Görüşler
Küreselden kolbura…
Tutturduk “Küresel” diye gidiyoruz…
Yoldan geçen on kişiye sorsak,"modern bir kabak olabilir" diyen bile çıkar...
Demirel'in tarihe geçen sözüdür:
"Dün dündür, bugün bugün..."
Doğrudur ama düşündürür de...
"Çağın değişkenliğine uygun bir söz müdür?"
Yoksa…
"İnsanların değişkenliğine mi?"
"Küresel" de böyle...
Bir çeşit "kalkan" oluyor işte...
Ya insanlar?
Dün "kara" dediklerine bugün "ak" diyenler...
Örneği o kadar çok ki!..
Daha düne kadar komşularda "sıfır sorun" diyorduk.
Saddam, "Maddam" oldu!
Kaddafi, "Maddafi" gitti!
"Esad" da "Mesad" gibi!
Ya Mübarek?
"Müüüübarek oldu!"
Dün "Habur"du..
Bugün "Kalbur!"
…….
Hafta sonunda fazla yormayalım kafayı ve bir başka "kafa"yla bitirelim...
Adamın garip bir hastalığı varmış...
Sandalyeye "masa", perdeye "battaniye", elbise dolabına "buzdolabı" diyormuş...
Psikiyatra götürmüşler...
Doktor, önce vücudundan başlamış, hastanın burnunu tutmuş :
"Bu ne?"
"Ayak.."
Her gün vücut organlarından birini sormuş...
Elini tutmuş, "Bu ne?"
"Kulak.."
Dirseğini gösteriyormuş, "Bu ne?"
"Kalın bağırsak..."
Aylarca süren bir tedaviden sonra son seans çok iyi seçmiş...
Adam, ayaklara "ayak", ellere "el", gözlere "göz" kulaklara "kulak" deyince doktor dört köşe olmuş:
"Afferin oğlum..."
Hasta da elini poposuna vurarak yanıtlamış:
“Buna kafa denir, kafaaaa!..”
+
Cumartesi Öyküsü
"Ne ettiniz de kökünden kesti?"
Günümüze ışık tutacak bir öykü...
Mustafa Kemal, bir gezisinde öyle bir kişi görür ki, dayanamayıp yanındaki valinin kulağına eğilir:
"Kimdir bu?"
"Efendim, kendisi Şıh'tır, yörede çok hatırı vardır..."
Bunun üzerine Atatürk yanına çağırır:
"Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Rica etsem de, en azından peygamber efendimizin olduğu gibi kısaltsan.."
Bunları söylerken eliyle de boyun hizasını gösterir...
Şıh, "Emrin olur Paşam" der...
Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve valiyi telefonla arayıp durumu sorar.
Vali, nasıl söyleyeceğini bilmemekle birlikte, Şıh’ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını anlatır...
Konuşmadan sonra Atatürk kağıdı kalemi eline alır ve yazdığının Amasya Valiliği'ne tebliğ edilmesini ister..
Ertesi gün, Amasya'dan bir haber gelir ki, Şıh efendi Atatürk'ü görmek üzere yola çıkmış.. Çok geçmeden de gelir...
Sakal tamamen kesilmiş, sinek kaydı traş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık-kıyafet de baştan sona değişmiş.. Bambaşka bir görünüme bürünmüş...
Atatürk'ün yanındaki arkadaşlarından biri kulağına eğilir:
"Aman Paşam, bu adam sakalına el dahi sürdürmezdi. Ne ettiniz de kökünden kesti?"
Atatürk yanıt verir:
"Kendisini Afyon Valisi tayin ettim..."
Bu görüşmenin ardından da, yeni bir yazı hazırlayıp Şıh'a verilmesini ister..
Yazı şöyle:
"İnanç ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselesine gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden de vazgeçebilir..."
Temel'in evinde yangın
Temel’in evinde henüz bilinmeyen nedenle büyük bir yangın çıkmış...
Daha itfaiye gelmeden komşuları da yardıma koşmuş ama ellerinden bir şey gelmiyormuş...
Bunu gören Temel, "İş başa düştü " diye fırlamış evin içine...
Önce oğlunu yangının içinden çıkarıp dışarıda beklemesini söylemiş. Sonra tekrar dalmış ve ateş içinden kızını da çıkarmayı başarmış... Ardından da karısını, köpeğini ve kedisini de kurtarmış...
Daha sonra hiçbir şey getirmeden üç kez daha girip çıkmış.. Komşularından biri sormuş:
"Girip çıkıyorsun da niçin bir şey getirmiyorsun?"
"Kayınvalidem içeride" demiş Temel:
"Arada bir girip çeviriyorum işte!.."
İki erkek arkadaş
Kadın, arkadaşına anlatıyormuş:
"Hayatımda bu kadar mutlu olmadım hiç...
İki erkek arkadaşım var. Birincisi gerçekten muhteşem! Çok yakışıklı çok duygulu... Şefkatle seviyor beni..."
Arkadaşı merakla, "Ya ikincisi?" diye sorunca "Ohhh" demiş kadın:
"İkinci eşcinsel değil..."
Günün Şiiri
Brütüs değilim
Benden hayinlik umma güzel dost
Kalleşlik umma
Bulutsuz gökyüzünü bilirsin aldatmaz
Benim gözlerim mavi, maviyi bilirsin
Ellerim şiir yazar güzel dost
İyiye, güzele, doğruya tutkunum
Yüreğimi bilirsin
Benden kötülük umma güzel dost
Çirkinlik umma
Dağ sabahlarını bilirsin, dupduru
Benim gözüm apaydınlık bilirsin
Dudaklarım neler söyler güzel dost
Nasıl bir soba yanar içimde
Kanım sıcaktır, bilirsin
Beni kahreden yıkanı da güzel dost
Bir yalın karşılıksız cömert
Bir yalansız sevgili de bilirsin...
Şahin Candır (Varlık-1960)
Gerilim
Bugünkü duruma, koşulların sergilediği gidişata bakarak, Meclis'teki levha değişmeli:
"Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Recep Tayyip'indir..."
Cüneyt Arcayürek
Günün Balı
Türk olmak gençlikte iş, sonraları da eser demektir. Kalpleri cemiyet için çarpmayan insanları bir ağaçtan veya bir inekten ayırd edemeyiz...
Nadir Badi (5 Temmuz 1938)
Günün Sözü
Yurtseverlik vatanını sevmektir.
Milliyetçilik ise başkasının vatanından nefret etmek.
Charles De Gaulle
Günün İncisi
Çözümün yolu "Türk ve Kürt emekçilerinden" geçer...
Egemen güçlerin yol haritasından değil...
Hikmet Çetinkaya
Günün Onuru
Milletin aklından faydalanarak milletle birlikte cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk’ü koruma ve kollama görevini sonsuza dek sürdüreceğiz.
Hüsamettin Cindoruk
(Milli Merkez Kurultay Başkanı)
Kıssa-dan
Kızgın olduğum zaman, konuşmadan önce birden ona kadar sayarım, çok öfkeli olduğum zaman ise yüze kadar...
Betül Mardin
Kolsuz Yaşar'dan
Üye olsam oyumu "Halil Hoşcan"a verirdim abi... ES ES ancak böyle kurtulur...
Cuk
Sanayi üretimi düşmüş...
Hiç önemli değil..
"Kaldıramazsan kaldırırlar!.."
Balthör
T.C.'nin yerini ne alacak?
Bazı yorumcular, bırakın kaldırılmasını, yerine ne konacağını tartışmaya başladılar...
Mehmet Tezkan , "O.C. mi, yoksa A.C. mi olsun?" diye sorup açılımını yapıyor:
"O.C. Osmanlı Cumhuriyeti demek..."
"A.C, ise Anadolu Cumhuriyeti..."
Bize göre,bu kadar büyütmeye gerek yok, T.C. yerinde kalsın...
İsteyene "Türkiye Cumhuriyeti..."
İsteyene "Tayyip Cumhuriyeti" olur!..
Günün Olayı
Yönetmen Fatih Akın, "Halkımız demokrasi konusunda biraz tembel" demiş.
Doğrudur. Seçim zamanı avanta peşinde koşmayı saymazsak tabii!..
Fahrettin Fidan
Günün Biberi
Talat Turhan’ın son kitabı “Derin Devletin Peşinde”de bir soru:
“Döner kebapla dönekler arasındaki fark nedir?”
Yanıt: Döner kebap dönünce kızarır, dönekler dönünce kızarmaz…