CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ya da Genel Başkan yardımcıları olmadı PM üyeleri ya da İl Başkanı seçim süreci başlangıcında bir basın toplantısı düzenleyip “Bu seçim Türkiye’de bazı İlkerlerden ödün vereceğiz, bu seçim Ak Parti’nin oylarını düşürmek için her kesimle ittifak yapacağız. Bu seçim şehirlerde de farklı metotlarımız olacak Eskişehir’de gerçekleşecek tüm adaylık, meclis üyeliği listeleri Yılmaz Büyükerşen tarafından yönetilecek, başarı da başarısızlıkta ondan sorulacak” demiş olsaydı, olsalardı emin olun bugün CHP’de kargaşa yerine takır takır çalışan bir teşkilat olur, küslük dargınlık ve partiyi zedeleyen bu sorunlar konuşulmazdı.
Malum seçim süreci boyunca yaşanan tepkilere seçim kurullarına teslim edilen listelerle birlikte yenileri eklendi. Tabi ki kimileri bu listelerdeki isimlere, sıralamaya, kontenjanlara bakarak bu durum göreceli yorumunda bulunabilir. Ama az çok isimleri, meslekleri, partililiklerine bakılınca, sıralamadaki yerler ve listeye giremeyenleri görünce bu işin çok doğru olmadığı ortada. Hatta listeleri tersten sıralasalar daha az tepki çekerdi.
Bazı isimler sadece Yılmaz Hoca’nın etrafında oldukları için listeye çok iyi yerlerden girerken, bazıları belki de fazlaca CHP’li oldukları için listede yer almadı. Müteahhitler listede yer almasın diyerek bazı isimlere dalga geçercesine 30’lu sıralar gösterilirken, bazıları sanki Müteahhit değil de Terzi gibi ön sıralarda yer buldu kendine. STK temsilcilerinin aldığı yere, kontenjandaki isimlere bakınca da kimileri için yazık olmuş demekten alamadım kendimi.
Şu bir gerçek ki Kazım Kurt listelere pek müdahil olmamış ya da olamamış. Ama mevcut Belediye Başkanı olduğu halde Ahmet Ataç’ın da çok arzu ettiği bir liste olmadığını düşünüyorum. Elbette aday olanlar, ya da olmayanlar partiye zarar vermeyelim, seçim önü doğru olmaz diyerek huzursuzluklarını kendi içinde yaşayacak, ama gelin görün ki onların bile bu işten rahatsız olduğu aşikâr.
Herkes ısrarla listeleri tek başına Büyükerşen yaptı diyor. Ben kısmi olarak katılmakla birlikte sadece Büyükerşen’in değil, bu işe müdahil olan bir beyin takımının bazı yönlendirmeler yaptığını düşünüyorum.
Ha illa birilerine mal olacak, bu iş bir kurban doğuracaksa bunu da çok uzakta aramaya gerek yok. Çünkü süreç başlamadan da biliyorduk ki bu iş bu şekilde yürüyecek ve Büyükerşen eğer CHP’ye geçtiyse karşılığında mutlaka kendisine bir diyet ödenecekti. Bu yüzden bu işi bugüne kadar sakız gibi uzatıp, farklı bir tablo çizmeye çalışan, ilkelerden ödün vermeyeceğiz gibi rol yapan Genel Merkez’in hatta ve hatta direk Kılıçdaroğlu’nun bu işin baş sorumlusu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gerisi teferruattır, gerisi havanda su dövmekten öteye gitmez.