Çocukluktan miras kalan ve hepimizin çok iyi bildiği bir öykü vardır. Bu öykünün içinde köprü, 2 keçi ve mutsuz bir son anlatılır.
Eskişehir de son günlerde yaşanan köprü polemiğine bakınca, ister istemez bu öykü geliyor aklıma.
İster hükümet, ister Belediye suçlu olsun fark etmiyor. Olan vatandaşa, olan bu durumun gecikmesi ya da geç olması nedeniyle sıkıntı yaşayacak insanlara oluyor.
Gerçi İstasyon Köprüsü’nde yaşananlara şaşırdım ve garip geldi dersem yalan olur.
Gar Binası, Stadyum, Muttalip Köprüsü, Havaalanı, Kentsel Dönüşüm, Afet riskli alanların dönüşümü Tramvay ve uzatma hatları gibi şehrin kaderinde rol olan pek çok konuda yaşandı bu süreç. Bu süreçte en çok sıkıntıyı çeken, yaşayan da yine bu şehrin insanları oldu. Ne gariptir ki bu inatçı süreci yaşatanların bir kısmı da artık siyasi arena’da aktif olarak yer almıyor.
Belli ki yerel seçim öncesi her iki erk adına da bu köprü oldukça stratejik bir önem arz ediyor.
Nasıl etmesin?
Köprü yıkılır, bölgedeki çalışma tamamlanır, bulvar açılır ve tüm bunlar seçimden önce olursa, bu hizmetin Hükümet partisine getirileri büyük olur.
Köprü yıkılır, tramvay aksar, çalışmalar bitirilemez ise o zamanda büyük bir götürüsü olacak.
Hal böyle olunca mesele “yıkım” değil, satranç gibi işliyor.
Şah olan siyasetçiler ama” Mat “olan hep vatandaş oluyor.
“Belediye taşeronları”
Temizlik işleri, Fen İşleri, Güvenlik v.s. derken Belediyelerin hizmetlerini sağlayan birçok şirket var. Kimileri gayet düzgün ve emekçiye hakkını vererek çalışıyor ama hepsi için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
Son 1 ayda taşeron işçi olarak çalıştığını söyleyen ve mağduriyetlerini anlatan insanların sayısı 10’u geçti. Bunlar sadece tesadüfen karşılaşılan ortamlarda bana rastlayanlar ve derdini anlatmak isteyenler. Bir de sesi soluğu çıkmayan, korkan, konuşamayan ve haksız uygulamalara mağdur kalanları düşünürsek, sıkıntı yaşayan işçi sayısının ne kadar çok olduğunu rahatça anlayabiliriz.
Maaşını asgari ücretin altında alan, aylarca maaş alamayan, sigortası yapılmayan ya da eksik yapılan. Sürekli girdi çıktı gösterilen ve bu yüzden işten atılması halinde tazminat hakkı olmayan ya da düşük olan ve daha birçok sıkıntısı var bu çalışanların.
Onların birçoğu yaşanan sıkıntılarının karşısında bağlı oldukları şirketin değil, Belediye’nin muhatap olduğunu düşünüyor. Yani burada bir sorumluluk ve denetimde Belediye’ye düşüyor. İnşallah taşeron deyip kulak arkası yapılmaz bazı sorunlar göz ardı edilmez. İnşallah bir tarafta kul hakkından bahseden, bir tarafta emekçi düsturunu güdenler yaşanan haksızlıklara seyirci kalmazlar. İnşallah bu yazılanlar suya yazılmıyordur.