Pazar günü akşamı yeğenimin düğünü vardı. Düğünde siyasetçi ve bürokrat ve iş adamları da vardı. Siyasetçiler, bürokratlar ve iş adamları ayrı ayrı masalardaydı. Her üç kesimin oturdukları masaları tek tek ziyaret ettim. Hem siyaset konuştuk hem de eğlendik!
Bürokratlar siyasete girmek istemediler. Benim sorduklarıma ya ‘cevap yok’ ya da ‘yorum yok’ diye cevaplandırdılar. Herhalde gazeteciye ağızlarından lokma kaçıracaklarından çekindiler. Siyaset dışında bülbüldüler, siyasete gelince ağızlarına adeta bant çektiler.
İş adamları hem siyasi hem de ekonomik istikrardan memnundular. İçlerinde memnun olmayanlarda vardı.
TEK PARTİLİ HÜKÜMET OLMALI
‘Bir yıl sonra genel seçim var. Yerel seçimlerde mutlaka aday faktörü fazla. Genel seçimlerde AK Parti’nin oyları ve meclisteki sandalye sayısı düşer mi?’ diye sordum.
‘Sadi Bey biz iktidardaki AK Parti’den daha çok piyasalardaki istikrardan mutluyuz. Geçmişte ikili, üçlü koalisyon dönemlerini de gördük. Üç siyasi partinin genel başkanları hükümeti oluşturmuşlar ama kendi aralarında anlaşamıyorlardı. Bugün birçok konuda hükümeti eleştiriyoruz. Ama tek başına iktidarda olduklarından dolayı da istikrar var. Bakın Gezi Park olayları ve yolsuzluk iddialarından sonra piyasalar nasıl karıştı. Bir gecede faizler yükseldi, döviz fırladı, akaryakıt zamlandı. Olan kime oldu. Küçük esnafa, tüccara. Büyüklere bir şey olmaz diye düşünenler, onların bile iki olaydan sonra ciddi sarsıldılar. Bizim için hükümette kimin olduğu çok önemli değil. A veya B olmuş. Ama yine tek partili bir hükümet olmalı. Bizde Avrupa’daki gibi uzlaşma kültürü yok’ dediler.
HOCA GÖNLÜNDEN GEÇİRİYOR
Siyasetçilerle de sohbet ettim. Kimisi aktif siyaseti bitirmiş kimisi de halen siyasetin tam göbeğinde. Bir kere şunu hemen belirteyim. Düğünde AK Partili bir tek siyasetçi yoktu. Davet edilmişler. Ancak parti içerisinde yaşanan huzursuzluktan olacak ki, gelmemişler. Bir tek geçmişte ucundan köşesinden AK Parti’de siyasete karışmış bir isim vardı.
8-9 kişilik siyasetçi gurubunun içerisinde ikisi MHP’li, üçü Demokrat Partili diğerleri ise CHP’li idi.
Hazır siyasetçileri bir arada bulmuşken,’Yılmaz Hocam Cumhurbaşkanı adayı olur mu?’ diye sordum.
İçlerinden birisi dahi ‘olmaz’ demedi.
CHP’li bir dost:
‘Sadiciğim ben hocayı iyi tanıdığımı sanıyorum. Şimdi ismi Cumhurbaşkanı adayı diye dolaşıyor ya, halkın nabzını ölçüyordur. Siyasetin en yoğun olduğu başkent Ankara’da adı Cumhurbaşkanı adayı olacak diye dolaşıyor. Bugüne kadar hocanın ağzından “hayır ben Cumhurbaşkanı adayı değilim’ diye söz çıktı mı? Zaten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’da istiyor. CHP Genel Başkanı ile birlikte en az 100 CHP’linin imzası ile Yılmaz Hoca Cumhurbaşkanlığına aday gösterilecek. CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Yılmaz Büyükerşen’ dedi.
5 YIL DAHA BAŞKANIM
30 Mart seçimlerinden dört-beş gün sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile makamında konuşmuştum. Sohbet arasında kendisine,’Cumhurbaşkanı adayı olacak mısınız?’ diye sordum.
‘Eskişehirliler beni Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçtiler. Ben 5 yıl daha görevimin başındayım’ demişti.
Ama yarın CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,’Yılmaz Hocam Cumhurbaşkanı adayımız sensin. Biz sizin adaylığınızı uygun gördük’ derse, o zaman karşı çıkacağını düşünmüyorum. Yani adaylığı kabul edebilir.
Şahsi düşüncemi soracak olursanız bende Yılmaz Hoca’nın Cumhurbaşkanı adayı olacağı ihtimali üzerinde durmuyorum. Yılmaz Hoca, belediye başkanı olarak finali yapar ve noktayı koyar.
BEKLENTİ VARMIŞ!
Geçtiğimiz hafta ‘Türkiye’de CHP, MHP, DSP, DP ve hatta AK Parti’yi de içine alacak merkez bir partiye ihtiyaç’ diye yazmıştım. Bu yazımı facebookta da paylaştım. Çok okunanlar arasında. Beğenen çok olmuş.
Yazımı gören facebookta yorum yapmak istemeyen pek çok dostta telefon etti veya telefonuma mesaj geçmiş.
‘Görüşlerinize yüzde yüz katılıyorum. Bugün CHP, MHP, DP ve hatta AK Parti’yi de içine alacak bir merkez parti kurulacak olur ise kesinlikle o partinin içinde olmak isteriz. Ama bir sorun var. Genel Başkan kim olacak? Bugün merkez bir parti oluşturmak için çalışanlar var, ancak genel başkan sorunu da var. Herkesi kucaklayacak yeni bir genel başkan bulunursa aynı 2002’de Tayyip Erdoğan’ın partisi AK Parti gibi ilk girdiği seçimde iktidar olur’ diyorlar.
Yazımdan dolayı kutlayan, ‘doğru bir teşhiste bulunmuşun’ diyen dostlara teşekkür ediyorum.
Bu dostların içerisinde AK Parti, CHP, MHP, DP ve AK Parti’nin dışındaki partilerde halen siyaset yapanlar var. Onlar ise merkez parti olarak kendi partilerini göstermişler. Görüşlerine saygı duyarım. Ancak onlar ‘merkez parti’ olamaz.