Kırım davasında önemli gelişme

Rus emperyalizminin çizmeleri altında inim inim inleyen Kırım'ın işgalden kurtarılması için yeni bir stratejik plan imzalandı. Bilindiği gibi bir Türk – Tatar yurdu olan Kırım özerk bir cumhuriyet ve Ukrayna'ya bağlı. Ancak ırkçı ve faşist Moskova yönetimi tarafından işgal edilen bu bölgede Rus tankları cirit atıyor. Bölgeden her gün Rusya'nın insanlık dışı uygulamalarına ilişkin raporlar geliyor. Daha yeni Ukraynalı gazeteci Vladislav Yesipenko KGB'nin devamı olan RFG işkencecilerinden kurtarıldı.  

Kırım meselesinin biz Eskişehirliler için de önemi çok büyük. Sağcı ve solcu bütün partilerimizde Kırım Tatarları yer alıyor. Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyelerimizin Başkanları da Kırım kökenli. Hemen her sivil toplum örgütünde Kırım kökenliler bulunuyor.

Konunun önemi biz Anadolu'daki Türkler açısından en az bir Kıbrıs meselesi kadar büyük. Ancak konu Türkiye'de sürekli hasır altı ediliyor. Bir dönem, "Uçağın düşürülme emrini ben verdim; hayır emri o vermedi asıl ben verdim!" diye kabadayılık yaptığımız Rusya karşısında ceketimizin düğmelerini ilikleyip, esas duruşa geçmiş durumdayız. Aynı Rusya sadece Kırım'da değil, Kuzey Kafkasya'da da Çerkez kardeşlerimize yapmadığı zulmü bırakmıyor. Ancak biz, Türk ve Çerkez kardeşlerimizin yaşadıklarına sırt çeviriyoruz. Hatta bir de Putin Amcamızın hükûmetinin cebine 2 buçuk milyar dolar para sıkıştırıp, kullanmadığımız ve zaten kullanmayacağımız füzeleri alıyoruz.

Her neyse... Sözlerimiz zaten halkını sevmeyenlerin bir kulağından girip öbüründen çıkacaktır.

Son olarak Kırım Yarımadası ve Akyar'ın (İşgalci Ruslar'ın verdiği isim Sivastopol) kentinin işgalden kurtarılması için bir strateji belirlendi. Bu stratejiyi Kırım Tatarları'nın Milli Lideri Abdülcemil Kırımoğlu desteklediğini açıkladı. Ayrıca Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Refat Çubarov da stratjeyi onayladı. Söz konusu stratejinin 5 yıllık bir plan olduğunu ifade eden Çubarov, "Kırım Tatar halkının, egemen ve bağımsız Ukrayna devletinin bir parçası olarak, vazgeçilmez hakkı olan kendi kaderini tayin etme hakkının korunması ve uygulanması" maddesinin eksik kaldığını da vurgulamış.

Şimdi tarihte ilk defa, dış Türkler'in sorunlarını öncelik olarak görmeyen bir yönetime sahibiz. Bizimkiler elleriyle 4 işareti yaparak Arap kardeşlerinin dertleriyle o kadar çok ilgileniyor ki, Ata topraklarımızı unutuyoruz. Bu durumda "Tatar Milletinin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" demekten başka bir çözüm yok. Biz Eskişehirliler, pek çok hemşehrimizin ata yurdu olan Kırım'ın Ruslaştırılması karşısında sessiz olamayız. Sessiz kalırsak dilsiz şeytan sayılırız.

Sanayiciye yeni imkanlar sunar

Eskişehir, raylı sistemler alanında Avrupalı  2 binden fazla üretici ile bir araya gelecek. Eskişehir Sanayi Odası'nın Avrupa Demiryolu İşbirliği Girişimine ortak olmasıyla birlikte, kentimizdeki konuyla ilgili işletmelerin araştırma – geliştirme departmanlarınn da ivme kazanması olası. Elbette bir işbirliğine imza atıldı diye bütün sorunlarımız bir anda çözülmeyecek. Sayın Kesikbaş yönetimi böyle bir imzayı attı diye Eskişehirli sanayicilerimiz para sayma makineleri siparişleri verecek diyemeyiz. Ancak bu bir başlangıçtır ve hayırlı bir girişimdir. Eskişehirli sanayicilerin demiryolları konusunda Avrupalı girişimcilerle aynı masada bulunması bile yeni iş bağlantıları veya ortaklıkların önünü açabilir. Celalettin Kesikbaş yönetimini tebrik edip, söz konusu gelişmenin hayarlı olmasını temenni ediyoruz.

Ben içerken yasak yok

AK Parti'nin 7'nci Kongresi hayırlı ve uğurlu olsun. Siyaseten kongre üzerinde durulacak çok şey var elbette. Ancak AK Parti'nin pandemi koşullarına dikkat etmeden toplanması ağır eleştirilere neden oldu. AK Partili dostlarımız kusuna bakmasınlar ancak böyle kuralsız bir kongre eleştirilir. Burada yapılanları mazur gösterecek tek bir mantıklı gerekçe göremiyorum. Bir yandan pek çok kongreyi salgın nedeniyle iptal edip, bir lokantada iki kişinin yanyana işkembe içmesini bile engelleyeceksiniz, öte yandan sıra size gelince bütün kuralları umursamayacaksınız. Hani 4'üncü Murat'ın içki yasağına benziyor. Sultan Murat kendisi içkisini yudumlarmış. Soran olduğu zaman da, "Ben içerken yasak kalkıyor" dermiş...