Mehmet Ektaş'ın istifa etmesi neticesinde gözler Arslan Kabukcuoğlu'na çevrildi. Pek çok kişi bu istifanın "Suçu"nun Kabukcuoğlu'nda olduğunu düşünüyor. Öncelikle şunu söyleyeyim; İYİ Parti'de İl Başkanı seçimle geldi. Bir milletvekiliyle bir İl Başkanı arasında çekişme, Türk siyasetinde ilk kere görülen bir şey değil. Ancak İYİ Parti'de İl Başkanı seçimle geliyor, atama yapılmıyor. Dolayısıyla İl Başkanı kim olursa olsun, arkasında kapı gibi delege desteği bulunuyor. Bırakın bir milletvekilinin baskı yapmasını, Teşkilatlardan sorumlu Başkan Koray Aydın bile İl Başkanı'na, "İstifa et" diye baskı yapamaz. Eğer ki Arslan Kabukcuoğlu Mehmet Ektaş'a baskı yaparsa, bu baskı vız gelir, tırıs gider... İYİ Parti'nin iç işleyişini bilmeden yorum yapanlar, yorumlarını bir kere daha gözden geçirsin. Ayrıca yine partinin tüzüğü gereği milletvekilleri de (Bundan sonra elbette) parti üyeleri tarafından belirlenecek. 8 milletvekili ve fazla sayıda olan illerde Genel Başkanın milletvekili listelerine karışma yetkisi var. Ancak 7 milletvekili bulunan Eskişehir'de Meral Akşener çıkıp da, "Kulum Kabukcuoğlu birinci sıradan vekil adayı ola!.. İkinci sıraya Emine Edizgil kulum getirile!.." diye ferman verse bile bir şey değişmez. Hatta ters bile tepebilir. Dolayısıyla milletvekili olan ve olmak isteyen kişiler parti üyelerini karşısına alamazlar. Alırlarsa kendileri kaybederler. Yani Arslan Kabukcuoğlu eğer ki bir kere daha milletvekili olmak istiyorsa, milletin oylarını almadan önce, partisinin oylarını almak zorunda. İşin özeti İYİ Parti'deki sistem gereği bir milletvekili, bir il başkanına baskı yapamaz. Geçtim İl Başkanını, ilçe başkanlarına da baskı yapamaz; buna gücü yetmez. İşte İstanbul milletvekili Ümit Özdağ'ı gördük. Profesör Özdağ gibi milliyetçi camiada sayılan ve adı bir ara MHP'nin, bir ara da İYİ Parti'nin genel başkanlığı için geçen bir kişi bile kaybediyor... Bunları neden anlatıyorum? Çünkü bazı gazeteci dostlarımın belirttiği gibi İYİ Parti bir Genel Başkan Partisi değil. Genel Başkan Akşener'in popüleritesinin partisinden önde olduğu bir gerçek. Ancak İYİ Parti bir teşkilat partisi. Akşener bir parti kurup, kendisine bir teşkilat aramadı. Teşkilat bir parti kurup, bu partiye Genel Başkan olarak Akşener'i getirdi... İkisinin arasında büyük fark var. Şimdi biz genel konuşmayı bırakalım ve Mehmet Ektaş'ın istifasına gelelim. Sayın Ektaş'ın ne genel merkezle ne de milletvekiliyle bir takışması oldu. Mehmet Ektaş'ın bir Merkez İlçe başkanıyla takışması oldu ve meseleyi "Ya o, ya ben!" noktasına getirdi. Genel Merkez ise seçilmiş iki başkan arasında taraf tutmayınca söz konusu istifa yaşandı. Madde 1) Bildiğim kadarıyla Mehmet Ektaş'ın parti içinde yaşadığı sıkıntılar, her evlilikte yaşanan küçük kavgalar düzeyindeydi. Oturup da boşanma davası açmanın lüzumu yoktu. Ben Mehmet Ektaş'ın yerinde olsaydım istifa etmezdim. Ancak bu tasarrufta bulunan kişiye de saygı duymak lazım. Sonuç olarak Ektaş partisine önemli hizmetlerde bulunmuş bir isimdir. Madde 2) Konunun Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'ya uzaktan yakından alakası bulunmuyor. Zaten Kabukcuoğlu istese de bir il veya ilçe yöneticisini istifa ettiremez. Buna tevessül edecek bir kişiliği de yoktur, bunu gerçekleştirecek gücü de yoktur.