9 Eylül 1923'te kurulan Cumhuriyet Halk Partisi 97'inci yaşını kutluyor. CHP'li dostlarımızı tebrik ederiz. Önemli bir partinin parçasılar. Gurur duymak haklarıdır...
Aslında CHP'nin tarihini 1919 Sivas Kongresi'ne kadar götürenler yanılıyor. Çünkü – bana kalırsa elbette – CHP çok daha eskilere Talat Paşa'nın İttihat ve Terakkisine kadar geçmişi uzanan bir siyasal yapı. Cumhuriyetimizin ilk üç Cumhurbaşkanı olan Atatürk, İnönü ve Celal Bayar birer ittihatçıdır. Elbette bugünkü CHP ile İttihat Terakki arasındaki bağlar sembolik. Parti şu anda daha ziyade enternasyonalist bir çizgide. 1970'lerin Ecevit rüzgarı ile birlikte dönüşen CHP, Atatürk'ün dediği gibi "Herşeyden önce Türk Milliyetçisi" olan bir parti değil. CHP daha ziyade her şeyden önce solcu bir parti izlenimi veriyor.
Yanlış anlamayın bunları eleştiri olarak yazmıyorum. Milliyetçi olmak da, solcu olmak da eleştirilecek bir şey değil. Yalnızca durum saptaması yapıyorum. Dünya değişir, insanlar değişir, partiler dönüşür... Bunu en iyi bilenlerdenim.
Ayrıca bir ülkenin sağcı ve solcu partilere eşit olarak ihtiyacı vardır. Uzun yıllar sol cenahın bayraktarlığını yapan CHP, yalnızca bu bayrağı taşıdığı için bile övgüyü hak ediyor.
CHP'nin geçmişinden bahsettiğimiz bu kadar yeter. Ötesini tarihçilere bırakalım. Gelelim CHP'nin geleceğine...
İyi bir CHP'li olan Erman Gölet sıklıkla, "Atatürk hariç hiçbir genel başkanımız, partiden daha büyük olmamıştır" ifadelerini kullanırdı. Kendisinden yıllar önce dinlediğim bu sözü hiç unutmamışım; müsaadenizle burada kullanayım.
Ancak şimdiki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini iyice geriye çekerek, "Eşitler arasında birinci" olmayı istiyor. Bu tutum CHP için ciddi bir avantaj aslında. Güçlü lider, karizmatik başkan, masaya yumruğunu vuran önder gibi tanımlamalar artık eskisi gibi geçer akçe değil. Artık demokrat olan, vatandaşın sofrasına çömelip soğan – ekmek paylaşan liderler aranıyor. Milleti açlıktan kırılırken altın tahtlara oturarak tıkınan liderler değil...
Nitekim sürekli seçim mağlubiyeti alan CHP ve Kılıçdaroğlu, son seçimlerde büyük bir muzafferiyet elde etti. Bu öyle bir başarıydı ki Gelecek ve DEVA Partileri kuruldu; AK Parti üçe parçalandı. Millet İttifakı'nın iki ayağından biri olan CHP bunu kavga etmeden ve zeytin dalı uzatarak başardı. Böylesine pis bir kavga ortamında, farklı kesimlerin oylarını almak öyle kolay bir şey değil.
Şimdi burnuna sinek konsa, onunla kavga eden bir CHP'li, yani Muharrem İnce yeni bir hareket başlatmış. Allah yolunu açık etsin. Ancak CHP uzlaşıcı olduğu zaman başarılı oluyor. Kavga ettiği zaman değil.
Türk Milleti olarak kavga edilmesinden bıktık usandık. Şaka yapmıyorum; milletçe gerçekten artık "Bunlaaaarrrrr!" diye kükreyerek yalanlar savuranlardan çok yorulduk. Doğruyu söyleyen, ama sakince söyleyenlere ihtiyacımız var.
Şimdi CHP hiçbir zaman olmadığı kadar iktidara yakın. Bunu da o birilerinin beğenmediği dostları sayesinde başarıyor.
Dostlardan biri olan İYİ Parti, CHP'nin İttihatçı geçmişine, CHP'den çok daha yakın olan bir parti aslında... Eğer ki bölücü olmayan ama etnik farklılıklara da saygı duyan bir CHP olursa, bir sonraki seçimin en kuvvetli adayı olur. Zira dostları her daim yanında olur. O dostlar kahvaltıya da farklı fikirleri olanları rahatlıkla davet eder ve ekmeğini bölüşür. Yok farklı etnik kimliklere saygıyla, bölücülük arasındaki çizgiyi şaşırırlarsa, önce İttihatçılar kendi yoluna gider; ortada dost filan kalmaz.
Kış dönemine girilmesiyle birlikte ESTRAM da sefer sayılarını artırdı. Sevinmek mi lazım, yoksa üzülmek mi kestiremiyorum doğrusu. Kışın insanlarımızın üşümeden ve ıslanmadan seyahat edecek olması elbette güzel bir şey. Öte yandan mesafe kurallarına da önem vermek gerekiyor. Bazı kişisel işlerim nedeniyle hafta sonununu başkentimzde geçirdim. Ankaralı kardeşlerimiz salgına ilişkin kuralları hiç umursamıyor. Bu yüzden de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Ankara'nın hastalığın en şiddetli geçtiği il olduğunu şaşırarak belirtmiş. Ben Ankara'yı gördükten sonra hiç şaşırmadım. Eskişehirli olarak 'uyanık' olmakla övünürüz. Lütfen salgın karşısındaki basit önlemlere dikkat edelim...
aslında chpnin kökeni 4-11 eylül 1919 sivas kongresinden sonra kuruluyor. (A-RMHG). kuruluş olarak 11 eylül'dür. ancak büyük taarruz sonrası parti kuruluşu, izmirin kurtuluşuna denk getirilmiştir.