ESGROUP Genel Yayın Müdürü Ali Baş, Yeni Akit'de yayınlanan bir haberi köşesine taşıdı. Söz konusu kurum "Ayranı yok içmeye, heykel diker bahçeye!" başlığıyla Eskişehir Teknik Üniversitesi'ni eleştirmiş. Öncelikle Ali Baş'ı tebrik edelim. Gözümüzden kaçan bir noktaya işaret etmiş. Baş'ın yazısını okumayanlara çok şey kaybettiklerini hatırlatıp, internet adresini verelim; http://www.anadolugazetesi.com/makale/ataturk-heykelinin-parasi-olur-mu-.html
Gelelim Yeni Akit denilen kağıt tomarına...
Şimdi diyelim ki gerçekten Eskişehir Teknik Üniversitesi'nin içmeye ayranı yok. Bu durumda neden siz bir üniversitemizi fakir bırakan hükûmete iki çift laf etmezsiniz? Utanmıyor musunuz kendinizden? Cesaretiniz gariban vatandaşa olmadık laflar ederken mi var?
Yeni Akit muhtemelen "Pahalı" diyerek karşı çıkmıştır; bilemeyeceğim artık... Ancak bir de ideolojik sebeplerden dolayı karşı çıkanlar var.
Bazıları bir takım din bezirganlarının pahalı olduğu için heykellere karşı çıktığını düşünüyor. Merak etmeyin sanat pahalı değildir. Sahip olduğunuz her hangi bir makam otomobilinden de daha ucuzdur muhtemelen. Bunlar asıl heykellere 'Put' gözüyle baktıkları için karşı çıkar.
Şaka yapmıyorum. Mesela bizim orada Büyükşehir Belediyesi'nin diktirdiği Sultan Orhan Gâzi'nin at üzerinde heykeli var. Bunlar geceleri gizli gizli o heykelin önüne gidip ibadet ettiğimizi, kedi keserek kurbanlar verdiğimizi filan düşünüyor. Hele ki söz konusu heykel Atatürk heykeliyse tüyleri hepten diken diken oluyor.
Bu tip kişileri tanımak lazım. Bunlar "Odunpazarı bale kursu açıyor. 6 yaşındaki kızlara fırfırlı beyaz etek giydiriyor. Sonra içimiz bir tuhaf oluyor" diyen zihniyetin temsilcileri. Heykelden anlamazlar. Sanattan anlamazlar. Anladıkları tek şey paradır. Bunların Allah'ı para, peygamberleri banker, kitapları çek defteridir...
Balyozlarla ve topuzlarla ve çekiçlerle Atatürk heykellerini yıkıp, plastik terlikle, fesle ve entariyle dolanıp, ağızlarından salyalar akarak başı açık kızları falakaya yatıracakları günün hayallerini kuruyorlar. Selçuklu'yu yıktılar, Osmanlı'yı yıktılar, şimdi de gözlerini Türkiye Cumhuriyeti'ne diktiler. Cumhuriyetimiz ilel ebet payidar kalacaktır. Yeter ki Allah bu gibi şeytanların şerrinden saklasın.
Kılıçdaroğlu'nun iskambil kağıdı
Elbette kahvehâne işleten vatandaşlarımızın sorunları da muhalefetin ilgi alanında olmalı. Bu konuda da hükûmeti eleştirmek lazım. Ancak CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Her oyun için yeni deste oyun kağıdı açılsın" önerisi de toplumun tebessüm etmesine neden oldu. Tabii tebessüm dediysem mutluluktan kaynaklanan değil, acı bir tebessümdü. Dış politikada yaprak gibi savruluyoruz. Ekonomi tahmin bile edilemeyecek kadar kötü durumda. Özgürlük kelimesini kullanmaya bile yürek istiyor. Şimdi bu koşullar altında, sanki çok büyük bir jeostratejik öneride bulunuyormuş gibi "Her oyunda yeni 52..." önerisinde bulunursanız, "Neden iktidar olamıyoruz?" diye kendinize de sormayacaksınız. Yani açıkçası anastra oynasam, Sayın Kılıçdaroğlu'nu ortak almam...
Biz bize yeteriz Kent Konseyi
Eskişehir Kent Konseyi, bazı okullara bilgisayar bağışladı. Bilindiği gibi salgın nedeniyle eğitimi uzaktan yapıyoruz. Ancak ülkemizde fakirlik öyle tahammül edilmez boyutlara ulaştı ki, her evin bir bilgisayara sahip olması mümkün değil. Bırakın bilgisayarı basit bir tableti almak ve internete ulaşmak bile kolay değil. Halbuki güya bizi kıskanan Avrupa memleketlerinde tabletler sudan ucuza satılıyor. Yani anlayacağınız fakirlikten çocuklarımızı bile eğitemiyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin. Yani hükûmetten umudu kesip ve kolları sıvayıp ve "Biz bize yeteriz, gölge etmesinler başka ihsan istemez" demekten başka çözüm yok. Mecburen kendi aramızda yardımlaşacağız. Bu felaket dolu yılları sabır ve dayanışmayla atlatacağız. Kent Konseyi'ne gösterdiği hassasiyetten ötürü teşekkür ederiz.
ölü taklidi yapın giderler. bunların amacı da tepki çekmek zaten. bunlar fitneciliği meslek haline getiren münafıklar. o gazetede çalışanların sahibinin elemanlarının geçmişine bakın.