Seyfullah Yıldırım Ak Parti Tepebaşı Meclis üyesi.
Vatandaşın oylarıyla seçilmiş ve Belediye Meclisi’ne girmiş bir isim.
Meclis üyesi olarak objektif, adil olmalı ve yasaların uygulanmasını sağlamakla sorumlu. Rant peşinde koşanlara fırsat vermemeli ve oyladığı her kararda sorumluluğunu sonuna kadar uygulamalı.
Peki, Meclis Üyesi Yıldırım Tepebaşı Belediye Başkanı Ataç’a ne diyor?
“Sakarya Gazetesi ile uğraşma, onun gibi asma kat bir sürü var bırak esnaf işini rahat rahat yapsın.”
Bu ne demek?
Yapı yönetmeliğine uymayan birçok kaçak yapı var o yüzden Sakarya Gazetesi’ne dokunma, bırak işini rahatça yapsın.
Eğer bir vatandaş bu cümleyi söylemiş olsa pek yadırgamayız ama imar komisyonu kararlarını da oylayan Belediye Meclis üyelerinin kaçak yapılar hakkında böyle bir söz sarf etmesi insanı kara kara düşündürüyor. Söz konusu yer kaçak olduğu tescil edilen ve deprem yönetmeliği açısından da sıkıntılı olan bir bölgede bulunuyor. Ufacık değil nerdeyse 100 m2 bir avantaj sağlanarak bir çalışma ofisine dönüştürülüyor ve bu yapılırken deprem hesaplamaları hiçe sayılıyor.
Acaba böyle kaçak olduğu bilindiği halde savunulan başka yapılar da var mı? Meclis Üyeleri demek ki istediğinde bu tür oluşumları savunabiliyor ve işlem yapılamaz diyebiliyor? Acaba bunu ranta dönüştürmek için para kazanmak için bile bile yok sayılan bazı gerçekler var mı? Düşünmeden edemiyorum.
Neyse; Yıldırım sözlerine devam ediyor? Mavi Ada Kaçak değil dedin kaçak çıktı?
Sayın Yıldırım Mavi Ada ile ilgili Belediye Meclisi’nde birçok iddia görüşülürken herhalde tatildeydi.
Söz konusu yerde proje hilafı vardı ve düzeltildi ona göre ruhsatı da alındı ve faaliyetine kimseye söz bırakmadan devam ediyor.
Peki, aynı proje hilafı, Eskişehir’de Belediyelere ait olan yerlerde dâhil olmak üzere 300’den fazla yerde varken neden konuşmadı?
Neden bırakın esnaf işini yapsın, aynı durum nerdeyse tüm eğlence tesisleri ve düğün salonlarında var bununla mı uğraşacağız diye konuşmadı?
En sevdiğim kısım bu; Cevabı sizlere yani kamuoyuna bırakmak.
Zira amacın esnafın iş yapması olduğunu düşünüyorsa Mavi Ada içinde konuşması gerekirdi ama nedense bir sürü örneği bırakıp Sakarya Gazetesi’ni savunmayı tercih etti.
Yani kaçak yapıyı, ruhsat almaması gereken bir yeri savundu. Hukuksuzluğa göz yumarak ‘bırakın, uğraşmayın’ dedi. Seçimlere 13 ay kala yaptığı bu talihsiz açıklama bakalım nasıl yansıyacak kamuoyuna, bakalım Sakarya Gazetesi’nde Yıldırım’la ilgili ilerleyen günlerde kaç olumlu haber yayınlanacak, izleyip göreceğiz.
Dediğim gibi bir vatandaş bunu söylese garip karşılamam ama seçilmiş bir ismin, yapı mevzuatlarının uygulanması ile ilgili sorumlu olan isimlerin bu tür söylemlerde bulunması yani göz göre göre kaçak yapıyı savunması hak, hukuk ve adalet duygusunun Belediye Meclislerinde bile açık açık çiğnendiğini gösteriyor.
Ben bu konuda Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına ve tüm yetkili kurumlara bu konuda çağrıda bulunuyorum.
Kaçak olduğu tescillenen ve gereğinin yapılması için verilen sürenin bile dolduğu bir bina için bir Belediye Meclis Üyesi hangi hakla Belediye Meclisine burasıyla ilgili bir işlem yapamazsın diyor, kendisi kanunları nasıl yok sayabiliyor, sadece tek oy hakkı varken, bir şey yapılamayacağına nasıl karar verebiliyor?
Bunu yaparken güvendiği bir isim veya kurumlar mı var?
Bu soruların cevaplarını bulması ve gereğinin yapılmasını arz ediyorum.
Dipnot; Geçenlerde yazmıştım. Sakarya Gazetesi yöneticileri etrafta kendi işyerleriyle ilgili bizim güçlü tanıdıklarımız var, onların sağlam bağlantıları var meseleyi kökten halledeceğiz diye konuşuyorlarmış, emsalleri örnek göstereceklermiş ve bize bir şey olmaz tarzında söylemlerde bulunuyorlarmış demiştim. Son yaşanan gelişmeden sonra acaba kendilerine söz veren güçlü bağlantıları olan tanıdık Ak Parti Meclis Üyesi Seyfullah Yıldırım mı? Diye düşünmeden edemedim. Doğru ya da yanlış bilemem bunlar dışarıda özellikle basın mensupları arasında konuşulan şeyler, belki Yıldırım’la hiç ilgisi yok ama bu iddiaların üstüne böyle bir savunma gelince ister istemez düşündürüyor bizleri..
Ayrıca tüm Kamuoyu bilsin ki bizim de arkamızı dayadığımız güçlü bir kurum var ve ona sonuna kadar güveniyoruz. İsmi de Türkiye Cumhuriyeti.