Yaşamın İçinden: Ömer Duru
Melih Aşık yazmıştı.
Osmanlı paşalarından birinin yanaşması, onu savunayım
derken suç işleyip hapse atılmış.
Adamı kurtarması için paşaya ricacı olmuşlar.
Paşa “Hele günü gelsin bir şeyler yaparız”
deyip ricacıları çeviriyormuş.
Son duruşmada paşa mahkemeye gidip, kapının yanında durmuş.
Yanaşma paşayı ele vermeyip bütün suçu kabul etmiş.
Tek umudu “paşaymış”.
Kendisini kurtaracağına inanmaktaymış
Ama Paşa’da çıt yokmuş.
Duruşma sonunda kadı efendi, kara kaplı defteri çıkarıp kararı açıklamış:
“Yanaşmanın idamına.”
Zavallı yanaşma zaptiyelerin kolları arasında dışarı çıkarken,
Paşa ile göz göze gelmiş.
Tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sırada Paşa eğilip kulağına fısıldamış:
“Evladım bir can için beni mahçup etme..”
--//--
Uludere’de kırk vatandaş yaşamını yitirdi ya.
Ölenlerin yakınlarına 123 biner TL verildi.
Ana muhalefet partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu soruyor:
“İhbarı kim yaptı?”
Çıt yok..
--//--
Pamukova’da 41 kişinin hayatını kaybettiği hızlı tren deneme davası sona erdi.
Gerekçe:
“Zaman aşımı..”
Neden zaman aşmış?.
Niçin yargı zamanında sona ermemiş?
Kimse bir şey bilmiyor.
Bir açıklama yapanda yok.
Vatandaşın kafası karışık.
Yargı konusunda endişeli yorumlar yapılıyor.
Sonuç..
Ölen öldüğü ile kaldı, gerisi boş.
--//--
Deniz Feneri davasında sanıklar tahliye oldu.
Davanın savcıları hakkında evrakta sahtecilik iddiasıyla soruşturma açılmıştı.
Sonuç:
“Tahliye tamam. Soruşturma devam.”
--//--:
Her neyse?..
Bir dostum yazıyı yazarken yanımda oturuyor, göz ucuyla yazdığımı okuyordu galiba ki,
“Bu konulara fazla girme” dedi gülerek:
“Bunları büyükler düşünsün?”
Doğru gerçekten bakın ortalığa.
MİT sorgulandı. Üst düzey Emniyetçiler görevden alındı.
Dostumun söylediğine geliyor gelişmeler.
Bırakalım bunları büyükler düşünsün değil mi?..
---------------------------------------------------------------------------------------------
10 Şubat 2012-02-08
-Unutulanlar, unutulmayanlar—
Geçtiğimiz günlerde yazmış ve demiştim ki “Eskişehir’in halen görev yapan altı milletvekilinin adlarını yüz kişiden yirmisi tam olarak sayamamış. Hatta, bazıları Eskişehir’de kaç milletvekilinin olduğunu da tam olarak bilememiş.
Önceki gün Hamamyolunda bir işyerinde söz gene dönüp dolaştı, siyasete geldi. İşyeri sahibi eski DP’lilerdendir. Genel seçimleri bilmiyorum ama, yerel seçimlerde oyunu Büyükerşen’e verir. Hamamyolunu kırk yıldır beklediğini söyleyen dostumuz şimdiki vekillerin halkı tanımadıklarını belirterek, “Böyle olunca vatandaşta onları tanımıyor. Bakın İ.Yaşar Dedelek’e kime sorsanız bilir. Aynı şekilde Sadri Yıldırım’a bakın. Eskişehir’de en çok sevilen ve tanınan milletvekili olmuştur. MHP milletvekilini CHP’nin milletvekillerini sorun kimse sayamaz. Ama, Sadri ağabeyi herkes bilir, Dedelek’i herkes tanır. Önemli olan, milletvekilinin halkla iç içe olmasıdır. Kazım Kurt’u biliriz. Ama diğerini tanımayız. İktidar vekillerinden Kemal Unakıtan’ı unutmayız. Ama, diğerlerinin hatırlamak için düşünmemiz lazım vekil halkı, halkta vekili tanımalı. Tepeden inme vekil atamaları yapılırsa, durum her zaman böyle olur”
Evet bütün mesele bu galiba. Genel seçimlerde tepeden inme adayların önü alınmadıkça, benzeri olayların önü kesilmez. Dahası siyasi partilerde liderler sultası da demokrasinin bir parçaşıymış gibi tepemizde asılı durur.
Okurlar soruyor--..
---Büyükler ne konuşur?-.
Birkaç gündür basında kent yöneticileri ve milletvekillerinin birlikte yedikleri yemek gündeme geliyor. Yemeğin basına kapalı oluşu. Sonunda hiçbir açıklamanın yapılmayışı vatandaşın merakını daha da artırdı.
Bu konu da değişik telefonlar aldık. Dahası yorum yapan okurlarımız da oldu. Bu yorumlardan bazısını alıyoruz köşemize ve büyüklerimize sunuyoruz:
--“Anlaşılan işin kolayı bulundu. Kent sorunları üst üste bindiğinde, yöneticiler bir yemekte buluşacaklar, buluşma basına kapalı tutulacak ve sonunda hiçbir açıklama yapılmayacak. Ve, herkes kendisine göre bir yorumda bulunacak. Ardından her kafadan bir ses çıkarak, sorunlar rafa kaldırılacak. Geçtiğimiz aylarda ESO Başkanı Savaş Özaydemir’in verdiği yemekte olduğu gibi, son Büyükşehir Belediyesi’nin verdiğini duyduğumuz yemekte de böyle oldu. Toplantının sonunda hiçbir açıklamanın yapılmayışı da, gelişmelerin tuzu biberi oldu. Oysa denebilirdi ki “Bu bir sohbet yemeği. Yorgunluk atacağız, kent sorunlarını konuşmayacağız” Ozama kimse bir şey merak etmez, kimse “sorunlar gündeme gelmiş mi?”demezdi.
--Bu sokaklarda oturanlar ne yapacak?-
Köşemizde birkaç kez yazdık. Kent merkezinin karını temizleyip tuz atan belediyeler, ara sokaklarda oturan vatandaşları neden düşünmüyor diye sorduk. Hiç kimse aldırış etmedi. Dün Hacı Seyit Mahallesi Özdemir sokaktan giderken bu sakak sakinlerinden bir kaç bayan evlerinin balkonlarından seslendiler, “Çek şu sokağın durumunu. Adım atsak karın içine gömülüyoruz. Zaman zaman sokağa sucu bile giremiyor. Biz de bu şehirde oturuyoruz. Sabahları evlerimize çocuklarımızı okula götürecek servis arabaları bile giremiyor”…
Haklısınız deyip gösterdikleri sokağın resmini çektim. Haklı söze ne denir ki?.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...