Salgın ilk çıktığında belirti olarak neler söyleniyordu…
Yüksek ateş, boğaz ağrısı, kuru öksürük ve nefes darlığı!
Bakan Fahrettin Koca’nın son açıklamasında, “ateşin” şart olmadığını söyledi…
Bir gazeteye röportaj veren Koca şöyle konuşuyor:
-
Hastalıkla ilgili tüm dünya gibi biz de her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Örneğin deniyordu ki hastaların yüzde 99’unda düşmeyen ateş görülüyor. Bu doğru değil. Bizde hiç ateşi olmayan binlerce vaka var. Sadece öksürük şikayetiyle geliyorlar. Biz şimdi tüm bunları bilimsel yayınlar haline getiriyoruz. Bunlar yakında
yayınlanacak. Hatta muhtemelen ilk binlerle ifade edilen hasta sayılarına sahip yayını biz yapacağız.
…/…
Biliyorsunuz şu aralar sürekli olarak her yerde vatandaşın ateşi ölçülüyor. İl sınırına girerken ölçülüyor.
Pazarda ölçülüyor. Kamu binalarına girerken ölçülüyor…
Ama işte bakan açıkladı. Ateş olmadan da virüsü herkes taşıyabiliyor. Kısacası her virüs taşıyan hasta anlamına gelmiyor. En azından benim anladığım bu…
Toplumun büyük bir kısmı şakayla da olsa “grip olmuştum o ara ben bu virüsü atlatmış olabilirim” diyor ya! Belki de gerçekli payı var!
Kısacası virüsle beraber yaşamayı öğreniyorsunuz.
Virüs içinizde.
Bağışıklığınız güçlü sizi etkilememiş, hasta yapmamış. Ancak sevdikleriniz en yakınınızdakiler. İşte onları hasta yapabiliyorsunuz. Öksürüğünüzden bulaşacak bir damla yetiyor.
Salgın bizim içimizde…
Bundan sonra insan insana mesafeli!
AY IŞIĞI!
Ay'ın ışığı yoktur...
Bu hepimizin bildiği bir gerçektir.
Buna rağmen “Ay ışığı” demeyi sürdürürüz...
Portekizli yazar José Saramago şöyle diyor:
-
Ay ışığı adını verdiğimiz şey, aslında aya değil, daima ve yalnızca güneşe aittir.
ONLAR GEREĞİNİ YAPSIN!
İki gün önce yazmıştım…
-
Milletvekillerinin haberi yok mu, diye…
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü aradı. “Haberleri takip ediyorum” dedi…
Daha sonra da muhalefet milletvekillerinin bu konuda yapabileceği bir durum olmadığını belirterek “
İktidar milletvekilleri gereğini yapsın” dedi.
Süllü, her konuda açıklama yapılmasının doğru olmadığını da dile getirerek, “Sorunları çözmek için var gücümle çalışıyorum.
Akşam 23.00’e kadar vatandaşlarla konuşuyorum.
AŞIK TALİBİ!
Halk ozanlarımız, aşıklarımızın şiirleri türküleri ne güzeldir, ne anlamlıdır.
Aşık Talibi’nin bir dörtlüğünü okudum.
Etkilenmemek mümkün değil! Asıl adı Hacı Bektaş’tır. Şarkışla’da 1898 yılında doğdu…
1976 yılında yaşamını yitirdi…
Gezici aşık geleneğinin son güçlü isimlerinden birisiydi.
Ailesi varlıklıydı
ancak küçük yaşlarda yetim kalınca çobanlık, bir süre de köyünde müezzinlik yaptı.
Dayısının kızı Keklik Emine’ye âşık oldu. Keklik Emine, fakir ve yetim olması sebebiyle Talibî’ye verilmedi.
Talibi bundan sonra Anadolu’yu dolaşmaya başladı halk şairleri geleneğinden farklı olarak saz çalmaksızın şiir söyleyip, şiir kitapları satarak para kazandı.
Dilden dile dolaşan şiirlerinden birisinin ilk dörtlüğü şöyle:
dağa çıksam ayısı var kurdu var,
düze insem sıtması var derdi var,
köye insem tahsildar var vergi var,
şaştım anam bu salgının elinden...
GÜNÜN SÖZÜ!
iki temel sorunu var insanlığın. Adaletsizlik ve anlamsızlık. Birine karşı hukuku bulduk, diğerine karşı sanatı. Ama insanlar hukuka ulaşamadı. Ve sanat insanlara.
Friedrich Nietzsche
GÜNÜN KARİKATÜRÜ