Aylardır dile getirdiğimiz Eskişehir trafiği son günlerde gündemin ilk sırasına yerleşti. Okulların açılmasıyla birlikte daha da sıkışan trafik, “yaklaşan seçim öncesi yerel yönetimlerin altyapı seferberliği çalışmalarıyla iyice çileye dönüştü.” Öyle ki her gün sıklıkla kullandığınız yollara kazıma, asfaltlama, kanalizasyon, tretavuar çalışması yapıldığı için yolun belli bir süreyle kapandığını görebilir, müteahhit firmanın çalışma başlamasa bile tabelalar ile yolun tek şeridini iptal ettiğini görebilir, normalde 2 günde bitecek çalışmaların günlerce devam ettiğine tanık olabilirsiniz.
Bu ayın 19’unda İstasyon köprüsünün yıkım çalışmalarını da ekleyecek olursak. Allah Eskişehir’e uzun süre sabır versin demekten kendimi alamıyorum. Daha da kötüsü bu çalışmanın sonrasında faaliyete geçecek YHT İstanbul seferleriyle yaşanacak yoğunluğun şimdiden gözümü korkuttuğunu söylersem yalan olmaz.
Velhasıl bunlar hepimizin sıklıkla dillendirdiği, yazıp çizdiği konular olsa da, çözüm konusunda en ufak bir adımın atılmaması ya da atılamıyor olması bazen şehir geleceği adına travmatik bir hissiyata yol açıyor bünyemde. Ben bundan 20 yıl sonrada bu şehirde yaşamak arzusunda olan herkes için, çocuklarımız için, kendim için bu gidişatın ciddiyetinin bir kez daha altını çizmek ve bu konuda herkesin biraz fedakarlık yapması gerektiğini düşünüyorum.
“Lütfen bir araya gelin”
Şehrin Valisi, Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Emniyet Müdürü ve şehir plancıları lütfen bir araya gelsinler. Bu iş uzaktan gazellerle topu sürekli başkalarına atmakla değil, bu iş gerekirse kavga dövüş, gerekirse konuşa konuşa ama mutlak ve mutlak halledilmesi gereken bir iş. Siyasi inatlaşmanın, ben yapmıyorsam, o da yapmasın diye düşünmenin ve o yaparsa destek vermeyelim gibi bir zihniyetin sahibi olmayı en azından bu konuda bir kenara bırakmak lazım. Bir araya gelen bu ekibin sevgili Vedat Celal Alp’in dediği gibi bir minibüse binip yanlarında eskort olmadan direksiyona kendileri geçecek şekilde şehir turu yapmaları bile bu meselenin ciddiyetini anlatabilir. Çünkü bir şeyler yapmak için her geçen gün daha da geç kalındığı ortada.
En başta trafik lambası düzenlemeleri, tek yön düzenlemeleri, tramvay geçiş üstünlüğü ile ilgili farklı bir sistem geliştirilmesi, yol kenarı parkların yasaklanması, yeni bulvarlar açmak için kamulaştırma ya da şehrin merkezindeki kurumların farklı noktalara kaydırılması gibi kısa ve uzun vadeli çalışmaların oturulup konuşulması lazım. En azından konuşulmaya başlanmalı, bu bile çözüm için yeşil ışık demektir. Bu sebeple lütfen ama lütfen birileri öncü olup bu konuyu irdelesin, peşinden koşsun ve sümenaltı etmesin. Çünkü başlıkta dediğim gibi bu sorun lafın gelişi değil bu şehrin en ciddi meselesi.