Milletvekilleri yok başkanlar da yok!

Birkaç gündür Eskişehir sokakları epey hareketli…
Eskişehir’in 3 büyük fabrikasında son bir haftadır işçi eylemleri var. Harb-İş işçilerinin yürüyüşüne yüzlerce işçi katıldı…
TÜRASAŞ işçileri ikinci kez eylem yaptı, yürüyüş düzenledi…
Ve İnönü’deki Otosan işçileri çoktan greve çıktılar bile… işçiler, metal patronlarına, hükümete tepki gösteriyor. TİS’nin işçinin lehine sonlanmasını talep ediyor…
Tüm bu yürüyüşlerde, eylemlerde, basın açıklamalarında bir gözlemimi aktarmak istiyorum…
Kendini AK Parti’nin karşısında “muhalif olarak” konumlandıran başta CHP olmak üzere hiçbir partiden kimse işçilerin bu taleplerini dinlemek için meydanlara gitmiyor.
Milletvekili yok, belediye başkanı yok, il başkanı yok yönetici yok…
CHP’nin işçinin emekçinin yanında olduğuna siz nasıl inandıracaksınız. Bu eylemlere katılan birçok işçiyle konuştum…
Hepsi aynı cümleleri söylüyor:
-CHP’lileri göremiyoruz…
Görünen o ki CHP’liler muhalefeti sadece emekli maaşlarına indirgemiş durumda!
CHP il başkanı Talat Yalaz başta olmak üzere milletvekili ve belediye başkanlarının işçilerin bu taleplerine dikkat etsinler ve görünür olsunlar!


 

SİYASETTEKİ CAHİL VE HAİNLER!

İskender, uzun yıllar kendisine hizmet ettiği halde kusurları konusunda kendisini uyarmayan vezirine, şöyle diyor:
-Sana artık ihtiyacım yok!
Vezir şaşkın:
-Neden hükümdarım, diye soruyor…
İskender anlatıyor:
-Çünkü ben bir beşerim ve hata yapmam kaçınılmaz. Sen bu süre zarfında benim tek bir hatama bile rastlamadıysan cahilsin, hatamı gördüğün halde Örtbas ettiysen de hainsin demektir…
…/…
Günümüzde ne yazık ki işler tam olarak böyle ilerliyor. Siyasi partilerde, işyerlerinde, okulda, hastanede…
Tepedeki ismi kimse eleştirmiyor, doğrusunu söylemiyor. Patron, lider ya da siyasetçi “ne söylerse” “tamam” deniyor…
İtirazın bittiği yerde ilerleme olmaz!
 

EMEKLİNİN ÇİLESİ!

Emekliler yapılan zammı yeterli bulmadı. Kök maaşlarda düzenleme yapılmayınca birçok kişinin maaşı “en düşük rakam olan 10 bin lirada kaldı”
Sokak röportajında konuşan emeklilerimiz benzer konulara dikkat çekiyor:
-Bize zam vermesinler…
Ne yapılması gerektiğini  Muzaffer Ülkü şöyle anlatıyor:
-Özellikle gıda ürünlerinde ki bu artış devam ettiği sürece 10 bin değil 100 bin de verseler yetmez. İlla bir şey yapılacaksa maaşa zam gelmesin, fiyat artışları durdurulsun.  Herkes kafasına göre zam koyuyor. Daha maaşlara zam gelmeden, daha cebimize para girmeden para eriyor.
İbrahim Kırcı’da benzer cümleler kuruyor:
-100 bin bile olsa faydası yok. Bana 2002 yılında ki maaşımın alım gücünü versinler başka zam istemiyorum. Ben maaşımı en düşükten almıyorum ama buna rağmen geçim sıkıntısı çekiyorum. 10 bin liranın anlamı kalmadı bir ev kirası zaten 10 bin lira. E kirayı verdikten sonra ne yiyip ne içecek?


 

GÜNÜN SÖZÜ!

Enerjinizi endişelenmek için değil, inanmak, yapmak, öğrenmek, düşünmek ve gelişmek için kullanın.

GÜNÜN KARİKATÜRÜ