Görüşler
Hoca’nın korumaları!..
Eski Belediye Başkanlarımızdan "Sezai Aksoy" bir gün patlamıştı:
"Sizin yüzünüzden kelle koltukta geziyorum!"
Herkes şaşırmıştı!..
Gazeteciler birbirine bakarken devam etmişti:
"Gazeteye her gün kelle fotoğrafı koyuyorsunuz, millette kıvırıp kolunun altına alıyor ya...
Kelle koltukta geziyoruz işte!.."
………..
Hafta sonunda "Sözcü"nün manşetinden anımsadık bu olayı...
-Özal ve Ecevit’in başbakanlığı döneminde korumaların sayısı 150 civarındaymış... .Erdoğan’ınkiler ise ordu gibi diyor:
"Tayyip’i 1500 kişi koruyor..."
Dalıyoruz haberin içine...
Gerçekten bir ordu gibi!
Özel eğitimli 40’ar polisten oluşan 5 ayrı ekip görev yapıyor...
Her ekipte, bomba uzmanları, sinyal bozucu cihazlar taşıyan araçlar, yol güvenliği için "öncü" ve "artçı" ekipler de bulunuyor...
Doğrudur...
"Bu devirde Başbakanlık yapmak kolay mı!"
………….
Peki..
"Ya Başkanlık?"
Başkent’ten başlayalım…
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı "Melih Gökçek"in de 20-25 koruması olduğu söyleniyor... Metropol falan tamam da..
"Kelle koltukta mı?"
Ya Eskişehir'de?
"Yılmaz Hoca'nın kaç koruması vardır dersiniz?"
"Sadece polis memuru Olcay..."
Yani bir kişi...
"Bir de şoförü İrfan..."
Ama bakın gazetelere...
"Her gün Büyükerşen fotoğrafı..."
Hem de "kelle!.."
Kolunun altına kıvırıp koyan geziyor ortalıkta...
Rahmetli Aksoy haklıymış...
"Kelle koltukta geziyor Hoca da!.."
Biliyor musunuz? Büyükerşen o tek korumayı istemiyor, devlet veriyor…
"1500 koruma haa!.."
Eskişehir’in ithal siyasetçileri
“Bir tuhaf Eskişehir” başlıklı yazısında sitem ediyor Soner Yüksel…
-Her seçim öncesi adaylar Eskişehirli olmalı, dışarıdan isim gelmemeli biz içimizden aday çıkaracak kadar güçlü bir şehiriz desek bile seçim öncesi tepki gösterdiğimiz isimleri seçim sonrası omuzlarımızda taşıyoruz…
-Birkaç cesur kalem dışında bu duruma tepki göstermesi gereken "ağabey" konumundaki isimler sus pus olup, durumu görmezden geliyor...
……………..
Acaba tümüyle öyle mi?
Örneğin bu satırların yazarı ne mücadeleler verdi bu konuda…
Mersinli "Ömer Ucuzal"dan başlayalım…
Adam Eskişehir’de savcıydı, sonra milletvekili oldu ve yıllarca Bakanlık yaptı...
"Yok mu Eskişehir'de başkası? "dedik çok kızan oldu!...
Yıllar sonra "Hüsamettin Cindoruk" gündeme geldi ve o da Eskişehir'den milletvekili seçildi...
İthal milletvekili için ilk kez "Cindoruk" döneminde adını koymuştuk:
"Enişte..."
Ama biliyor musunuz? Eskişehir için çok çaba gösterdi Cindoruk…
“Onun zamanında Büyük şehir olduk…”
"Eskişehir Ekspresi" sefere konuldu...
İlk “Eskişehir- İstanbul” arası uçak seferleri Cindoruk döneminde başladı… (Kasım-1997)
Ya bugünkü iktidar milletvekilleri?
Eskişehir için ne yapıyorlar?
“Bol bol hava!” Soner’in dediği gibi, “Bizde omuzlarda taşıyoruz!”
Beşinci kol gibi!
Medyanın artık çok ayrı bir yeri var ülkemizde...
"Kamu yararı" ilkesi bir kenarda.. Artık büyük çoğunluğu, kişilerin veya güç odaklarının egemenlik sağlama çabalarına hizmet veriyor...
"Mütareke basını”nı biliyorsunuz.
O yıllarda, yayılmacı çizmesi altında ezilen bir başkentin koşulları göz önüne alındığında, "mütareke basını" biraz olsun anlayışla karşılanabilir.
Günümüzde ise, her ne kadar ortada silahlı bir işgal yoksa da, medyanın "dördüncü güç" işlevini bir yana bırakarak, hızla farklı bir öz görev üstlenmeye gönüllü olmasını anlamak güçleşiyor.
Ve de "dördüncü güç" olmaktan çok "beşinci kol" olmayı benimsemişe benziyor!..
Günün Sorusu
Futbola uzaktan bakanlar Alex olayına ne diyor?
Yanıt : Ülkede yaşanan onca haksızlığa sesini çıkarmayanların galeyana gelip “o haklı bu haksız” diye tartışmasını herhalde çok komik buluyorlar...
Haldun Ertem
Gerilim
Egemenlik, kayıtsız şartsız "Egemen medya"nındır.
Erdinç Utku
Günün Balı
Dik dur ama dikleşme.
"Dış politikamızı kısırlaştırma!"
Balthör
Savaş bir aşk mıdır?
Komutan askerleri toplamış havadan sudan konuşuyormuş...
Size bir soru soracağım demiş askerlere :
“Sevişmek aşk mıdır, iş midir?"
Biri atılmış:
"Aşktır komutanım..."
-Nereden biliyorsun?
"İş olsa onu da bize yaptırırdınız..."
Milliyet okurlarından "Demet Özel" de diyor ki:
"Suriye işi pis iş olmasa da aşk olsaydı.. ABD kendi yapar bize yaptırmazdı..."
Mezar ziyaretçileri
Yanyana iki mezara haftanın sonunda hep aynı iki kişi gelir ziyaret edermiş…
Biri çiçeklerle, diğeri de meyvelerle...
Aradan bir süre geçtikten sonra çiçeklerle gelen merak edip sormuş:
"Neyin olurdu rahmetli?"
-Arkadaşım.
"Peki, o meyveleri yiyemeyeceğini biliyorsun değil mi?"
Diğeri gülmüş:
"Seninki o gülleri ne kadar kokluyorsa, benimki de o kadar yiyor işte!.."
İltifatın böylesi
Adam sabah kahvaltısından sonra magazin gazetelerine göz gezdirirken birden patlamış:
"Şu ise bak... Ayı gibi herifler gidip en güzel kadınlarla beraber oluyorlar..."
Karısı mutfaktan bu sözleri duyunca "Haklısın kocacığım" diye seslenmiş:
“İltifatın için teşekkür ediyorum..."
Günün Olayı
Malavi Devlet Başkanı, tasarruf tedbirlerini uygulamaya kendi maaşından başlamış.
Bizimki mi?
"Bizimki de şimdilik hediye alımını sınırladı, işini bilir!"
Fahrettin Fidan
Günün Biberi
Eacebook ve Twitter’da herkes savaş karşıtı... Eğer 'Twitter ve facebook'ta çevik kuvvet polis birimi mevcut olsaydı alayımız cop ve gaz yiyor olurduk!
Engin Balım
Günün Şiiri
Bir vakit
Bu yabancının getirdiği
Korkusuz karanlık üşüyen ellerimle bir
Kabukların çatlama vakti
Koyu gölgelerin altında duran
Susmuşluğun
Bir tarafımın verilmişliğinde her şey
Yalnızca anılar bulmuş en güzelini
Mutluluğun
Kaçamam kendimden
Sular yarılmış köpükleri irileşiyor
Bir siyah nokta düşmüş etrafımda
Tutulmuşluğum var
Aşıkların yönünde incelmiş duygular
Ha koptu ha kopacak
Ağaçların meyve mevsiminde...
Şükran Çapa (Varlık-1959)