Görüşler
“10 Ocak Gazeteciler Günü” için bir önerim var:
"Bugün gazeteciliği Silivri'de yapın!"
Silivri yargılamalarının nasıl seyrettiğini yerinde görün.
"Bu çağrım tüm Türkiye’deki gazetecileredir."
Çağrının sahibi de bir gazeteci tabii:
"Mustafa Balbay..."
Üstad "Burhan Felek", bir yazısında dile getirmişti:
"Bu mesleğin emekliliği yok, emekçiliği var..."
Bu günleri görseydi, tamamlardı:
"Hapisliği de var..."
Devam ediyor Balbay:
- 2 Haziran 2006'da şu başlıklı bir yazı yazmıştım:
"Ergenekon... Her yere kon..."
Her olayın Ergenekon adlı, varlığı hakkında kesin bilgilerin olmadığı bir örgüte bağlanmasını mizahla karışık eleştirmişim.
Kaderimi yazmışım!
"Geldi bana da kondu!"
"Ergenekon" adının ilk benim yazımda telaffuz edilmiş olamayacağını, mahkemeye bu konuda ayrıntılı açıklama yapacağımı söyledim.
Meslektaşlarıma soruyorum:
"Yukarıda hiç özüne dokunmadan özetlediğim olay, gazeteciliğin yargılanması değilse, nedir?
…….
Dedik ya..
Çok yönlüdür bu meslek...
Hiçbir şeye zaman bulamadığımızı sanırız, çok zamanı da öylesine harcarız…
"Gecesi de yoktur mesleğin…"
Bir meslektaşımız her gün başka bir görevde..
Nihayet bir gün boş kalıyor ve elinde rakısıyla eve geliyor...
Şişeyi daha masaya koyarken, altı yaşındaki oğlu itiraz ediyor:
"Lütfen baba, işini eve getirme!.."
…….
Görüyorsunuz..
İki kadeh rakı bile işle karıştırılıyor!
"Ya hapiste?"
"Gelin görün" diyor Balbay...
"Hapisteki gazeteciliği yaşayın!.."
Günün Sorusu
Beğendikleri mizah dergisi kapaklarını sosyal paylaşım sitelerine koyan memurlar hakkında "Devlet büyüklerini küçük düşürmekten" soruşturma açılmış. Peki böyle bir soruşturma nedeni, "Büyüklerini düşündükleri devleti küçük düşürmek" anlamına gelmiyor mu?
Kıssa- dan
OTDÜ, dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasındaymış. Başbakana göre, öğrencilerine molotof kokteyli yapıp atmayı ve lastik yakmayı öğreterek bu başarıyı elde eden üniversite, "kendini bilime verdiği " zaman kimbilir nerede olacak!
Cuk
Hayal gücü güçlü olanlar için..
“Gerçekleşmemiş az miktarda hayal satılıktır!”
Emekli Hayalperest
Günün Fermanı
Heykel, ifadesi alınmadan önce sağlık kontrolünden geçirilecek...
Anonim
Günün İncisi
Kişinin hayatı, düşünün rengine boyanmıştır.
Marcus Aurelius
Kolsuz Yaşar’dan
Eskiden "Aşk bir sudur" derdik..
Şimdi..
"Aşklar bile sulandı abi!.."
Günün Balı
Ne mutlu “rahat çalışabiliyorum” diyen çalışan gazeteciye!..
Balthör
Voleybol maçı
Tatil köyünde voleybol maçı izlerken tam yanımda oturan iki turist ateşli bir şekilde aşk yapmaya başladılar. Bir gözüm onlarda diğeri maçta... Bir ara kendimi kaybetmiş gibi oldum ve "Off be!" dedim:
"Yahu maç mı seyrediyoruz, bunları mı? Anlamadık ki!"
Karım "Onları seyret!" dedi dişlerini sıkarak:
"Nasıl olsa az veya çok voleybol nasıl bir şeydir biliyorsun!"
Merak işte!”
Merak işte!
Adam girdiği barda güzel bir kızın yanına oturmuş ve bütün cesaretini toplayarak, “Bu pantolonu nasıl giyip çıkartıyorsunuz? Diye sormuş…
"Öğrenmen çok kolay" demiş kız gülerek:
"İşe önce bana bir içki ısmarlayarak başlayabilirsin!"
Günün Şiiri
Gemici
O mutsuz bir gemicidir
Yanlış bir okyanusa yelken açmıştır
Uzanır halatların dibine arada bir
Güçsüz yumruklarıyla usulca gözlerini siler
Nedenini bilmez
Yalnız bir yaşantıya ıslık çalar
Güneşin doğuşunu gördüğünde sabahları
Denizin ta ucundadır aydınlık
Ulaşamayacağını bilir, nedenini bilmez
Hiçbir şey dilemeden yaşamıştır
Amaçsız, türküsüz, dostsuz, ışıksız
Bir gün çekip gidecektir bu evrenden
Kendiyle oturup içmiştir geceler boyu
Nedenini bilmez…
Alaaddin Asna (Varlık-1975)
Günün Balı
Egemen Bağış, "AB’nin Türkiye İlerleme Raporu’nu beğenmedik alternatifini kendimiz yazdık" demiş.
Bugüne kadar "kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz" durumundaydık, bundan sonra "kendimiz yazıp kendimiz okuyoruz" olduk…
Gani Yıldız
Günün Biberi
AKP'li vekil, başbakanın yol göstermesiyle "Padişahlara dokunulmazlık yasasını" Meclis’e sundu ya..
Başkanlık sisteminin "ısınma turları" öncesinde bu yasa ile sadece "tarihteki padişahlara" dokunulmazlık olacağını sanmayın!
Cihan Demirci
Eskişehir'in göbeğinde rezillik!
Pek çok gazete buna benzer başlıklarla kullandı haberi...
Açılışı 1959 yılında yapılmıştı.
Türkiye’de örnek sinema olarak gösterilmiş,ödüller almıştı. Ve de bir gün "Ethem Arda" açıklamıştı:
"Sinema yıkılacak ve iş merkezi olacak..."
Yüreğimiz cızlamıştı!..
Belki "Kılıçoğlu Ailesi" bu kararında haklıydı ama, biliyorlar mıydı acaba..
"Eskişehir'in bir damarını keseceklerdi!"
Yıllar seçti...
Ne sinema, binası yıkıldı, ne de yerine bir iş merkezi kuruldu...
Fotoğraf koymaya bile utanıyoruz artık...
Eskişehir’in göbeğinde gerçekten bir "rezillik abidesi" oldu...
Bir korkumuz da..
"Ya yıkılırsa!”
“Ya altından geçen bir canı alırsa!..”
Geçen gün Anadolu Üniversitesi’nin İletişim Fakültesi öğrencilerinden ikisi geldi... Bizden önce de "Ahmet Atuk"la görüşmüşler....
"Kılıçoğlu Sineması"nı tez olarak seçmişler...
Gençlerden biri İzmirli...
"Eskişehir’e hiç yakışmıyor abi" demişti...
Düşünüyoruz da..
"Kılıçoğlu Ailesi bu konuyu tekrar gündeme getirebilse..."
Ve de "Kılıçoğlu efsanesi” geri dönebilse...
Eskişehir minnettar kalırdı…
Yine unutmasınlar ki, "Kılıçoğlu" adı Eskişehir'de sineması ile anılır..
"Kiremitle değil!.."
Geçmiş olsun Orhan
Yeni öğrendik... Gazeteci arkadaşımız “Orhan Demir” yolda yürürken düşmüş ve ayağını kırmış... Elleri cebindeymiş ve dengesini sağlayamamış.
Olur böyle şeyler...
Biz de saunadaki boş havuza atlamıştık!
Kimbilir neler söylendi!..
"Kaza geliyorum" derken, "üzerine gidenler de” eksik olmuyorl..
“Geçmiş olsun Orhan...”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...