Hükumetimiz canı sıkıldıkça bir otomobil fotoğrafı yayınlayıp, "İşte yüzde 100 Milli aracımız. Aha bu otomobili var ya bu otomobil; işte onu seneye üreteceğiz" diyor
Hükumetimiz canı sıkıldıkça bir otomobil fotoğrafı yayınlayıp, "İşte yüzde 100 Milli aracımız. Aha bu otomobili var ya bu otomobil; işte onu seneye üreteceğiz" diyor. Son 11 senedir aynı temennileri dinliyoruz. Sanırım vatandaşın canı sıkılmasın diye de her sene ayrı bir otomobil fotoğrafı yayınlıyorlar. İnşallah bu kez millete verdikleri sözü tutarlar elbette. Zira lafla peynir gemisi yürümüyor. Öte yandan çok düşük paralar harcayarak, memleketin ciddi sorunlarını bir çırpıda çözmek de mümkün. Mesela 'Ölüm Yolu' olarak bilinen Alpu yolundan bahsetmekten bıktık artık. Kuzey – Güney Çevre yolundan bahsetmiyorum bile. Bu bir türlü yapılmayan yatırımlardan biri de Gündüzler Barajı. Daha önce Ahmet Ataç'ın da dikkat çektiği bu meseleyi, bu kez Milletvekili Jale Nur Süllü dile getirdi. CHP Milletvekili Süllü, ödenek yetersizliği sebebiyle biten inşaatın ne zaman bitirileceğini Tarım Bakanı'na sormuş. Sayın Bakan ise 4 ay sonra – lütfedip – milletin vekiline cevap vermiş. Cevap vermiş vermesine ama ne cevap; Sayın Bakan "İnşaatın yüzde 23'ü tamamlandı. Kalanını da münasip bir zamanda bitiririz" mealinde bir yanıt göndermiş. İyi de Jale Nur Süllü, bütün Eskişehirlilerin aklındaki soruyu yöneltmiş. "Neden inşaat durdu? Ne zaman başlayacak? Proje ne zaman bitecek?" demiş. Ekrem Pakdemirli'nin oğlu ise, "Bir ara biter" gibi bir açıklamada bulunmuş. Fakirden borç isterseniz ya pantalonunun ceplerini dışarı çıkarır yada gırtlağına iki üç kere fiske atarak, "Para yok ağbi" diye cevap verir. Ekrem Pakdemirli'nin oğlu da "Meteliğe kurşun atıyoruz" tarzında bir açıklamada bulunmuş. Elbette parasızlığı anlarız. Bunda utanılacak bir şey yok. Ancak fuzuli işlere çok büyük paralar harcanıyorsa, o zaman da insan ne diyeceğini şaşırıyor. "Kanal İstanbul gibi çılgın rant projeleri yerine, halkın derdine derman olacak yarım kalan projelere ödenek yaratarak tamamlayın" diyen Jale Nur Süllü'ye kelimesi kelimesine katılıyorum.
Öldürmeyin garipleri
Odunpazarı'na bağlı Türkmentokat Köyü'ne aç kalan bir kurt yaklaştı. Sabah saatlerinde güneşin doğuşunu fotoğraflamak isteyen bir vatandaşın objektifine takılan kurt, bir müddet yiyecek aradıktan sonra kayıplara karıştı. Bazı bölgelerde kurtlara 'canavar' denir. Aslında canavar olan bu dört ayaklı kurtlar mı, yoksa öldürdüğü hayvanın cesediyle selfie çektiren iki ayaklılar mı orasını kestiremiyorum. Ancak gelecekte kurt – insan karşılaşmalarının daha sık olacağını tahmin ediyorum. Vaktiyle kurtları son bireyine kadar öldürdük ve aklımız sıra koyun sürülerimizi koruduk. Aslında sürülerimizi korumayı başardık fakat, çoğalan yaban domuzları milyarlarca dolarlık kayıplara uğramamızı sağladı. Şimdi kurtların doğaya dönmesiyle birlikte tarımsal üretimdeki kayıplarımız çok azaldı. Lütfen o kurtları vurmayın. Onlar çocuklarını yaşatmaya çalışan ve bizim gibi rızık peşinde koşan canlılar. Havayşa ateş açsanız zaten kaçarlar, öldürmenize hiç gerek yok.
Al sana İran
Duygusal temenniler ile, mantıklı analizleri birbirine karıştırıyoruz. Şimdi "İran gelecek, Donalt Trump'a kafa atacak, Amerika rezil olacak" diyenler nerede merak ediyorum doğrusu. Amerika evlat olsa sevilecek bir memleket değil. Tabii Amerikan halkını değil, hükümetinin politikalarını eleştiriyoruz. Öte yandan yarı şeriat, yarı demokrasiyle yönetilen bir ülkeden daha saygıdeğer olduğu da açık. Bu ülkenin yarı asker, yarı terörist olan bir generalini Amerika havaya uçuruyor. İran ise dağı taşı bombalıyor. Korkudan altına kaçırarak kendi hava sahasındaki bir yolcu uçağını düşürüyor. 173 garibanın hayatını karartıyor. Hani "Dünya değişiyor. Şangay beşlisi geliyor" filan diyenler vardı ya, işte onlara selam olsun; alın size İran. Tepe tepe kullanın...