Muhtarı kazanan devleti yönetir!

Her afetten sonra artık klişe sorumuz oldu:
-Devlet nerde?
Devleti kim temsil eder?
Devlette çalışan herkes devleti temsil eder. Devletin bir parçasıdır. Devlete dairdir…
Şunun için yazıyorum…
Belediyede bürokrat, kamuda işçi, devlette memur!  Deprem bölgesine gitmiş. Gözlemlerini anlatıyor:
-Devlet yok!
İyi de sen devletin bir parçası değil misin?
Kızılay yetersiz de…
AFAD beceriksiz de…
İktidar beklentileri karşılayamadı de…
Güvenlik görevlileri görevlerini yapamadı de…
Ama “devlet yok dersen” kendini inkar edersin! Belediyeler devletin en önemli birimi…
Devletin en küçük temsilcisinden muhtardan bir örnek vereyim…
Eskişehir’e yaklaşık 20 bin depremzede geldi. 30 depremzede İstiklal Mahallesi’ne yerleşmiş…
Ancak onların ihtiyaçları var…
İstiklal Mahallesi muhtarı Hüseyin Alparslan, mahalleye taşınan 30 depremzede aile için adeta seferber olmuş…
Mahallede kampanya başlatmış…
Öncelikleri listelemiş…
-İlaç, bebek eşyası, bebek maması ve iç çamaşırı…
Muhtar Alparsaln, sosyal medyadan yaptıkları ilaç çağrısına olumlu yanıt geldiğini ve ilaç bağışında patlama yaşandığını belirtiyor…
Devlet orada muhtardır. Başka bir yerde öğretmen! Polis, itfaiye, doktor, hemşire, asker sen ben biz… Hepimiz devletiz…
Seçimlerde en etkili devlet kurumu muhtarlardır. Muhtarı kazanan devlet yönetimini kazanır!
 

POLİTİKACILIR NEDEN BÖYLE YAPIYOR!

Siyasetçileri izliyoruz, beyanatlarını okuyşoruz. Mitinglerini basın açıklamalarını takip ediyoruz…
Bir gün önce söylediğini ertesi gün inkar ediyor…
Daha önce kendi verdiği beyanatın sorulması üzerine “haberim yok” diyor.
Oy isterken başka söylüyor, oyu alıp iktidara gelince daha başka!
Haliyle vatandaşın kafası karışıyor, “neden böyle oluyor” diye soruyor.
Bu sorunun yanıtını filozoflar, bilim insanları, edebiyatçılar kısa cümlelerle yanıt vermiş…
İşte bir kaçı…
Mark Twain:
-Politikacının hayatının yarısı seçmeni, öbür yarısı birbirini aldatmakla geçer.
Bernard Shaw:
-Hiçbir şey bilmez, yine de her şeyi bildiğini sanır, böyle biri neden başarılı bir politikacı olmasın?
Bili Vaugheur:
-Hata yapmak insana aittir, bunu başkalarının üstüne atmak politikadır.
Mark Twain:
-Sürekli olarak gerçeği söyleyen politikacı yoktur; çünkü sürekli olarak gerçeği söyleyen kişi, politikacı olamaz.
Simon Cameron:
-Dürüst politikacı birine satıldıktan sonra, öbür seçime kadar başkasıyla pazarlığa oturmayan politikacıdır.
…/…
Diyeceksiniz ki, “hiç mi dürüst politikacı yok?”
Var…
Mesela Winston Churchill şöyle diyor:
-Politika gerçekleri gizleyip yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermektir.
Bu tanımdakilere “dürüst” diyoruz”
 

FAY DEDİKODUSU!

Her deprem sonrası Eskişehir’in gündemine gelen bir konu var…
ESOGÜ kampüsünden “fay hattı” geçiyor…
Oysa konunun uzmanları zaten ESOGÜ’de…
(ESOGÜ) Genel Jeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erhan Altunel, böyle bir fayın olmadığını tane tane anlattı:
-Eskişehir fayının Osmangazi Üniversitesi’nden geçtiğine dair bir düşünce var. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin Meşelik Kampüsü’nde böyle bir iddia ortaya atıldığında çok ayrıntılı araştırmalar, hendek çalışmaları yaptık. Gördük ki aslında iddia edildiği gibi buradan öyle aktif bir fay geçmiyor. Biz bu iddiaya yönelik özel bir araştırma yaptık. Yoksa başka bir uzman gelse böyle bir çalışmaya dahi gerek duymaz çünkü buradan fayın geçtiğine dair bir kanıt yok!
 
İNSANIN ZAAFI!
İnsanın en büyük zaafı, nedir biliyor musunuz?
-Ulaşamadığı her şeyin delisi olur!
Ve ulaştıktan sonra…
Ne yazık ki her şeyin nankörüdür!
Bu nedenle bazı insanlar içlerinde kimsenin bilmediği bir “hazine” barındırır. Yeri ve zamanı gelince ortaya çıkarır…
 

 GÜNÜN KARİKATÜRÜ: