Bir seçime daha gidiyoruz…
Peki Memlekette insan manzaramız nasıl!
Son iki günde okuduğum birkaç adli olaya dikkat çekmek istiyorum…
1. Olay Ankara’da geçiyor. Çocukları tacizden korumak için kurulan “Çocukları koruma derneği” başkanı, kendi öz oğluna tacizde bulundu, tutuklandı…
2. İstanbul’da yaşayan çift, normal yollardan bebek sahibi olamayınca, Özel bir Tüp Bebek Merkezi'ne başvuruyor. İlk denemede başarılı! Dokuz ay sonra bebekleri doğuyor. Herkes mutlu. Doğum sonrası aile büyük şok yaşıyor. Çünkü doğan bebeğin kan grubu başka! Yapılan DNA testinde bebeğin aileye ait olmadığı ortaya çıkıyor! Bildiğiniz “koç katımı” olayı yaşanmış. Ancak asıl olay bu değil! Skandalın haber olmaması için hastane yönetimi dolandırıcılara 500 bin dolar kaptırıyor!
3. Adana başta olmak üzere dolandırıcılar 7 şehirde kendilerini icra müdürlüğünden arıyor gibi gösterip kamu görevlilerini dolandırılıyor. Dikkat çekici yan, gerçek icra müdürü bile dolandırılıyor!
4. Küçükçekmece'de 15 yaşındaki çocuğun kullandığı otomobil, 5 yaşındaki çocuğa çarptı. Demir korkuluklarla otomobil arasında sıkışan minik çocuk ölümden döndü!
…/…
Bir gün içinde bunun gibi yüzlerce olaya rastlayabilir, tanık olabilirsiniz. Bütün bir Avrupa’da bu tür olaylara ancak ayda bir belki rastlayabilirsiniz. Sürekli ekonomi, demokrasi gibi kelimeler kullanıyoruz. Oysa toplumumuzda ahlak eksikliği ve yozlaşma hiçbir dönem bu kadar çoğalmamıştı.
Nazım Hikmet’in 1941 yılındaki memleketimden insan manzarasıyla, 2019’daki insan manzarası çok farklı…
MUHASEBECİLERİN İSYANI!
Muhasebeciler Haftası nedeniyle Eskişehir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası başkanı Neşet Ertoy’un yaptığı açıklama tam bir isyan niteliğindeydi. Son bir ay içinde 6 muhasebeci iş yaptıkları masanın başında yaşamını yitirdi.
Ersoy’un tespitleri bu nedenle önemli! Birkaç notu aktarmak istiyorum:
Müzakere edilmeden, sürekli ve hızla yapılan mevzuat değişiklikleri, ne amaca hizmet ettiği belli olmayan uygulamalar nedeniyle moralsiz, motivasyonsuz ve büyük bir stres altındayız. Meslektaşlarımız ağır iş yükü altında canları pahasına görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar.
Yaşadığımız sorun ve sıkıntılar maalesef son zamanlarda birçok meslektaşımızı görevi başında kaybetmemize neden olmuştur. Son bir ay içinde 3’ü odamıza kayıtlı meslektaşlarımız olmak üzere 6 meslektaşımızı işlerinin başında kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz, Odamız üyesi Cemal Pekcan, Süleyman Özmen Korç ve Halil Hancı’yı, Mersin odamızdan İbrahim Bilsel ve Serkan Serpin’i, Ankara odamızdan Veyis Biçer’i genç yaşta ve hiç beklenmedik bir şekilde kaybettik.
Meslektaşlarımız, hastanede yatarken, evladını, annesini, babasını mezara yeni koymuşken, yeni doğum yapmışken bile beyanname göndermek zorunda kalmaktadırlar. Vergi mevzuatımız, meslektaşlarımıza ölümü bile mücbir sebep görmemektedir. Çok acil olarak bu insani olmayan durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
BEN BÖYLE GÖRDÜM!
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın Mahmudiye’deki serakentte elinde domateslerle verdiği fotoğrafı görünce dilimden şu cümleler döküldü:
-Sen nelere kadirsin Yılmaz hoca! Elinde bir domates tuttun, herkes elinde domates tutuyor!
SİYASETE BAK!
DSP’nin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adayı Celal Doğan, gazetecilere verdiği röportajda şöyle bir cümle kullanmış:
-Seçilirsem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de çok iyi bir uyum sağlayacağımdan eminin. Memleketi ve işinizi severseniz sorun yaşamazsınız.
…/…
Eleştirecek değilim!
Bence aday olan tüm belediye başkanları benzer açıklamayı yapsın!
BEKA SORUNU NEDİR?
İslamcı camianın önde gelen isimlerinden Sezai Karakoç, yerel seçimlere yönelik bir yazı kaleme aldı. Beka sorununu da net cümlelerle tarif etti…
-Bugün, ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve Avrupa Birliği dışındaki devletler, her an istilâya, saldırıya, baskıya, ekonomik-siyasi ve hatta silâhlı müdahelelere mâruz kalabilir. Örnekleri ortadadır.
İslâm ülkeleri, altmış yıldır söylediğimiz üzere, birliklerini kurmadıkları için, bugün, bu tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Asıl 'beka sorunu' budur!
UMUT!
Evet, umut insanı ayakta tutar, umut güzel şeydir, ama umutlarımızın kontrolsüz bir şekilde büyümesine izin verirsek, gerçekleşmediği zaman yaşadığımız hayal kırıklığı da o denli büyük olur. Gazap Üzümleri, John Steinbeck