Pazar günü İstanbul Şükrü Saraçoğlu’nda oynanan Fenerbahçe-Eskişehirspor karşılaşmasını canlı izledim. Maçın değerlendirmesini yapacağım ama önce birkaç izlenimi mi yazmak istiyorum.
Maç başlamadan bir saat kadar önce stadyumun önündeydim. Karşılaşmayı izlemeye gelen taraftarlara baktım. Stadyuma giren her 5 taraftardan birisi bayandı. Bayanlara baktığımda içlerinde genç kızlar, orta yaşlılar ve hatta yaşlarını tam olarak bilemem ama 50-60 civarında olanları da vardı.
40 BİN TARAFTAR’DAN 20 BİN KİŞİNİN
ÜZERİNDE FENERBAHÇE FORMASI VARDI
Onlara göre Fenerbahçe sevgisi, diğer sevgilere göre belki de eş değerdeydi. Karşılaşma sonunda stadyumundan çıkarken de bayan taraftarların sevinci anlatmakla tarif edilmez. Çocuk-genç, bayan-erkek maçı izlemeye gelen 40 bine yakın kişinin abartısız 20 bini aşkınının üzerinde Fenerbahçe forması vardı. Stadyumun çevresinde satılan lisansız ürünlere bakan bile yoktu.
İşte Fenerbahçe sevgisi bu demek.
İstanbul’da oynanan Galatasaray-Eskişehirspor karşılaşmasını da Türk Telekom Arena Stadyumunda izlemiştim. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu önünde ne gördüysem Türk Telekom Arena’da da vardı.
Fenerbahçe ve Galatasaray Kulüpleri sadece hasılattan, sponsorlardan, federasyondan gelen paralarla değil satılan lisanslı ürünlerden de ciddi paralar kazandıklarını düşünüyorum.
Eskişehirspor maçına gelen kaç Eskişehirsporlu taraftarın üzerinde Eskişehirspor forması var? Olanlara baktığımızda yarısından fazlası lisanslı olmayan ürünler.
MAÇIN HAKKI BERABERLİKTİ
Gelelim maça. Eskişehirspor ilk yarıda Fenerbahçe’ye göre daha derli toplu, ne yaptığını bilen ve gol atmak için çalışan takım görüntüsündeydi. İlk 45 dakikada direkten dönen toplar ve Volkan'ın kurtarışları olmasa belki de skor 3-0 olabilirdi. Kamara, Alper Potuk ve Necati’nin kaçırdıkları ve direkler. Top Eskişehirspor’u sevmedi! Eskişehirspor ilk yarıda her zaman golü bulabilecek bir takım son derece diri ve dirençli bir takım görüntüsü verdi.
Eğer ilk yarıda Eskişehirspor golü bulabilseydi bu gol birazda erken olsaydı karşılaşma sonunda gülen taraf Kırmızı-Siyahlılar olurdu.
Karşılaşmanın devre arasında basın tribününde oturan İstanbul medyasının spor muhabirleri ve yazarlarının kendi aralarında sohbetlerini dinledim.
‘Bu Fenerbahçe’yi Eskişehirspor çok rahat yener. Fenerbahçe defansı dökülüyor. Beraberlik Fenerbahçe için iyi sonuç’ diyorlardı. Hatta eleştirdikleri futbolcuların dünkü yorum yazılarına baktığımda adı bile geçmiyordu. Kendi aralarında başarılı futbolunu övdükleri Eskişehirspor’dan ise birer ikişer satır yazıp geçiştirmişler.
Sonuca bakarak Eskişehirspor’u çok fazla eleştirmek doğru olmaz. Ancak şu da bir gerçekti. İkinci yarıda Kırmızı-Siyahlı futbolcular hafta içinde UEFA Avrupa Ligi'ndeki Lazio ile sanki kendileri oynamışlar gibi yoruldular. Maçın sonlarına doğru Fenerbahçe biraz üstün görüldüyse kırmızı-siyahlı futbolcuların maçı bırakmalarına bağlıyorum.
Maçın tümümü ele alarak baktığımızda ilk yarıda Eskişehirspor’un ikinci yarıda da Fenerbahçe’nin üstün olduğu ortaya çıkıyor. Yani maçın hakkı beraberlikti, eğer futbolun adaleti olsaydı!
*-********
İSTANBUL’DAN ESKİŞEHİR’E BAKMAK
İstanbul’da yaşamlarını sürdüren çok sayıda Eskişehirli var. Hatta Türkiye’nin diğer illerinde yaşayan Eskişehirliler, Eskişehir’e geri dönecek olursa bu şehrin nüfusu 1 Milyonu çok rahat geçer.
İstanbul’da yaşayan Eskişehirlilerin bazılarıyla bir araya gelme fırsatı bulduk. Kendileriyle telefonla konuştuk bazı Eskişehirlilerin. Bazılarıyla da Fenerbahçe-Eskişehirspor maçı öncesi stadyumun önünde buluşmak üzere randevulaştık.
Yaklaşık 15 Eskişehirli ile sohbet etme imkanım oldu. Onlara ‘İstanbul’dan Eskişehir’i nasıl görüyorsunuz?’ diye sordum.
‘Hangi anlamda?’ diye sordular.
‘Özellikle siyasi. Yılmaz Hoca yeniden aday olur mu? AK Partinin Büyükşehir Belediye Başkan adayı kim olur? Yılmaz Hoca bu kez CHP’nin adayı olmaz ve belediye başkanlığını noktalarsa CHP kimi aday gösterir?’ diye sorumu bu kez net olarak sordum.
Eskişehir’i uzakta da olsa takip ettiklerini, gelişmeleri Eskişehir’deki gazetelerin web sayfalarından takip ettiklerini söylediler.
‘Yılmaz Hoca’nın son kez aday olacağına inanıyoruz. Ama bu kez Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışı zor geçecek. Yılmaz Hoca’nın yaptığı hizmetler ortada. Eskişehir’i yeni bir şehir yaptı. Ancak yaşadıklarının kendisinin gönlünü yorduğuna da inanıyoruz. Genel Sekreter Mustafa Mansız’ın ani ölümü de üzerine tuz biber oldu. Bunları üst üste koyduğumuzda aday olmayacağını düşünüyoruz. Eğer Yılmaz Hoca bu kez aday olmaz ise AK Parti kimi aday gösterirse göstersin rahat kazanır. Kişiler ve isimler üzerinde yorum yapmak doğru olmaz’ dediler.
İşte İstanbul’dan Eskişehir böyle görülüyor.
Acaba Eskişehir’den nasıl görülüyor. Onu da birkaç gün sonra yazacağım.
*-*******
FIKRA:
Vatan Toprağı
Askerliğe yeni başlamış acemi er Temel çavuşunun yanına giderek. "Komutanım çorbada kum vardı" der.
Komutanı kaşlarını çatarak; "Ne olmuş yanı buraya yemek beğenmeye değil vatan toprağını korumaya geldiniz. Bir daha böyle şikayet istemem" der.
Ama Temelin cevabı hazırdır.
"Komutanım doğru yemek beğenmeye gelmedik ama vatan toprağını yemeye hiç gelmedik" der.
*-*******
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...