Görüşler
Haydn’ın kesik kafası
Okuduğumuz son kitap:
"Mozart'ı kim öldürdü? Haydn’ın kafasını kim kesti?"
Bitmedi..
"Paganini neden sustu?"
Çaykovski'yi ölüme kim gönderdi?"
"Hector Berlioz'a kim yardım etti?"
"Duncan nasıl boğularak öldü?"
…….
"Ernst Wilhelm Heine"nin kitabındaki bu tanıdık isimlerin başından geçenler oldukça ilginç…
Özellikle de "Haydn’ın..."
Her Alman isterse müzikten hiç anlamasın "Joseph Haydn"ı Alman Milli Marşı melodisinin yaratıcısı olarak bilir...
Bilir bilmesine ama kafasının kesildiğini bilen yok gibidir...
Yaşarken efsane olan "Haydn", 118 senfoni ve 83 kuartet yazmış...
Müzik tarihi onu, "Senfoninin ve yaylı dörtlülerin babası" olarak tanımış...
Alman Milli Marşı olarak kullanılan "Deutschlandlied" gibi yüzlerce beste yapmış..
Öyküsüne gelince…
31 Mayıs 1809'da ölmüş. Ancak yaşarken "Esterhazy ailesi"nin aile mezarlığına gömülmesi bir "vasiyet" olarak dile getirilmesine karşın unutulmuş ve Viyana’da bir mezarlığa defnedilmiş...
"Haydn" öldüğünde işgal ve savaş gibi işler olduğundan bu vasiyet 11 yıl sonra bir sohbette hatırlanmış...
Hemen emirler verilmiş ve aile mezarlığına taşınması istenmiş…
Mezar açılmış kafa yok, kesilmiş!..
Zamanın polisi çalınmış bir kafa bulunmuş ama onun da genç bir kıza ait olduğu belirlenmiş...
Peki neredeydi kafatası?
"Viyane Müzikseverler Cemiyeti'nde...”
Ölümünden 150 yıl sonra anlaşma yapılmış ve kafatası resmi bir törenle bedenine kavuşmuş…
O güne kadar geçici olarak bırakılan kafatası da geri alınmamış...
Şu anda iki kafatası ile yatıyor Haydn..."
…….
Aradan 200 yıldan fazlası geçmiş...
Diyeceksiniz ki, "Bize ne Alman’ın kesilmiş kafasından!"
Haklısınız…
Bakalım kendi işimize değil mi?
"Uludere’deki bomba emrini kim vermişti?"
"Nasıl patlamıştı Afyon'daki cephanelik?"
Al sana onlarca kafa!
Günün Şiiri
Üçüncü Köprü
Kayıklar iner kalkar
Üçüncü köprüde gece yarısı
Ay ışığına doğru bir yıldız kayar
Kaybolur
Bir avcı bulur onu geyik ormanında
Torbasına kor eli, yüzü aydınlık
Üçüncü köprüde kayık boşalır
Bir baykuş öter uğursuz mu uğursuz
Fener torbasıyla avcı kaybolur
Üçüncü köprünün batısındaki sokakta
Gölgeler birbirini iteler
Perdeler aralanır rüzgarlardan
Başlar uzanır fısıltılarla
Kaybolur...
Seyhar İrten fVarlık-1967)
Günün Olayı
Milletvekili "dokunulmazlığı”tartışmaları tekrar başladı. Diyelim ki "dokunulmazlıklar" kürsüyle sınırlandırıldı. Merak ettiğimiz konu, kendini koruyacağını düşünüp "gittiği yere kürsü götüren" vekillerin olup olmayacağı...
Günün Biberi
Yargıtay Başkanı Ali Alkan medyayı uyarmış: "Yargısız infazdan kaçının" demiş.
Bir uyarı da uzun süren yargılamaların adeta mahkumiyete dönüşmesiyle ortaya çıkan "yargılı" yargısız infazlar için gerekmez mi?
Gani Yıldız
“Eskişehirliler’den intikam alınıyor”
Başlıktaki bu cümlenin sahibi Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. "Yılmaz Büyükerşen...”
Kime söylemiş?
CHP Genel Başkanı "Gürsel Tekin"e...
Biliyorsunuz,
Gürsel Tekin, Büyükerşen’i makamında ziyaret etmiş ve bir süre sohbet etmişlerdi...
Aslında yıllardır duyduğumuz, gördüğümüz ve bildiğimiz bir yakınmadır bu...
“En düşük ödenek alan Belediye Eskişehir'de...”
Üvey evlattan farksız..
“İktidardan destek yok…”
Hazine arazilerinden yer tahsisi yok...
“DSİ'den, İl özel İdaresi'nden tahsisler yapılmıyor...”
Büyükşehir Belediyesi, yokluk içinde yine de hizmet vermeye bir şeyler yapmaya çalışıyor...
Ve de tüm bu gelişmelerin karşılığı Büyükerşen’in söylediği gibi tek cümlede buluşuyor:
Şaka değil..
"Eskişehirliler’den gerçekten intikam alınıyor..."
Ama o Eskişehirli var ya...
“Her seçimde de bunun karşılığını iktidar partisine oylarıyla veriyor...”
Üç seçimde de böyle olmadı mı?
“Ya 4.’sü?”
Hiç kuşkunuz olmasın..
"İlk sandıkta..."
Temel ve Yunus
Temel ölmüş...
Öteki dünyadaki görevliler listeye bakmışlar ve Temel’e, "Ya kusura bakma, senin adın listede yok, bugün ölmeyecektin" demişler ve devam etmişler:
"Ama kurallara göre insan olarak geri gidemezsin. Ancak istediğin bir hayvan olarak seni tekrar dünyaya yollarız. Ne olmak istersin?"
Temel düşünmüş ve "Yunus balığı" demiş.
Yollamışlar Temel’i...
Ama bir bakmışlar ki üç gün sonra yine gelmiş.
Görevli sormuş:
"Ne oldu ya? Seni yeni göndermiştik.."
"Sorma birader" demiş Temel:
"Yüzme bilmiyordum, boğuldum..."
Neyzen’e tokat!
Bir gün sarhoşun biri Neyzen Tevfik'in ensesine tokadı patlatmış. Neyze hiçbir karşılık vermemiş. Çevredekiler sormuşlar: "Tokadı yediğinle kaldın, sesin bile çıkmadı..."
Neyzen gülmüş:
"Ne yapayım yani? Sana bir eşek çifte atsa sen ne yapardın?"
Günün Sorusu
Başbakan dershaneleri neden kapatmak istiyor?
Yanıt: Boşu boşuna dershaneye gidip sınav hazırlığı yapmanın gereği yok, sınavda sorular ve yanıtlar sızıyor nasıl olsa...
Haldun Ertem
Kıssa-dan
Üniversitede "İslami bisiklet" üretimini tartışmışlar.
Din istismarcılarının yolsuzluklarını tartışacak değillerdi ya...
Fahrettin Fidan
Günün Sözü
Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti. Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti...
Neyzen Tevfik
Günün Balı
Yunan hükümeti "özel uçağını" satıyormuş.
Bundan daha iyi, "Ekonomik krizler, havalananların ayaklarını yere bastırır" örneği olabilir mi?
özdeyiş
Gençken bilgi ağacını dikmezsek, yaşlandığımız zaman gölgesine sığınacak bir yerimiz olmayacaktır.
S.R. Chamfort
Yine olmadı Zafer Üskül
"Zafer Üskül"ü Akademi'deki öğrencilik yıllarımızdan tanırız... Asistandı ve sıkı bir solcuydu... Sonrasını Yalçın Doğan’dan aktaralım:
-Bir dönemin "solcu profesörü", bizim çevremizde ben dahil, çoğumuzun arkadaşı "Zafer Üskül" demeç patlatmış. Tayyip Erdoğan'ın sözünü Anayasaya aykırı bulmuş ve konuşmuş:
"Yargıya gerekeni söyledik, yargı da gerekeni yapıyor diye bir şey olamaz..."
Zafer Üskül geçen dönem büyük bir çark çizerek sosyal demokrasiden AKP milletvekilliğine transfer oluyor. AKP’de iken, sesi çıkmıyor, her tutumu Erdoğan'ın istediği gibi.
Erdoğan onu yeniden aday göstermiyor, yeniden milletvekili seçilemiyor, şimdi AKP'ye atış serbest.
Kimse yemez...
AKP’de iken öyle, şimdi böyle, ayıp oluyor Zafer Bey...