31 Mart yerel seçimleri ile yenilenen İstanbul seçimi nedeniyle, çoğu parti, danışma kurulu toplantılarını yapmakta geciktiler. Bu partilerden bir tanesi de Cumhuriyet Halk Partisi; gecikmelide olsa danışma kurulu toplantılarını yapmaya başladı. Bu noktada geçtiğimiz hafta Cumartesi günü Tepebaşı Belediyesi Özdilek Sanat Merkezinde yapılan
Tepebaşı İlçe Danışma Kurulu Toplantısı sonrasında konuşulanlar, parti içerisinde yeni bir tartışma konusunu beraberinde getireceğe benziyor.
*
CHP kulislerinden aldığım bilgiye göre…
Toplantı saati, 13.00’müş.
Ancak toplantı, 13.45’te başlatılabilmiş.
Çünkü Tepebaşı Belediye Başkanı
Ahmet Ataç ile Milletvekili
Utku Çakırözer, bir açılış programında bulunmak zorunda oldukları için, toplantıya zamanında katılamamışlar.
Yöneticiler ve üyeler, 45 dakika boyunca Ataç ile Çakırözer’i beklemiş.
Ancak homurdanmaların yükselmesiyle birlikte, toplantı başlatılmış.
Toplantı başladıktan 25 dakika sonra, yani 14.10’da, Ahmet Ataç ile Utku Çakırözer toplantıya katılmış.
*
İlçe Danışma Kurulunun başlama saatindeki gecikmeyi ve dolayısıyla partililerin bekletilmesini doğru bulmuyorum.
*
Her neyse…
*
Kulislerde konuşulan
asıl mevzu şu…
*
Milletvekili
Jale Nur Süllü, söz konusu toplantıya kaçta katılıyor?
15.00’te; yani, toplantının başlaması gereken saatten tam iki saat sonra!
Ve Süllü, toplantıya girer girmez öyle ifadeler kullanıyor ki, akıllara zarar…
*
Toplantıya katılan üyeler, CHP’nin bir nevi anayasası olan tüzüğe göre parti işleyişini değerlendirirken, Jale Nur Süllü bir anda çıkıyor ve diyor ki:
BIRAKIN ARTIK ŞU TÜZÜK LAFLARINI
“Arkadaşlar, devamlı bir tüzük konusu dolaşıyor ortalıkta. Tüzük nedir ki? Bırakın artık şu tüzük laflarını. Ülkeler bile artık anayasasız yönetiliyor. Bu tüzük işlerini bırakın artık.”
*
Süllü’nün şaşkınlık veren ifadeleri, okuduklarınızla da sınırlı değil.
Şöyle ki:
ÖRGÜT NEDİR Kİ?
“Bizim belediye başkanlarımız başarılı. Bizim belediye başkanlarımız seçim alıyor. Örgüt nedir ki? Örgüt laflarını bırakın arkadaşlar. Bakın Bartın milletvekilimiz var. Partimizin en genç milletvekili. Yetenekli bir milletvekilimiz. O her zaman belediye başkanlarımızın başarılı olduğunu söylüyor. Benim başarılı olduğumu söylüyor. Utku Bey’in başarılı olduğunu söylüyor. O nedenle kongre hesabı yapmayın. Delege hesabı yapanlar var. Üyeler üzerinden delege hesabı yapmayın. Bırakın bu işleri.”
*
Yani, bu ifadeleri okuyunca, dehşete kapılmamak mümkün değil.
Süllü, partinin anayasası olan tüzüğü yok sayıyor ve daha da ileri giderek,
“artık ülkeler anayasasız yönetiliyor” şeklinde akıllara durgunluk veren bir ifade kullanıyor.
Yetmiyor, örgütü yok sayan bir tavır sergiliyor, Süllü;
parti örgütünün belediye seçimlerinde hiçbir katkısı olmadığını demeye getiriyor ve “kongrelere karışmayın, delege hesabı yapmayın, her şeyi biz belirleyeceğiz” anlamına gelen ifadeler kullanarak partililerine
ayar veriyor.
*
Peki, Süllü’nün bu ifadelerine karşılık, söz konusu danışma kurulu toplantısına katılan-katılmayan partililer ne düşünüyor?
Kulağıma gelen bazı görüşler şöyle…
- “Jale Nur Süllü örgütten gelmediği, her zaman bir yerlere havadan aday yapıldığı için, örgütün önemini bilmiyor.”
- “Zaten solculukla alakası yok. Sosyal demokrat da değil. O nedenle parti tüzüğünü, anayasanın gerekliliğini ve demokrasiyi içselleştirememiş.”
- “O kim oluyormuş da partinin emekçilerine ‘kongreye karışmayın’ diyerek ayar veriyor. Biz her zaman varız; ama o şimdi var, yarın yok.”
- “2014’te Odunpazarı Belediye Başkan Adayı yapılmadığı için parti önüne darağacı diken, varil yakan, ‘demokrasi istiyoruz’ diyen birisinin, bir anda böyle bir evrim geçirmesi inanılmaz. Ya da hep böyleydi de, biz bilmiyorduk.”
- “Cehaletin cesareti.”
- “Hak, hukuk, adalet mücadelesi veren partimizi ve çağdaş Eskişehir’imizi, bu zihniyet mi temsil ediyor.”
- “Bu söylediklerini, sıkıysa Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na da söylese ya.”
- “İlçe yönetimi bir rapor hazırlamalı ve CHP Genel Merkezine göndermeli. Çünkü burada bir disiplin suçu var. Jale Nur Süllü disipline verilmeli.”
*
Tüm bu anlattıklarım ışığında yapılacak öyle çok yorum var ki; bir haftalık yazı dizisi hazırlanabilir.
Ancak Hz. Ali’nin konuyu anlatmaya yeteceğini düşündüğüm bir ifadesini paylaşıyorum ve bugünlük MIH sütunlarını kapatıyorum.
Diyor ki Hz. Ali: “
Dil bir ölçüdür; cehalet onu hafiflettiği gibi, akıl da onu ağırlaştırır.”