşık
 
 
Cuk
 
Açlık sınırı 1000 liraya dayanmış…
"Biz de dayanırız, icabında!
K .Masaracı
 
Özdeyiş
 
Yalancınm cezası, kimsenin kendine inanmayışı değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır...
 
 
 
Genlim
Serap için uygun çöller aranıyor!
 
Karl Kraus
 
Neyzen'e göre kirlilik!
 
Savaş vurguncularından birinin dedikodusu yapılıyormuş:
Tonla parası var. Herifin bir eli yağda, bir eli balda. Nereye gitse hemen yol açıyorlar... Bunları duyan Neyzen Tevfik birine sormuş:
“Gerçekten herkes kenara çekiliyor mu?"
"Evet" demiş adam:
"Hem de eğilerek yol veriyorlar!"
Neyzen gülmüş:
“Demek cebindeki pisliğe bulaşmak istemiyorlar!”
 
Günün Sorusu
 
Erkeklerin "kadın sorunları"ndan anladıkları nedir?
"Bulaşık makinesi ve elektrik süpürgesinin bozulması!”
 
Ne gerekir?
 
Yargılamak için "bilmek.."
Bilmek için, "öğrenmek.."
Öğrenmek için, "okumak" gerekir...
Zafer Önen
 
Kolsuz Yaşar’dan
 
Önceden, "İşçisin işçi kal" deniliyordu.
Şimdi, "İşçisin açlık sınırının altında kal" diyorlar abi!..
 
 
Günün Şiiri
Mektuplar
 
Ben ölmüş bir şairim yaşayamadım
Ömrüm bir şeyler aramakla geçti
Nedense üzgün şarkılar gibi
Cömertçe harcadım günlerimi
Mavi bir aydınlığa hasrettik ama
Aynı umutla büyür vücutlar
Karanlık karınlık bir geceden
Henüz çıkmıştık sabaha
Karanlıklar içinde bir şeyler parıldıyordu
Vücut ve sıcaklığı kaybedip
Hiçliğe doğru uzaklaşırken
Ardından yalnız bir beyazlık sallanıyordu
 
Cengiz Tuncer (Varlık-1948)
 
 
Sizi bekliyorum sör!
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı “Churcill” radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş… Radyoevine gelince, bindiği taksinin şoförüne seslenmiş:
"Beni yarım saat bekler misin?"
Karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför, "Özür dilerim efendim" demiş:
"Başbakanın konuşmasını dinleyeceğim..."
Churchill, yurttaşının bu sözlerinden çok hoşlanmış ve iki sterlin uzatmış. Parayı alan şoför de eğilerek selam vermiş ve "Sizi bekliyorum sör" demiş:
"Takmışım başbakana!..”
 
 
Adsız Temel
 
Temel, iki yıldır gurbetteyken bir çocuğu olmuş ve kendisine haber vermişler:
"Bir türlü ad bulamıyoruz..."
Temel, "Madem ki bir isim bulamadınız" demiş:
"Benimkini koyun, nasıl olsa buralarda adsız yaşamaya alıştım!.."
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi