Kabukcuoğlu, siyanür ve seçim

Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, TBMM'de bir basın toplantısı düzenleyerek Kaymaz'da bulunan bir siyanür havuzuna karşı açıklamalarda bulundu. Bilindiği gibi konuyu daha önce yine Eskişehir Milletvekili olan Utku Çakırözer de gündeme getirmişti. Kaymaz'ın son derece verimli topraklarının olduğunu hepimiz biliyoruz. Hele ki yörenin bir fasulyesi vardır ki, parmaklarınızı yersiniz. Ancak Türkiye'nin pek çok verimli toprağının başına gelenler, Kaymaz'ın da başına gelmek üzere. Ülke genelinde bir takım rant grupları toprağı hiçe sayarak, kısa vâdede kasalarına atacakları paraların derdindeler. Nitekim ve maalesef Kaymazlı kardeşlerimizden öğreniyoruz ki, bölgede şimdiden ağaçlar kurumaya, toprak küsmeye başlamış... İYİ Partili vekil ayrıca gazetecilerin sorularını da yanıtlamış ve MHP'nin birbiri ardına yaptığı açıklamalar dikkatine sunulmuş. Yine bilindiği gibi MHP Genel Başkanı yakınlarda damat hazretlerinin göründüğü gibi değil, aslında yetenekli olduğunu savunan birtakım twitler atmıştı. Kabukcuoğlu Hükumetin gündem değiştirmek için bu tip twitleri attırdığını belirterek, şahsi görüşünün millete söyleyecek sözü bulunmayanların erken seçim istemeyeceği yönünde olduğunu belirtti. Aslında ben de erken seçimin hükumet kanadı tarafından istenmeyeceğini düşünenlerdenim. Şimdi bir seçim olursa AK Parti'nin seçim kaybetme ihtimalini yabana atmamak lazım. Diyelim ki seçim oldu ve hükumet kazandı, iyi de ne geçecek ellerine? Fazladan iki sene iktidar olma hakkı. Öte yandan seçime hiç gitmezlerse zaten 3 sene boyunca memleketi istedikleri gibi yönetmeyecekler mi? 3 senede kaç ihale açılır? Öyle değil mi ama?.. Yani Kabukcuoğlu'yla benzer düşünüyorum. Hükumetin erken seçim istememesi lazım. Ayrıca ben muhalefetin yerinde olsam da erken seçim istemezdim. "Gadâyıfın altı kızarsın" diye beklerdim. Ki muhalefet de öyle yapıyor zaten. İktidarın yerinde olsam da "Şimdi seçim kaybedeceğime üç sene daha keyfime bakarım. 3 sene sonraya Allah Kerimdir" derdim. İyi ama kardeşim öte yandan eldeki bütün veriler, bir erken seçime hazırlandığımızı gösteriyor. Kafamız karışıyor doğrusu...

Sanayici neden zarar ediyor?

Organize Sanayi Odası Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir'in savunma ve havacılık sektöründeki ihracatının 35 milyon dolar düştüğünü ifade etti. Hoş bir gelişme değil elbette. Ancak benim beklediğim bir gelişme olduğunu da belirteyim. Bilindiği gibi Türkiye olarak JSF adındaki bir projeye dâhil olmuştuk. Hani birileri, "Efendimiz hazretleri başımıza gelmeden önce kağnıya biniyorduk" dese de bu projeye 57'inci DSP – MHP – ANAP hükumeti zamanında girmiştik. Meşhur F – 35 savaş uçaklarından bahsediyorum. Proje kapsamında Eskişehir'de de pek çok fabrikamız yedek parça üretiyordu. Şimdi bu projeden ve zaten ve muhtemelen paketini bile açmayacağımız ve sirkeli turşusunu kuracağımız S – 400 füzelerini aldığımız için dışlandık. Şimdi de sanayicimiz yaptığı yatırımların karşılığını alamıyor ve zarar ediyor. Bu zararın da muhalefet tarafından karşılanması lazım. Malumunuz hep onların suçu bunlar.

Bilim dediğin boş iş

Anadolu Üniversitesi'nin yeni rektörünün kim olacağı, pek çok kişiye dert oldu. Herkes yeni rektörde olması gereken vasıfları sıralıyor. Tabii bu vasıflar arasında "İyi bir bilimadamı olmalı" veya "Demokrat bir yapısı olmalı" diyenleri duymadım. Demek ki bu tip vasıfların olacağından çoktan umudu kesmiş durumdayız. Dile getirmeyi bile saçma buluyormuşuz... Ancak ben – kapalı kapılar ardında – yeni rektörü belirleyecek olanların iki vasıf üzerinde durduklarını düşünüyorum. Bu kişilerinn birinci beklentisi rektörün bir takım ihaleleri 'Hakkaniyet' ile dağıtması. Tabii ihaleleri kapacak müteahhitlerin de iyi birer müslüman olmaları ve mesela 'Zekat' vermekten kaçınmamaları lazım. Bu arada yeni rektör 'Bizim' adamlarımızı da işe sokmalı elbette... Bilimmiş, felsefeymiş, sanatmış; bunlar boş işler...