Eskişehir Sanayi Odası, TCDD yetkilileriyle bir antlaşmaya imza atarak, kentteki sanayi kuruluşlarının demiryollarını kullanarak limanlara bağlanmasını sağlayacak.
Güzel bir niyetle atılan iyi bir adım. İnşallah devamı gelir.
Sanayi demek ürettiğiniz malları ve ihtiyaç duyduğunuz hammaddeyi ucuza nakletmek demek. Lojistik altyapınız yoksa, sanayiniz çok gelişmez.
Sanayi devriminin öncüleri olan İsveç ve İngiltere gibi ülkelerde su kanalları açıtılar. Bugün turistik gemilerin salına salına gittiği bu kanallarda 2 yüzyıl önce küçük ticaret gemileri gitmekteydi. Daha sonra demiryollarının ortaya çıkmasıyla birlikte bütün dünya demir ağlarla örüldü. Ancak biz yine bu devrimin dışında kaldık. 30'lu yıllarda ülkemizi demir ağlarla biz de ördük. Ancak bu sanayi kaygılarından ziyade, ordumuzun nakliyesini kolaylaştırmak içindi.
Tarih anlatıp da sıkmayayım sizi. Özetlemek gerekirse Türkiye'de sanayicinin lojistiği maalesef kara yollarına kalmış durumda. "Maalesef" diyorum çünkü kara yollarıyla limanlara bağlanmak çok pahalı. İşte Celalettin Kesikbaş önderliğindeki ESO, TCDD ile bir protokol imzalayarak Hasanbey Lojistik Merkeziyle liman bağlantılarını tamamlayacak.
Buna bir de romantik ve akılda kalıcı bir isim de bulmuşlar; Yeşil Yol... Yeri gelmişken demiryolu taşımacılığının karbon salınımını ciddi bir şekilde azalttığını da hatırlatalım.
Hem TCDD yetkililerini hem de ESO yetkililerini tebrik ederiz. İnşallah bu kez iyi niyetli projeler kağıt üzerinde kalmaz. Zira geçmişte büyük ve debdebeli törrenlerle atılan imzaların pek bir işe yaramadığını gördük. Bu kez farklı olacağını umut ediyoruz. İşin doğrusu bu işi işadamlarımıza versek, projeyi sorunsuzca tamamlayacaklarından kuşkum yok. Ancak işin içine TCDD girince, "Ancak!.." diyen, "Mümkün değil" diyen ve "Mevzuata uygun mu bir bakalım" diyen bürokratlar çıkacağından endişe ediyoruz.
Tabii demiryollarının işletmelerinin de özelleştirilmesinde büyük yarar var. Sanayicinin istediği hızlı ve ucuz hareket etmektir. Bu talepleri ancak özel lojistik şirketleri karşılar. Demiryollarında özel lojistik şirketler kurulmadan Türk sanayisi tam olarak gelişemeyecek.
Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli'nin de kovid – 19 virüsünü kaptığını öğrendik. Tek tesellimiz Sayın Küpeli'nin hastalık seyrinin hafif geçiyor olması. Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ancak son zamanlarda hastalık çok yaygınlaştı. Her geçen gün çevremizde daha çok insanın hastalığa kapıldığını öğreniyoruz. Maalesef ülke olarak ipin ucunu kaçırdık. Bir ara, "İtalya'da şu kadar hasta, Almanya'da şu kadar hasta var, ama Türkiye'de yok" diye övünüyorduk.
Bir kere başkalarının felaketinden dolayı övünmek insanlığa sığmaz. İkinci olarak o açıklanan verilere inanan var mıdır bilemiyorum.
Her neyse... Dün İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun iyileştiğini haber yaptık. Sayın Nadir Küpeli'nin iyi haberlerini de en kısa süre içinde yapacağız. Ancak siz yine de kendinize dikkat edin. Bu hastalığın şakası yok.
Sözcü Gazetesi yazarı Bekir Coşkun aramızdan ayrıldı. 75 yaşındaki Coşkun nicedir tedavi görmekteydi ve işin aslı kendisinin ölümüne hazırlanmıştık. Ancak yine de kaybına önceden hazırlanmak, üzüntümüzü hafifletmedi. Çok sevdiğiniz bir akrabanız ölünce, bunu kabullehemezsiniz. Bekir Coşkun da ülkesini seven gazete okuyucuları için aileden birisiydi. Bu yüzden ölümünü yasla karşılandı. Bekir Coşkun aynı zamanda edebiyat ile gazeteciliği buluşturan usta bir kalemdi. Keşke tırnağının ucu kadar olsak. Başka bir şey istemeyiz...
Kerem kardeş ; kendini bula bula Bekir Coşkun'un tırnağının ucu olmaya layık görmüşsün neyleyelim yaradan gönlündekini versin. Biraz çıtayı yükseltsen diyecektim ama " Vermeyince MAĞRUP neylesin MAHMUT " !