Mehmet Ektaş açıklık getirdi

İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Ektaş, Anadolu Gazetesi'nde yayınlanan "İYİ Parti'de delegelik şoku" başlıklı yazımıza açıklık getirmek için aradı. Hatırlanacağı gibi söz konusu yazıda İYİ Partili İl Başkanı Mehmet Ektaş, Odunpazarı İlçe Başkanı Zafer Tuna ve Tepebaşındaki mevkidaşı İsmail Türk'ün delegeliklerinin düşürüldüğünü ifade etmiştik. Sayın Ektaş bu gelişmelerin doğru olduğunu, ancak eksik olduğunu ifade etti.
Partisinin eski Tepebaşı İlçe Başkanı olan Ektaş, Odunpazarı bölgesinden doğal delege olduğunu, zira bu bölgede ikamet ettiğini belirtti. "Bir oy ile seçim kazanacaksam, kazanmayayım daha iyi" diyen Ektaş Odunpazarı'ndın değil de Tepebaşından doğal delege olsa, zaten kendisinin yerine Odunpazarı'ndan delege olacak arkadaşının, kendi listelerine oy vereceğini belirtti.
Zafer Tuna'nın delegelik meselesine de değinen Ektaş, Tuna'nın tapulu evinin bulunduğu mahallede delege seçimlerine katılmaya karar verdiğini, ayrıca Sümer Mahallesi'nden aday olsaydı da sonucun değişmeyeceğini, zaten Sümer Mahallesi'nde istedikleri sonuçları aldıklarını belirtti. Tepebaşı İlçe Başkanı İsmail Türk'ün partiye üye olmadığı konusunun da söz konusu bile olamayacağını ilave etti.
Seçim kuruluyla partilerinin 'Bulut Sistemi' adını verdikleri sistem arasında bazı uyuşmazlıkların olduğunu ifade eden Mehmet Ektaş, kurullara itiraz ettiklerini ve itirazlarının haklı bulunduğunu da sözlerine ekledi. Bu durumda her üç ismin de seçimlerde delege olarak oy verebileceğini söyledi. Mehmet Ektaş ayrıca bazı teknik aksaklıkların, kötü niyet olarak değerlendirilmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Sayın Ektaş'ın görüşlerini yorumsuz olarak özetledim. Takdir sevgili okurlarımızındır.


Engin Dinç karşılasın

Amerika'nın New Jersey eyaletine bağlı Paterson şehrine bir Türk emniyet müdürünün atandığını öğrenerek gurur duyduk. İbrahim Mike Bayçora'nın Türk olmasının yanı sıra Eskişehirli olduğunu da hatırlatalım. Tabii böyle olunca biz Eskişehirlilerin duyduğu gurur bir kat daha artmış oldu.
Bir Karaçay Türkü olan Bayçora geçenlerde internet üzerinden Eskişehirli hemşehrileriyle buluşmuş. Bayçora, "Çok mutlu oldum. Medyatik bir insan değilim. Tüm Türk halkına, Kafkaslar'da ve ABD'de yaşayan vatandaşlarımıza gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. ABD'de yaşadığım bu olay çok ilgi gördü. Şimdi artık çalışmak zamanı" ifadelerinde bulunmuş.
Bayçora'nın medyatik bir insan olmadığı sözüne inanırım. Zaten iyi polislerin ekseriyeti medyatik değildir. Mesela bizim İl Emniyet Müdürümüz Engin Dinç gibi. Fakat az bir şey medyatik olmaktan da zarar gelmez.
150 bin kişilik bir kentin emniyet müdürü olan İbrahim Bayçora'nın Türkiye'ye gelmek istediğini de öğrendik. Kendisi Karaçaylar'ın önemli yemeklerinden olan et hışını özlediğini söylemiş. Bayçora Eskişehir'e gelsin, buyursun. Başımızın üzerinde yeri vardır. Garibim İbrahim Bayçora'nın gurbet ellerde hamburger yemekten iflahı kesilmiştir. Biz ona lezzetli Türk yemeklerinden ısmarlamak isteriz. Bu arada Engin Dinç'in de mevkidaşını Eskişehir'e davet etmesi isabetli olur. İki polis başbaşa verip, kanun tanımaz kötü adamlara karşı nasıl mücadele ettiklerini konuşurlar. Biz gazeteciler için de güzel bir gelişme olur. Dediğim gibi; az bir şey medyatik olmaktan zarar gelmez.


Kalp kırmak kötüdür

12 Şubat tarihli "Kalemlerine bile el koymuşlar" başlıklı yazımıza bir tepki daha geldi. İlk olarak Demokrat Parti İl Başkanı Sayın Hüseyin Özcan bizi aramış ve bir takım açıklamalarda bulunmuştu. Şimdi Demokrat Partili dostlarımızdan sonra tepki gösterenlere MHP'li dostlarımız da eklendi. Aslında söz konusu yazının MHP ile bir alakası bulunmuyordu. Bu sebepten ötürü neden rahmetli Alparslan Türkeş'in fotoğrafının yayınlandığını bana sordular.
İzah edeyim: Bizim meslekte yazılarına dikkat çekmek esastır. Bunu bazen bir başlıkla, bazen de bir fotoğrafla yaparız. Söz konusu yazıya Rahmetli İnönü'nün veya Adnan Menderes'in fotoğrafını da koyabilirdim. Ancak 27 Mayıs'ın önemli isimlerinden Türkeş'in fotoğrafını koymanın daha çok dikkat çekeceğini düşündüm. Gördüğüm kadarıyla amacıma da ulaşmışım.
Ancak dikkat çekeceğim diye de insanların kalbini kırmamak lazım. Kalp kırmak kötüdür. Belli ki yüzyüze baktığımız dostlarımızı üzmüşüz. Bunu yapmamak, daha dikkatli olmak lazım; kendilerinden özür dilerim. Bu da kulağımıza küpe olsun.