İktidar erkini elinde bulunduranların sıklıkla başvurduğu yöntemlerden biri de “muhalefeti de kendilerinin yapmasıdır”
Şimdi herkesin aklına şu soru geliyor; “Bir iktidar nasıl olur da aynı zamanda muhalefet olur?”
Bu olay sadece Türkiye’ye, Eskişehir’e özgü değil.
Tüm dünyada artık iktidarlar aynı zamanda kendi muhalefetini de yaratıyor.
Ankara’nın en ünlü valilerinden olan Nevzat Tandoğan ne demişti: “Komünizm gelecekse onu da biz getiririz. Size ne oluyor?”
İktidar olmanın en etkili yolu artık kendi muhalefetini kendi yaratmaktan geçiyor.
Böylelikle o puslu havanın içinde asıl muhalefetle, son dönemin gözde tabirini kullanırsak “çakma muhalefet” birbirine karışır.
Onlarca siyasi parti, yüzlerce sivil toplum örgütü…
Hepsi bir şeyler söylüyor, bir şeylere muhalefet eder gibi gözüküyor. En son baktığımız noktada ise
karşımıza şu sonuç çıkıyor: Aslında muhalefet yokmuş…
Bu nedenle muhalefet, muhalefet edemiyor.
Çakma muhalefet, zaten iktidara yapışmış durumda…
“Al gülüm ver gülüm”
Türkiye’de son dönemde yaşanan en büyük tartışmalara bir göz atın. İktidarla, muhalefet arasındaki bir çok tartışmanın “fındık kabuğunu” doldurmayacağını göreceksiniz
. İktidarın, iktidar olduğunu kitlelere anlatabilmesi için muhalefetinin olması gerekiyor.
Yoksa, muhalefet yaratılır.
İktidar her zaman bulunur.
Ama ülkelerin, şehirlerin iyi yönetilebilmesi için güçlü muhalefete ihtiyaç var.
ATATÜRK SEVGİSİ!
Çankaya Belediyesi tarafından Cumhuriyet’in İlanının 96. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında bu yıl ilk kez düzenlenen ‘
Cumhuriyete Değer Katanlar’ ödülüne Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen layık görüldü.
Büyükerşen’in ödül töreninde yaptığı konuşmadaki Atatürk, vurgusu çok değerliydi…
-Eğer Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete en küçük bir katkımız olduysa ne mutlu bizlere.
Çünkü cumhuriyetin kazanımları ile bugünlere kadar gelmiş birisi olarak, ne hizmet yaparsam yapayım son nefesime kadar kendimi Atatürk’e borçlu hissetmeye devam edeceğim.
…/…
Bir kuşağımız Atatürk’ü çok sevdi…
Atatürk’ün izinden gitti…
Atatürk’e kendisinin borçlu olduğunu bildi…
Atatürk sevgisini bitirmek isteyenler başarımlı olamadılar.
Atatürk, sevgisi şu günlerde daha da artıyor…
ÖZGÜRLÜK MÜ? KORKAKLIK MI?
Ne kadar özgürüz?
Ya da soruyu bir başka türlü sorayım...
-Ne kadar korkuyoruz?
Özgürlük ve korku birbirinden uzak değil, yakın kavramlardır...
Thomas Paine şu tespitte bulunuyor...
-İnsanlar hükümetten korktuğu zaman zorbalık;
-Hükümet insanlardan korktuğu zaman özgürlük vardır...
KAZANÇ!
İnsanın sermayesi bilgisidir, bilime olan inancıdır. Sabır, çok hata yapmamıza engel olur…
İnsanın en büyük kazancı ise “Yetinmektir”
Yetinmeyi bilmeyen insan sürekli daha fazlasını ister! İstedikçe de mutlu olamaz…
Bitmek bilmeyen “
kısır bir döngüdür” bu…
GÜNÜN SÖZÜ
“Sizi acıdan kurtaracak iki yol var " der Nietzsche ve ekler:
- hızlı bir ölüm
- uzun bir sevgi
GÜNÜN KARİKATÜRÜ