Siyaset dili ile insani dilin birbirinden ayrılmadığı zamanları ucundan da olsa yaşadım.
Hoşgörünün, siyasi figürlerin kuklalarının ekranlara her akşam konuk olduğu renkli zamanları yaşadım. Erdal İnönü ile Turgut Özal’ın birbiriyle sürekli didişen ama asla kavga etmeyen mizah kaldıran yapılarını keyifle izledim. Evet, rakibin yaptığı doğruları kabul etmek hiçbir zaman kolay olmadı ama hakkını teslim edenlerin sayısı da az değildi o zaman.
Gel gelelim, dünden bugüne değişen ve anlamakta zorluk çektiğimiz siyaset, koca koca adamları bile birbiriyle mecbur kalmadıkça selam almaz, takdir etmez, hakkını teslim etmediği gibi, hep suçlar hale getirdi.
Oda seçimlerini ya.. Seçim hareketliliği ufaktan ufaktan başladı.
Rakip partiyi suçlamayı geçtim, kendi partisini bile tefe koyanlar çıktı ayyuka.
Belli ki yerel seçim kim ne derse desin yine 2 parti arasında geçecek.
Adaylar belli değil, arefe de, o yüzden kulis, hırs, hatipliği iyi olanlar var gücüyle çalışıyor.
Bunu yaparken de hem rakip partiyi hem de kendi partisinin bazı isimlerini eleştiriyor.
2 Parti arasındaki fark ise bariz.
CHP fazla sosyal demokrat olduğu için ulu orta
Ak Parti ise çaktırmadan kavga ediyor.
Ama yaşananlar, isimler üzerindeki tartışmalar, fikir ayrılıkları, kişisel talepler biliyoruz ki her iki partide de aynı yoğunlukta yaşanıyor.
Rakibini ve kendi partisinin bazı isimlerini eleştirenler hep aynı düsturla ilerliyor.
Hata, hata, hata
Demiyor ki, hatasız kul olmaz
Demiyor ki, bunda hatalı ama bunu da iyi yaptı.
Anlamıyor ki, rakibi zayıf düşürmenin en garanti yolu önü övmektir.
“Hocalar kavga etmez”
Bakan Avcı’nın genel seçimler öncesi takındığı bir tavır vardı. İl teşkilatının yıllardır süren Büyükerşen rekabetindeki tansiyonu,0 “Hocalar kavga etmez” diyerek biraz düşürmüş. Bu tavrı ile hem kendi hem de partisine artı puan kazandırmıştı. Belki bu uzlaşı uzun sürmedi ama kavgasız siyasette, el sıkanlar, suçlayandan daha kazançlı çıkar ilkesini herkese gösterdi.
Yaklaşan seçim öncesi hararet yükselirken, sürekli birbirini suçlayanlara sormak lazım
Yılmaz Büyükerşen, Burhan Sakallı, Ahmet Ataç hep mi hatalı, hep mi yanlış
Hiç mi doğruları yok?
Bir Ak Partili çıkıp, Büyükerşen önemli bir markadır, Eskişehire kazandırdıklarını kimse inkar edemez, ama biz daha iyisini yapmaya adayız derse ne kaybeder?
Bir CHP’li çıkıp, Burhan Sakallı Odunpazarı’na başka bir boyut katmıştır, biz bu boyutu daha da genişleteceğiz derse ne kaybeder?
Bir rakip partili çıksa Ahmet Ataç, Tepebaşı’na farklı bir kimlik kazandırmıştır, buna itirazımız yok ama çıtayı yükseltmek için adayız derse ne kaybeder?
Bir de şöyle soralım “ bu cümleleri kullanan ne kazanır? “