İktidara yakın kaynaklar TÜLOMSAŞ'ın eskiden olduğu gibi varlığını sürdüreceğini, hatta belki de eskisinden bile başarılı olacağını ileri sürüyor.
İktidara yakın kaynaklar TÜLOMSAŞ'ın eskiden olduğu gibi varlığını sürdüreceğini, hatta belki de eskisinden bile başarılı olacağını ileri sürüyor. Bu tip açıklamaları duyduğum zaman "İnşallah" diye mırıldanıyorum.
Öte yandan, "İnşallah" veya "Maşallah" diyerek de ekonomi yönetilmiyor. Hatırlayan var mı bilemeyeceğim ancak, bir ara 'Varlık Fonu' kurmuş bu bu fonun Türkiye'ye şahlandıracağını ileri sürmüştük. O zaman ekonomiden 'Az buçuk' anlayan herkes bu işin olmayacağını belirtmişti. Netice ortada. Sahi ne oldu bizim varlık fonumuza?
Şimdi TÜLOMSAŞ benzer iki kurumla birleşiyor ve TÜRESAŞ adını alıyor. "Bayram değil, seyran değil; eniştem beni niye öptü acaba?" diye düşünebilirsiniz? Tıpkı varlık fonunda olduğu gibi TÜRESAŞ'ın üretim rekorlarını alt üst edeceğini ileri sürebilirsiniz elbette. Ancak elimizdeki tecrübeler gösteriyor ki, ne zaman bir Cumhuriyet kurumu birleştirilse, çok geçmeden özelleştiriliyor. Üstelik bu özelleşen kurumların da yine çok geçmeden kapısına kilit vuruluyor ve arazilerinde AVM'ler çok katlı apartmanlar yükseliyor. Umarız bu kez Et – Balık Kurumu'nun, SEKA'nın, onlarca çimento ve şeker fabrikalarının, TÜPRAŞ'ın, Petkim'in, Türk Telekom'un ve daha nicelerinin başına gelenler TÜLOMSAŞ'ın da başına gelmez. İnşallah, "Sıkıntı yok ağbicim; TÜLOMSAŞ coşacak. Fabrikadaki üretim makineleri çalışmaktan dumanlar çıkaracak" diyenler haklı çıkar. Haklı çıkmalarını ne kadar istediğmizi tahmin bile edemezsiniz. Zira haksız çıkarlarsa hem Türkiye hem de Eskişehir çok şey kaybeder.
Yeni bir çıkışa başlayalım
Giresun maçını da kaybederek, işimizi zorlaştırdık. Eskişehirspor ardı ardına zorlu rakiplerle top oynadı. Bu 5 – 6 haftalık süreçte puan kaybetmek kadar doğal bir şey de bulunmuyordu. Ancak 5 maç üst üste sıfır puan almak da hiç hesapta yoktu.
Şimdi oturup futbolculara mı kızalım? Elimizdeki futbolcular genç ve yetenekli oyuncular. Ancak "Yetenekliler" diyorsak, bunun da bir sınırı var. Üstelik çok da tecrübesizler ve kelimenin tam anlamıyla üç kuruşa top oynuyorlar. Bu futbolcuları bu kadar düşük ücretlerle bir arada tutmayı başaran yöneticilerimizi tebrik ederim.
Yöneticilerimize mi kızalım? Neden kızacak mışız ki? "Transferi iyi yapamadılar" diye mi? Farkında mısınız bilmem ancak kulübümüzün transfer yasağı var. Uçan kuşa borcumuz var ve yöneticilerimiz bu borçları ödemek için akla karayı seçiyor. Üstelik ağır yenilgiler almamıza karşın kulüp içerisindeki disiplini de muhafaza ediyorlar. Bir de "Madem paraları yoktu niye geldiler?" diyen bir grup var. Güzel kardeşim parası olan ve yönetime gelmek isteyen birisi vardı da bizim mi haberimiz yok?
Şimdi önümüzde zorlu bir Osmanlıspor maçı var. Ankara bizim hemen dibimizde. Seyircimizin bu maçta takımı yalnız bırakmayacağına eminim. Bu maçı öyle veya böyle kazanmamız lazım. Eğer ki kaybedersek 2'inci lig hesapları yapmaya başlarız. Elbette çıkmamış candan umut kesilmez lakin, işimiz de artık mucizelere kalır. 2'inci lige düşmek dünyanın sonu değil elbette. Ancak gelirlerimiz yıllık 10 milyon lira civarında düşer. Ben Osmanlı maçını alıp, yeni bir çıkışa başlayacağımıza inanıyorum.