İster yerel, ister genel tabloya bakıldığında, siyasi üslubun ne kadar bencil, ötekileştiren ve yapıcılıktan uzak olduğuna hemen her gün şahit oluyoruz. Bu duruma o kadar alışmış, o kadar benimsemişiz ki, birileri çıkıp aslında olması gereken bir dil kullanınca “vay be” diyoruz.
Üslubun ne kadar önemli olduğunu, doğru kullanıldığı takdir de ve samimi olursa krizleri sona erdiren, öfkeyi dindiren ve insanları ikna eden bir mucizesi olduğunu sık sık söylerim.
Cumartesi akşamı Aday tanıtım toplantısı için Eskişehir’e gelen Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın üslubu uzun zamandır duymayı özlediğimiz bir tarzda olunca bu konunun altını özellikle çizmek istedim.
“Bu ülkenin sarhoşu da bizim, ayyaşı da” diyen ve herkesi kucaklamak gerektiğini belirten Kamalak Gezi olaylarında Eskişehir’de yaşamını yitiren yavrumuz diyerek bu konuda pek çok insanın siyaseten gösteremediği hassasiyeti de gösterdi.
“Unutmayalım ki hepimiz bu milletin evlatlarıyız, sağcısıyla solcusuyla ilericisiyle gericisiyle laikçisiyle şeriatçısıyla herkesin inancı kendine ait, hepimiz bu milletin evlatlarıyız, kardeşiz. Bu ülkede hepimize yetecek kadar yer de vardır, nimet de vardır, yeter ki hakça bir paylaşım sağlanabilsin" ifadelerini belki sol tandemli bir partinin lideri söylese sıradan gelebilirdi bizlere ama Milli Görüş çizgisinden sapmayan bir parti lideri söyleyince takdiri hak etti.
Çünkü bu ülkenin insanları artık İktidar ya da muhalefet fark etmiyor, ötekileştiren ve sadece kendi duruşundaki insanları rahatlatacak söylemlerden fazlaca bunaldı. Artık bu dili değiştirmek gerekiyor, bu dil dışında bir üslubu görünce de yazmamak olmuyor.
Öte yandan Saadet Partisi adaylarını kamuoyuna tanıttı. Büyükşehir’de beklenildiği gibi İl Başkanı Fesih Bingöl aday oldu. Yapı denetim, imar ve kentsel dönüşüm konularında fazlaca tecrübeli olan Bingöl’e de hayırlı olsun diyoruz.
“Bizim Yunus”
Bizim Yunus bu şehrin en mütevazi en sessiz ama en derin değeridir. İsmini yerleşkelere, caddelere, parklara, okullara verir. Şiirleri dilden dile dile Anadolu’dan Dünya’ya aktarılan bir şöhrete sahip se de, kendi sanki bir gölge de sessizce oturup seyreder âlemi.
Ne süslü isimler eklenir adına, ne bey denir, ne de hazretleri. Ama Yunus Türk tasavvufunun en önemli mihenk taşlarından biridir.
Yunus’u ilk defa beyaz perde’ye taşımak, Aşkın sesini bu vesileyle duyurmak şüphesiz büyük bir kalıcı eser. Gala gösteriminde çıt çıkmadan izlenen Yunus eminim ki kendini bir parça da olsun daha rahat ifade edecektir. Vali Güngör Azim Tuna’nın titizlikle ilgilendiği bu konu Eskişehir’li Yunus için çok hayırlı bir iş olmuş emeklerine sağlık.
Kaç kişi izler, nasıl bir gişesi olur bilemiyorum ama bunu bir film’den ziyade bir belge niteliğiyle başta Eskişehir’li çocuklarımıza izletmek borcumuz olmalı. En azından her yere ismini koyduğumuz bizim Yunus’u biraz anlamak için iyi fırsat bulmuş olurlar.