Kutla bakalım kutlayabilirsen

Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, "Geçmiş yıllarda coşkuyla kutladığımız Avukatlar gününü, artık bir coşkuyla kutlayamıyoruz. Çünkü her geçen gün tüketiliyoruz" ifadelerinde bulundu. Aslında ülkemizde tükenen sadece avukatlar ve hukuk değil. Her türlü ahlak değerimiz yerlerde sürünüyor. Yalancılık, hırsızlık, rüşvet yemek vaka-i adiyeden sayılmaya başlandı. Artık milletin parasına çökmeyenlere "Namuslu" değil, "Keriz" dediğimiz günlerdeyiz. Toplum olarak pisliğe batmış durumdayız. Her taraftan çürümüşlük kokusu geliyor.

Her neyse...

Avukatlar günü vesilesiyle bir basın açıklaması yayınlayan Elagöz "lebaleb" kongreleri hatırlatarak, barolarının kongreye gitmesinin sürekli engellendiğini söyledi. Elagöz ayrıca "Ülkemizde çok ciddi bir hukuk krizi yaşanmaktadır. Bir hukuk devleti olan ülkemiz maalesef her geçen gün bu özelliğini kaybetmektedir. Devleti yönetenlerin Anayasaya, yasalara ve hukukun evrensel değerlerine uymak zorunda olmadıklarına dair bir anlayış içinde hareket etmeleri ülkemizin en önemli sorunu haline gelmiştir" ifadelerinde de bulundu.

"Bu devirde gazeteci olmak, gerçekleri söylemek çok zor" diyoruz ancak, avukatları görünce de kendimizden utanıyoruz. Türkiye'de adaleti ara ki bulasın. Şimdi öğrendik ki daha önce iki defa iptal edilen Baro seçimleri 10 – 11 Nisan tarihleri arasında yapılacakmış. Umarız bu sefer de keyfi bir engellemeyle karşılaşmazlar.
 

Orada daha değerliler

Bulgaristan Genel seçimlerinde oy kullanma hakkı olan çifte vatandaşlarımız, Odunpazarı'ndaki Plevne Özel İdare Okulu'nda kurulan sandıkta oylarını kullandı. Yaklaşık 3 bin soydaşımızın kullandıkları oylar hayırlı olsun. Tabii Türk kardeşlerimizin hangi partiye oy verdikleri kendi bilecekleri iş. Ancak daha ziyade Türk milletvekillerini Bulgaristan Parlamentosu'na gönderdiklerini biliyoruz. Aslında sayelerinde Avrupa Birliği'ne Türk milletvekili gönderme şansımız da oluyor. Avrupa Parlamentosu çok fazla işe yaramayan, ancak zaman zaman sinirlerimizi bozan kararlar alan bir kurum. Burada oy hakkımızın olması çok önemli. Hoş Avrupa ülkelerine soktuğumuz Türk Milletvekillerinin içinden Federal Alman Parlamenter Cem Özdemir gibi isimler çıkıyor da ne oluyor? Gidip Ermeni soykırımı yalanlarını tanıyacak kadar yalakalaşmıyorlar mı?

Dolayısıyla 3 bin soydaşımızın kullandığı oy çok önemli. Evladı Fatihan kardeşlerimizin orada kullandıkları oy, burada kullanacaklarından daha önemli. Ülkemize düşen Avrupa ülkelerinin iç işlerine karışmadan, bu ülkelerdeki Türk diyasporasının daha çok parlamenter çıkarmasını desteklemektir.

Bir zevzeklik de milletvekillerinden

Önce emekli büyükelçilerimiz bir metin yayınladı. Montrö Antlaşmasının tartışılmasının bile düşünülemeyeceğinin ifade edildiği bildiriden elbette ki "Darbe yapacaklar" palavrası türetilemezdi. Ne yani? Emekli Büyükelçilerimiz şampanya kadehlerini kırarak mı darbe yapacaktı? Ancak aynı bildirinin bir benzerini yayınlayan emekli amirallerimizin üzerine çullandık. Daha dün birilerinin kol kanat gerdiği Fetö'cüler yüzünden zindanlara tıkılan vatan evlatlarını bu kez Fetö'cü olmakla itham ediyoruz. Üstelik bu kervana, "Aman arkamdan darbeci demesinler" diyen muhalefet de katıldı. Muhalefet liderlerinin yaptıkları "Zevzekçe" açıklamalar ortada.

Son olarak bazı emekli milletvekilleri de Montrö Antlaşması'nın önemine dikkat çekti. Bu isimlerin arasında CHP'nin Eskişehir'den seçilmiş milletvekilleri Cevdet Selvi ve Vedat Yücesan da vardı. Her iki isme de gösterdikleri vatanseverlikten ötürü teşekkür ederiz. Bakalım birileri onlara da "Zevzeklik ediyor" diyecek mi?