Kırım Özerk Cumhuriyeti dendiğinde neresi diye soranlar var, Ukrayna deyince ha tamam diyorlar. Kırım’ın makûs talihi daha burada başlıyor.
Kırım’a ikinci gidişim bu. Bir daha imkân olsa yine giderim. Makedonya, Kosova, Özbekistan v.s. diye uzayıp giden gezi programında bir kez daha Kırım’a gitmek isteme sebebim orasıyla kurduğum acı ve yalnızlık üzerine kurulmuş bağ. Yazmaya kalksanız ki, Şubat ayındaki ziyaretten sonra 4 tam sayfa yazdım inanın yetmiyor.
Başlıkta sözlerinin yer aldığı Mehter Marşı’nın bundan yüzyıllar önce sık sık dillendiği bir coğrafya parçası yabancı bir yer değil. Bizim öz be öz topraklarımız.
Bir kere 5400 genç için yapılan bu müthiş organizasyonda bana kalırsa en büyük kısım Kırım’a ayrılmalı. Türkiye’de yaşayan Boşnak, Makedon, Özbek, Kırgız, Azeri vatandaşlarımızın sayısı az değil. Gel gelelim Kırım Tatarlarının ülkemizdeki nüfusu ise 6 Milyon kadar. Yani çok ciddi bir oran değil mi? Çok önemli bir sorunun cevabı gizli Kırım’da. Türkiye’de ve Eskişehir de neden bu kadar çok Kırım Tatarı var diye soranların, tüylerini diken diken edecek kadar acı bir cevap.
Bu sebeple başta Eskişehir de yaşayan ve Kırım’ı hiç görmemiş Kırım Tatarı gençlerimiz olmak üzere Kırım’a planlanan sayıdan daha fazla genç gönderilmeli. TDKB Ajansı yetkililerine bu konuyla ilgili ciddi bir ricada bulunuyorum.
Çibörek olaydı iyiydi…
Kırım’da gençlerimizle birlikte çok yoğun bir program izledik. TDKB Ajansı kısa zamanda çok büyük bir organizasyona imza atarak, dar zamanda bu işi sorunsuz yerine getirmeye çalışıyor. Ufak tefek aksilikler illaki olacak ve giidp geldikçe bizler uyarıcağız ki, onlar da haberdar olsun ve düzeltme şansları olsun.
Mesela; Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu; Kırım Tatarlarının lideri ve tek başına büyük mücadeleler vermiş, kazanımlar elde etmiş bir isim. Kırımoğlu ile mutlaka görüşülmeli.
Mesela; Sivastopol’da Rus tarihini anlatan bir müzenin 5 dakika uzağında orada ayakta kalan tek aktif camii olan Akyar, mutlaka görülmeli.
Mesela; Rus tarihini anlatan Saray ziyaretlerin sayısı azaltılıp, Kırım Tatarlarının acılar içinde yaşadığı bir köy ziyareti eklenmeli.
Mesela; Kırım Çibörek, sorpa, yatık börek gibi lezzetlerin anavatanı. Bizim Kırım’ı tanıtmak için götürdüğümüz gençler bu yerel lezzetlerin hiç birini tadamadı. Bence bu önemli detay atlanmamalı. Çibörek olaydı iyiydi dememeli çocuklarımız..
Bir de Eskişehir de bildiğim kadarıyla çok aktif ve Kırım konusuna hâkim bir dernek var. Dernekten birileri olur diye tahmin ediyordum ama yoktu. Rehberlik konusunda bence dernekte düşünülmeli.
Gezerek birçok yeri gören ve öğrenen gençlerimiz eminim ki biraz da sürgünün ve yaşanan acının öyküsünü dinlemeli.
Ben bir zamanlar Atalarımın yaptığı ve hüküm sürdüğü Han saray kapısında bizlerin Rus veya Ukrayna vatandaşı olan zalim görevlilerce yadırganıp, video çekebilmek için 40 dakika bekletmeleri gibi bir durumu çok hazmedemiyorum.
İşte bu yüzden Türk Dünyası fikri maddesel gerçeklerin ötesinde manevi bir işbirliğini ve ortaya çıkartacağı büyük gücü anımsatıyor bana. Ben 20,30 yıl sonrasını ya da ben göremesem bile çocuğumun görmesini arzu ettiği Han saray’da ki Türk bayrağını düşlüyorum.
Program Haftaya
Tabi Kırım gezisinin bir başka özelliği de her ayrıntıyı bir program halinde sizlere sunacak olmamız. Bu kez yazı dizisi değil, Kırım ile ilgili hüzünlü, neşeli, öğretici bir program izleyeceksiniz. Kameraman arkadaşım Mustafa Dizman ile birlikte yaptığımız çekimler haftaya Es TV ekranlarında yayınlanacak ve program konusunda deplasman öykülerinden bildiğiniz gibi iddialıyız. Umarım sözlerimiz hava da kalmaz. Bizi izlemeye devam edin…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...