Büyükşehir Belediyesi Kırsal Kalkınma hamlesi kapsamında yeni bir girişime hazırlanıyor.
Büyükşehir Belediyesi Kırsal Kalkınma hamlesi kapsamında yeni bir girişime hazırlanıyor. Uzun süredir dut fidanları dağıtarak ipek üretiminin yeniden gelişmesine yardımcı olan Büyükşehir yönetimi, şimdi kadınlarımıza yönelik ücretsiz bir ipek üretimi kursu verecek. Bu kurslar da 'İpek Evi' adı verilen merkezlerde yapılacak.
"Ülkemizdeki bu ekonomik gidişatı tersine çevirmek bizlerin elinde" diyen Büyükerşen'e kelimesi kelimesine katılıyorum. Daha çok para kazanmak ve daha müreffeh bir yaşam sürmek için formül basit aslında; daha çok çalışacaksınız. Ancak bilgiye ve eğitime dayalı bir çalışma gerekiyor. Bu açıdan 'İpek Evleri Projesi'ni önemsemek lazım.
Dokuma tezgahlarının da bulunacağı İpek Evlerinde kadınlarımız mübarek elleriyle yüzde 100 Türk ipeklerini dokuyacak. Atkı, gömlek, kaşkol, kravat veya mendil gibi el emeği ürünler, piyasada yüksek fiyatlara satılacak. Muhtemelen bu ürünlerin ciddi bir ihracat pazarı da olacaktır.
Dünya ipek ticaretinde – Eski Türkiye zamanında – çok iyi bir yerde olduğumuzu ifade eden Büyükerşen, şimdi ve maalesef ülkemizin ilk 5'te bile olmadığını hatırlattı. Yılmaz Büyükerşen ayrıca, "Bu merkezde eğitimlerini tamamlayan kadınlarımız isterlerse evlerinin bir köşesine kuracaklarını tezgâhlarla üretimlerine devam edecekler. 'Her Ev Bir Atölye Projesi' de böylelikle yeni bir boyut kazanmış olacak" dedi.
Atatürk gençliğe hitabesinin bir yerlerinde, "Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir" ifadelerinde bulunmuş. Gerçekten de fakirlik ve çaresizlik içinde olabiliriz. Fakat her fabrikanın bir kale, her tarlanın bir savaş meydanı olduğunu da unutmamak lazım. Devletin ve milletin bekası işte böyle savunulur; çalışarak, alın teriyle üreterek ve her atölyeyi bir kale olarak görerek...
Koronavirüs Türkiye'de
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Koronavirüs şüphesi olan bir vatandaşımızın test sonucu pozitif çıktı" ifadelerinde bulundu. Böylece koronovirüsün Türkiye sınırlarına girdiği kesinleşmiş oldu. Öncelikle şu iki şeyi belirtelim;
Birincisi bu virüs eninde sonunda Türkiye sınırlarına girecekti. Alınan önlemler yalnızca bu girişi tehir edebilirdi. Sağlık Bakanlığı ve bağlı bulunan ekipler – gerçekten – insanüstü bir çaba harcayarak, memleketimizi bu beladan uzak tuttu. Kendilerini tebrik ederiz. Pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi tedbirler aldıysak, bunun bir başarı olduğunu da belirtmeliyiz.
İkincisine gelince... Ucunda ölüm olan her hastalıktan korkmak lazım elbette. Ayrıca korkmak iyidir. Böylece tedbir alırız. Fakat koronovirüsten dolayı paniğe kapılmamak lazım. Bir takım basit tedbirler alarak hayatımızı rahatlıkla sürdürebiliriz. Elbete ilk olarak hijyene önem vereceğiz. Aklımıza geldikçe ellerimizi, kollarımızı sabunlayacağız. Bunun ötesinde yakın temas gerektiren selamlaşmalardan da kaçınmak lazım. Biz Türkler samimi insanlarız, sarılıp öpüşmek işini de biraz ertelemek lazım.
Hangisine sevineceğimizi şaşırdık
İl Jandarma ekiplerinin Mart ayı başında gerçekleştirdiği bir dizi asayiş operasyonu kamuoyunun gündemine oturdu. Öncelikle Albay İlhan Şen ve silah arkadaşlarını tebrik ederiz. Operasyonlar o kadar etkiliydi ki haber değeri Eskişehir hudutlarını da aşarak Türkiye gündeminde yer aldı. Jandarmamız silah ticareti yapan iki kişiyi adli makamlara teslim etmiş. Yasadışı silah ticareti Türkiye'nin en önemli sorunlarından ve kolluk kuvvetleri bu konuda zanlılara göz açtırmıyor. Ancak silahlanmanın önüne geçmek için kanun koyucu TBMM'nin de bir takım yasal sınırlamalar getirmesi gerekiyor. Bu konuda siyasilerimizi eleştirip devam edelim...
Ekipler ayrıca hayvan hırsızlığı yapan bir şüpheliyi de yakalamış. Son olarak tarihi eser kaçakçılığı yapan 20 kişilik bir çeteyi de çökertmişler. Bu haberlerden hangisine daha çok sevineceğimizi şaşırdık. Yetkilileri tebrik ederiz.