Alınan bir galibiyetle ne şampiyon oluyorsunuz, ne de küme düşüyorsunuz. Eskişehirspor Pazar günü, Suat Altın Erciyes sporu yenmekle, taraftarın ve camianın 9 haftalık galibiyet özlemine son vermiş oldu. Temennin odur ki bir 9 hafta daha beklemeyelim.
Tüm olumsuzluklara rağmen futbolcular, saha içinde kazanmak adına inanılmaz bir direnç gösterdiler. 90.dakika sonunda gerek taraftarlar, gerekse futbolcular galibiyetin getirdiği o muhteşem tabloyu birlikte çizmenin mutluluğunu yaşadılar. Özlenen bu tablo, spor muhabirlerinin deklanşörlerinin patlamasının sonunda, maça gelemeyen Eskişehirspor severlerse servis edilerek, sevince ortak olmaları sağlandı.
Evet, bu karşılaşmayı yorumlamak ve analiz etmek çok kolay bir yol olur kanımca. Ancak haftalardır kulüp içinde yaşananları da görmezden gelmekte eyyamcılık olur.
Bu yaşananların takıma ve oynanan futbola yansımadığını söylemek ise, inkarcılıktan öte bir şey olmaz.
Şartlar ne olursa olsun, günü kurtarma adına sorunları öteleyerek halının altına süpürmek, hem kendinizi, hem de size inanan insanları kandırmaktan öte bir şey olmaz düşüncesindeyim.
Şunu asla unutmayalım, gerçeklerle yüzleşmek hata yapma olasılığınızı en aza indirir. Yapılan yanlışlıkları ve hataları görmezden gelmek ise, haftalar ilerledikçe içinden çıkılması çok zor bir denklem haline gelir. Benden söylemesi.
Her zaman, her yerde ve her zeminde Eskişehirspor’u yönetenlerin, büyük taraftarıyla ne kadar övünse de azdır.
Ancak son zamanlarda yaşananlar ise, bu takımı kalben seven ve gerçek sahibi olan taraftarları, takım hazırlayıcıları ve futbolcuları da zaman zaman karşı karşıya getirdiğini görmekteyiz.
Hepimizde çok iyi biliyoruz ki! Eskişehirspor taraftarının sevgisi “SEVDA’dan”öte bir şeydir.
O sevdayı Ölçecek ne bir kantar, ne de her hangi bir barometre icat edilmediği kanısındayım.
Özlenen galibiyetin gelmesi zor oldu, ama sonucu güzel oldu.