Bugün tam bir hafta oldu. Ancak vakit bulabildim yazmak için. Geçen hafta Pazar günü İstanbul Saraçoğlu Stadyumunda Eskişehirspor’un Fenerbahçe ile oynayacağı karşılaşmayı izlemek için sevgili Soner Yüksel’in ‘Deplasman Öyküleri’ ekibine katıldım. Sabahın saat: 04.00’ünde yola çıktık.
İstanbul’a varış saatimiz 09.00 idi.
Ligin ilk yarısında Galatasaray deplasmanına da gitmiştim. İstanbul’a vardığımızda saat: 11.00 sularında Eskişehirli iş adamı, Eskişehir aşığı, Eskişehir’den yıllar önce İstanbul’a gidip yerleşmesine rağmen Eskişehir’den hiç kopmamış Beyti Çemen’e telefon ettim.
Çünkü Soner, her gittiği deplasmanda ne yapar eder bir Eskişehirli bulur, onlarla Eskişehir’i konuşurdu. Galatasaray maçı öncesinde de Beyti Çemen ile konuşalım istedik.
Telefon ettim.
‘Abi biz Anadolu Gazetesi ve ES TV ekibi olarak Galatasaray maçına geldik. Biliyorsun maç saat 19.00’da. Maç saatine kadar İstanbul’da dolaşıp rastladığımız Eskişehirlilerle söyleşi yapıyoruz. Eğer müsait olursan seninle de yapalım istedik’ dedim.
Bir saat sonra Karaköy’deki Karaköy İş Hanındaki işyerinde buluştuk. İşyerinde kolilerce Kalabak Suyunu görünce şaşırdık.
‘Ben İstanbul’da hem evimde hem de işyerimde Kalabak Suyundan başka su içmem. Ayda bir Eskişehir’e geldiğimde arabamın arkasına ve bagajına koli koli her çeşit Kalabak suyunu yüklerim. Bana bir veya bir buçuk ay yeter’ dedi.
İşyerinde çalışanlardan birisine ‘Kalabak Suyunun tadını beğeniyor musunuz?’ diye sorduğumuzda;
‘Abi ben Kalabak suyu ile büyüdüm. Hala da Kalabak suyu içerim. Tadını da çok iyi bilirim’ deyince şaşırdık.
‘İstanbul’da Kalabak Suyumu satılıyor da Kalabak Suyu ile büyüdünüz?’ diye sormak zorunda kaldım.
‘Abi ben İstanbullu değilim. Benimde memleketim Eskişehir. İnanmasanız nüfus cüzdanımı göstereyim’ diyerek cebinden çıkardı. Gerçekten de doğum yeri Eskişehir. Nüfusa kayıtlı olduğu il Eskişehir. Ailesi de Eskişehir de oturuyor.
Burada Beyti Çemen araya girdi.
‘Arkadaşlar sadece o arkadaş değil. İşyerimde çalışanların yüzde 90’ı Eskişehirli. Eskişehir’den geldiler. Ben getirdim kendilerini İstanbul’a. İşyerimde Eskişehir manzaraları. İçtiğimiz su Kalabak. Patron ve çalışanlar Eskişehirli. Biz hepimiz İstanbul’da oturuyor, çalışıyoruz ama kalbimiz Eskişehir de. Beynimizin yarısı Eskişehir’de” dedi.
Böylesine Eskişehir aşığını İstanbul’un diğer bölgelerinde veya bu güzel yurdumuzun bir başka memleketinde bulmak mümkün değil.
Fenerbahçe deplasmanı öncesi telefon etti ve ‘İstanbul’a gelecek misiniz?’ diye sordu.
‘Evet, Pazar sabahı en geç saat: 09.00-10.00 arası Kadıköy’de olacağız’ dedim.
‘İstanbul’a gelince beni mutlaka ara. Sizi Büyükadaya götüreceğim’ dedi.
İstanbul’a vardığımızda saat 09.00 idi. Saat: 10.00’da telefon ettim. ’15 dakika sonra yanınızdayım’ dedi.
Hiç görmediğimiz Büyükadayı Beyti Çemen’in sayesinde gördük ve fayton sefası yaptık.
İstanbul’a gitmişken bir Eskişehirliyi ve Eskişehir aşığını da aramaz isem, İstanbul’a gelip de kendisini aramadan döndüğümü duyar ise büyük bir ayıp etmiş olurdum. Çok değerli dostlarımızdan birisi olan Prof. Dr. Yavuz Beşoğul’na da telefon ettim.
Yavuz Hoca’nın Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde kıymeti bilinmedi. O da istifasını verip önce Medical Park Göztepe Hastanesinde ameliyatlara başladı. Burada Türkiye de ilk kez ‘göğsü açmadan, koltuk altından küçük kesi ile kalp kapağı değişimi’ yapan bir hekim oldu. Kısa sürede İstanbul’da isim yaptı. Başarısı tüm Türkiye’ye yayılınca bu kez Türkiye’nin en önemli özel hastanesi olan Florence Nıghtıngale’ye transfer oldu.
Eskişehir’den gelen hastalarla özel ilgileniyor, onlara çok büyük yardımları oluyormuş. Bunu yanındaki asistanı söyledi.
Evet, İstanbul’da iki Eskişehir hastası ile birlikte bir gün geçirmek, onlarla Eskişehir’i konuşmak, Eskişehir hakkında sohbet etmek ES TV ve Anadolu Gazetesi ekibi olarak çok önemliydi. Yaklaşık 4 saatlik sohbette ilginçtir hiç siyaset konuşulmadı.
İlginç bir anekdot. Ne Beyti Çemen ne de Prof. Dr. Yavuz Beşoğul İstanbul’da olmalarına rağmen bir birlerini tanımıyorlardı. İlk kez ben buluşturup tanıştırdım her iki Eskişehirli ismi. Bu da İstanbul’daki Eskişehirliler Derneği’nin çalışmadığı veya zayıflığının bir göstergesi. İnşallah bu yazıdan sonra bir Eskişehirliler gecesi düzenlerler, İstanbul’da yaşayan tüm Eskişehirlilere ulaşarak bir birlerini tanımalarına ve kaynaşmalarına sebep olurlar.